Ne 14 Şubat’mış arkadaş!

Bugün 14 Şubat…

Her sene sevgilileri çok güzel sürprizlere boğan, birbirinden renkli hediyeler ve yemeklerle süslenen bir gün. Mutluluk dolu, sevinç dolu, sevgi dolu bir gün. Bi’ dakika! Gerçekten öyle mi?

Ekonomik kriz, duygusal bunalım ve toplumsal sorunlar neticesinde ilişkiler de daha minimal hale geliyor. Çift olunduğunda 14 Şubat beklentisi yüksek olsa da özellikle maddi durumlar buna el vermiyor. Sadece erkekler için değil, kadınların da maddi olarak kendini rahat hissetmemesi, ilişkiler için özel günleri daha minimal hale getiriyor. Çift olarak ne kadar bu durum geçerli olsa da reklamlar ve kampanyalar iç huzursuzluğu beraberinde getiriyor.

İş sadece maddi konularla da bitmiyor. Elinde her imkanı bulunan çiftlerin üzerindeki yeterli olma baskısı, özel günlerin stres sebebi olmasının önünü açıyor. “Nasıl en güzelini yapabilirim? En başarılı sürpriz nedir? Hangi hediyeyi alsam? Diğerleri ne yapmış? Yeterli olacak mı?” gibi soru işaretleri çiftleri germekten başka hiçbir işe yaramıyor. Böylece de 14 Şubat sadece bir rekabet ve stres yaratma ortamı haline dönüşüyor.

Diğer özel günlerde olduğu gibi 14 Şubat üzerinde de sosyal medyanın etkisi çok büyük. Herkesin hayatını en ince ayrıntısına kadar paylaşıyor olması özendirme, kıyaslama ve neticesinde daha fazlasını isteme gibi doğal dürtülerini daha çok ön plana çıkartıyor. Sadece Sevgililer Günü konsepti ile yapılan romantik ya da işlevsel etkinlikler/hediyeler, ömür boyu süren bir sevginin daha çok önünde kalıyor. Hatta bunu abartanlar sadece sürprizler üzerinden bile sevgilerine pay biçer hale geliyor.

Durum böyle olunca, sevgililer için de 14 Şubat’ta hem maddi hem manevi büyük şeyler yapmak bir zorunluluk haline geliyor. İçten gelerek yapılan küçücük bir şey normalde ne kadar mutlu ediyorsa, Sevgililer Günü söz konusu olduğunda en büyük hediyede ya da aktivitede bile bir kusur aranmaya çalışılıyor.

Sevginin kıyaslandığı bir çağda yaşıyoruz. Bir özel gün manipülesi ile karşımızdaki insanın stresini göre göre hep daha fazlasını istiyoruz. Monotonluktan çıkmak çok güzel. Ama bunu bir güne bağlamak bir o kadar saçma.

Sahi kadınlar… Siz hiç düşündünüz mü özel günlerde sadece erkeklerin bir şey yapmak zorunda olmadığını. Feminist duygularım olsa da soruyorum bu soruyu. Empati yapmak, karşı tarafın elinden geldiğini yaptığını bilmek yetmiyor mu? Siz de haklısınız, her şeyin en güzeline layığız ama bir yere kadar.

İlişkiye başlarken kimse sizi zorlamadığına göre bu olayın iki kişilik olduğunun bilincinceydiniz diye var sayıyorum. O halde bu sene de beklentilerinizi karşı tarafı da düşünerek mi kurgulasanız.

Erkekler… Siz de her özel günde mırın kırın ederek, küçücük bir sevgi sözcüğünü bile çok görüyorsunuzdur. Sizin için önemli olmayan şeyler olsa da sevdiğiniz biri önemsediği için o günü özel kılabilirsiniz.

Gerilmeyin, kasmayın, abartmayın. Sevin! Kapitalist düzenin en popüler günü… 14 Şubat Sevgililer Günü kutlu olsun!

Bir Cevap Yazın