HAYIR, YANILIYORSUNUZ: BEN ÖLÜRÜM

Artık gizleme, ar duyma ihtiyacı da hissetmiyorlar… Öyle aleni ve de büyük ki öfkeleri, nefretleri; bizleri bitirmeye ant içmişler… Böcek kadar kıymetimiz var mıdır, değerimiz var mıdır kuşku götürür?

Şirket mantığı ile yönetilen ülke, patronlardan da bakan olunca; herkes önce cebini düşünmekte, hesabını kitabını ona göre yapmakta, dahası örneklemlerini de kendi kâr zarar denklemlerinden vermekteler…

Gün geçmiyor; kapitalizmin kitabı yeniden yazılmasın, niyetler gözümüze sokulmasın, bizler daha şoklara alışma şapşallığı gösterirken; oyunun kuralları, oyun içinde değişmesin… Oyun dediğimiz de “açlık oyunları…”

Son 15-20 senedir palazlanan yeşil sermaye; tüm nobranlığıyla, hoyratça görgüsüzlüklerini gözlerimizi sokmaktan da öte; emekçiyi ne derece hakir gördüğünü, zehirli diliyle yüzümüze haykırmasın…

AZDAN AZ, ÇOKTAN ÇOK GİTMEZ!

Malumuzdur; yeni bir bakanımız var, kendileri Maliye ve Hazinenin yeni prensi. Gel gör, lâkin uzmanlığı ekonomi değil, artık bilmekte gerekmediğini iyice de öğrettiler ya neyse…

20’li günlerini doldurmaya başlamışken; ekonomiye kara kış çökeceği iyiden iyiye de belirdi… Gerek liyakatten uzak oluşu gerek ise de küçük esnaf açlığı ile “kazan kazan” peşinden gideceği belli ve fakat kazanın halk ve de emekçinin olmayacağını söylemek bile yersiz…  

Bakan Nebati, geçen akşam katıldığı canlı yayında, zati açlıktan iyice kırılan onurumuzu yok sayarak; gözlerimizin içine baka baka, iyiden iyiye tuzla buz etti gururumuzdan kalan son kırıntıları da… Hem de bilinçsizlikten de değil; bile isteye, yaratacağı tahribatı da bilerek…

Ekonomik model tutmazsa, senin kaybedecek neyin var? Sen, en fazla enflasyonun altında ezilirsin. 1000 işçim var. İşçilerimi ve her şeyimi kaybederim” sözlerini sarf etti…

Hadi eğri oturup, doğru konuşalım mı bakan bey? Çocuklar dahi söylediğinizin mümkün olmadığını bilmekte, şirketlerinizin iflasını açıklaması; sadece kapanışı gösterir, siz ve gündelik hayatınızda değişim yaratmaz…

Ben mi; açlıktan ölürüm, senin böbürlene böbürlene anlattığın, göle maya çaldığın ekonomik modelin tutmazsa.

İflaslar, işsizlik artacağı için; çarpan etkisiyle, işsiz kalırsam iş bulamam. Daha kalifiye, daha gençler de iş arama durumunda olacağı için; tercih edilirliğim düşebilecektir… Yoksulluk etkisiyle; dengeli beslenemeyeceğim için direncim düşecek, güç ve kuvvetten düşerek, belki de bir daha çalışamaz duruma düşebilirim mesela…

İşsizlik, devalüasyon sonrası; ruhsal çöküntü etkisiyle, hayatla bağımı koparabilir, intihara sürüklenebilirim. Daha da olmadı, zati iflasın eşiğindeki sağlık sisteminde, ruh ve sinir hastalıklarının bölümleri yetmeyebilir; herkesi tımarhanelere doldurursanız…

Mutsuzluk, sinir harbi artacağı için; herkes elde silah, bıçak birbirini doğrayacaktır… Olmayacak olaylar cinayetlere, katliamların dönüşmesi, pek de olanaksız değil…

O çok savunduğunuz kutsal ailelerden geriye bir şey kalmayacak… Ölümler artacak, doğumlar düşecek, nüfus üzerinde ciddi baskılar doğuracaktır… Çocuk yuvaları dolup taşacak, daha çok çocuk ailelerinden uzakta büyüyecek, bırakın çocuğa bakmayı; bekarlar dahi karnını doyuramaz haldeyken…

Listenin dibi görünmez, görmeyene de yol gösterilmez… Gerçi size göre ne var ki? O bahsettiğiniz işçileriniz güçten düşerse, dişliler boş kalmaz, çocuklarını öğütürsünüz… Görünen köyde; daha çok çocuk köleliği belirmekte…

ÇOMAĞI DA HAZIR ETMİŞLER…

2018 yılı başlanan KATAR ile yapılan swap (ülkelerin para birimlerini belirli vade süresi içinde, belirli faiz ile değiş tokuşu; takas etmek) anlaşmasını yenilenmiş, ne kadar süreceği bilinmez ama; orada doları 22 TL’ye sabitledikleri, gazete köşelerinde, piyasada söylenmekte, yazılıp çizilmekte…

Yoksulluk sadece batıyı, batının 3 büyük şehrini vurmamış. Gaziantep’in Şahinbey ilçesindeki okul kantinde dahi; yarım simit satılır olmuş… CHP’li Şahinbey Belediyesi Meclis üyesi Uğur Kalkan’ın, Twitter hesabından paylaştığı görsel ile öğrendik. Meali; fakirlik sadece bir kesimi, büyük şehirlerden batı illerini etkilemeyecek…

Tarımı, çiftçiyi, değerinin altında bile satılamayan, üretilmeyen yerli sebze meyveyi konuşmak eskidi; “haber değeri taşımaz hale geldi…”

Tüm bunlar süregelirken; “ekonomik krizin sokağa yansımasıyla, toplumsal hareketlilik oluşacağı, CB’nin ‘Olağanüstü Hal’ yetkisini kullanabileceği”dolaşıma sokuldu Prof. Dr. İzzet Özgenç isimli, iktidara yakın hukukçutarafından…

Artık ne tarz bir sonuç hayal edilmekte, 3’lü 5’li haneli enflasyon rakamlarını mı görebileceksek; sopa şimdiden hazır edilmiş, yollarının da önü açılıyor…

15 Aralık günü sağlıkçılar greve çıkacakken, çarşı pazara yaklaşılamaz haldeyken, en büyük ucuz marketlerde dahi etiketler saniyelik değişim gösterirken; geleceğe dair kestirim yapmak hayli güç…

Ekmeğe ulaşır mıyız, ekmek parası kazanabilir miyiz, bırakın tazesini; yarınlarda bayat ekmek alacak gücümüz olur mu? Evet, sayın bakan; size ve ekonomiyi alaşağı edeceğinize, güvenimiz kesin ve de tam…

N’olacak ki, en fazla ölürüz… Henüz nefes alalarımız kaldıysa, tasa etmeyin; yarın sağ çıkamayabilirsiniz… Merkez Bankası’nın faiz indirimi garanti gibi. Gün biter mi, yıl biter mi? Üstümüzden tren değil de vinç mi geçer, göreceğiz…

Bir Cevap Yazın