ASGARİ ÜCRETE “ZAM” GELMİŞ: NE FAYDA?

Çay kaşığıyla verip, kepçeyle geri alınacak olana, göz boyamaya, “zam” denir mi? İlan edildiği andan itibaren erimeye başladıysa; kime faydası var? Popülizme kurban etmek, kendi oydaşlarına karşı yapılan hamle, halka yarar sağlar mı ki?

Kasım ayı sonlarında başlayan, dün sonuçlanan, emekçi kesimin büyük çoğunluğunu etkileyen 2022 yılının ücret dilimi, genel adıyla “asgari ücret” belli oldu.

TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarının yaklaşık olarak %27 üzerinde ve şu an ki rakamların da %50’si oranında “zamlandı.” 18 yaş üstü, bir emekçinin vergiden arındırılan brüt olarak alacağı, taban rakam 4.253 TL oldu.

Yeni düzenlemede iki önemli nokta var:

  1. Emekçinin üzerinden vergi yükü kaldırıldı. Bununla beraber; tüm maaş ödemelerinde de asgari ücrete kadar denk gelen kısımdan kesinti yapılamayacak.
  2.  Ücret artımı bekar bir çalışana göre ayarlandığı ve ücretler vergiden arındırıldığı içinde; evli ve çocuklu çalışana yapılan ek destek de ortadan kalktı

ZURNANIN SON DELİĞİ…

Öncelikle 2021 yılı başında ücretler 380 dolara denk geliyordu, devalüasyon henüz ortada yoktu; kısmen bir alım gücünden söz etmek mümkündü.

15 Aralık itibariyle açıklanan ücretler 270 dolar düzeyindeydi… Artarken, eksilen ücretlerle, ekonominin tarihine geçmiş de olduk böylece…

Siz bu yazıyı okurken, dolar 16 TL’yi geçmiş, belki de 17’ye dayanmış da olacak… 2022’ye girmeden kuşa döneceği garanti…

Sanıyorum 10 gün kadar önce yazdığım yazıda; doların seneyi 16,5 düzeyinde kapatacağını yazmıştım. Revize ediyorum; 18-/+ bandı çok da afaki gelmiyor… Kestirebilmek için kâhin olmak dahi yetersiz kaldı.

Aralık ortasında, aynı gün içerisinde iki şey oldu. Önce adına ‘Türk Ekonomi Modeli’ dedikleri yeni uygulamanın temelini oluşturan faiz indirimi geldi; ardından da ücretlere zamcık…

Üretimedayandırılmayan, döviz kurlarını sabitlemeyen, enflasyonun önü kesil(e)meyen, ihracat için bile için bile ithalata bağlı yeni modelle; şırınga ile damlatıp, kepçe ile geri çekildi, ücret ayarlamaları… Akşam saatlerinde motorine gelen zam, zati %5’e yakın bir erimeyi beraberinde getirmişti…

Peki, kime mi yaradı? Öncelikle mülk zengini ev sahiplerine. Böylelikle reel enflasyonun açıklananın üstünde olduğu tescillenerek; kan emici ev sahiplerine gün doğdu…

Paradan para kazanan bankalar, tefeciler, kanı iyice bitlenecek olan yeşil sermaye de köşeyi, hızla dönecekler arasında…

Kaybedenler kulübünü söylemek lüzumsuz ama; yine de emekçiler, evine asgari ücret dahi girmeyen garibanlar, kısaca sen ben hepimiz

1 Ocak gününe uyandığımız da başta enerji piyasasındaki, otomatik fiyat ayarlamalarından bahsetmeye lüzum dahi görmüyorum; önümüzde 15 gün kadar varken, Kasım ayında bile elektriğe, gaza zamlar gelmişken; ayarlanır da ayarlanır… Ağaları mağdur etmek olmaz ki…

Sürdürülebilir mi? Elbette ki, oldukça zor. Özellikle küçük işletmelerin üzerine girdi maliyetlerinden tutun da yeni ücretler de binince; kayıt dışı çalıştırma, işçi çıkarma artacak, çocuk işçiliği ve ülkedeki mülteci ve de göçmen işçi talebi patlayacaktır. Asıl o zaman ırkçılığı seyreyleyin…

ABİM SAĞ OLSUN…

Müneccimliğe lüzum yoktu elbet, yine de faiz indirimini ve oranını, hemdebirgünöncesinden Bakan Nebati’nin kardeşi müjdelemişti bile… Hukuk devleti olsaydık keşke…

Hadi adını andık; bakan beyin kulağını biraz daha çınlatalım mı? Efendim sağ olsun, kendisi tayt ve çocuk giyimi üreten tekstilci iş insanlarındandır, yardımcılığına da “çorapçı” seçmiş; işi uzmanına bırakmış, örülecek çorap erbabından…  Uzman ellerdeyiz dostlar, sakin sakin!

Olanı biteni okurken, bir twitte denk gelmiştim: “Yeni asgari ücretinizle yağ, tuvalet kâğıdı alın! Yakında alamazsınız…” Haksız sayılmaz ama değil mi?

Altının gramına bile uzanılamıyor hale gelince; yeni evlilere, gelin damada en iyi hediye belki yağ tenekeleri, temel ihtiyaç peçete, kâğıt havlu, tuvalet kağıdıdır… Temizlenmek için yaprağı hepimiz bulamayabiliriz, hele her yeri betona boğulan büyük şehirlerde…

Bir Cevap Yazın