DÖNÜŞÜ BEKLERKEN

Bazen düşünmek, bazen yazmak, bazen yaşamak bile zor gelir insana. Son günlerde böyle bir ortamdayım ne yazık ki. 15 gün geçti sevgili Melih’i toprağın koynuna vereli. Evde herkes, gelen giden sayesinde pek fark edemese de yokluğu yavaş yavaş vurmaya başladı. Eşi için bu süreç uzun olacağa benzer. İyi ki dostluk ve arkadaşlık müessesesi var bu zamanlarda.

Antalya dingin, sakin bir yaşam isteyen herkesin çok mutlu olacağı bir şehir. Sevgili dostum bunu yaşamak adına göçtü geldi bu kadim şehre. Daha ne olup bittiğini anlamadan bu talihsizlikler zinciri herkes gibi onun da dengesini bozdu. Aralıklarla da olsa ben de 3 aydır bu şehrin kolay ya da zor yönlerini inceleme şansı yakaladım. Eğer altında aracın varsa geniş caddeleri, park yerleri, güvenli sokakları, güler yüzlü ve candan halkıyla iç içe yaşamak çok keyifli.

Yerel yönetimin bazı değişiklikleri sonucu toplu taşıma bir açmaza, kaosa dönüşmüş. Daha önce bahsettim tekrara gerek yok ama her seferinde taksi dışında seçeneğin olmadığını hissettiriyor bizlere. Şehrin merkezinde pek fazla gezecek görecek yer yok AVM’ler dışında. Çevre illere düzenlenecek turlar ile ya da özel aracınız ile dünya harikalarını görebilirsiniz.

İnsanı cennete de koysanız kendi evi, kendi yaşam alanı der noktayı koyarım. Benim İstanbul’a dönüşüm ancak Kasım başında olacak gibi. Döndükten sonra uzun bir zaman seyahat düşünmüyorum. Hem pandeminin sönümlenmemesi hem de bu yaz çok kereler seyahat etmem bu kararımda etken ama bilinmez ki, hayat işte… Sen planlar yaparken yukarıdaki gülermiş. “Tek planlamacı benim, size de ne oluyor” der gibi.

Geçen yıl Gelibolu’da çok aktif günler geçirmiştim. Önce dutlar oldu, onların ardından elma, armut, incir… Hepsini dalından yemek çok keyifliydi. Baharda papatya, yazın elma, biber kuruttum. Eve dönünce sirke, turşu gibi kış hazırlıkları yapmıştım. Bu yıl hiçbirini yapamayacağım maalesef ama olsun havuç, lahana turşusu kurarım ben de bir tadımlık lezzet olsun diye.

Bu yaza da bir düğün, bir cenaze sığdırmak kısmet oldu. Gelecek yıllarda neler yaşanacak bilinmez ki. Yağmur zamanları derdik Ekim-Kasım aylarına. Yapraklar sararır, kızarır, doğa rengarenk bir hal alır, yağan yağmurun etkisiyle tozdan topraktan arınmış canlı renkleriyle hepimizi baştan çıkarmaz mı bu görsel şölen?

Uzun yürüyüşler yapma vaktidir. Bu mevsimde yazdan kalan fazla kiloları vermek için en etkin spordur yürüyüş. Günün her saatinde bunu gerçekleştirmek elimizde. Üstelik soğuktan üşümeden, sıcakta terlemeden uzun uzun yürümeli. Bu yaz mevsiminde üzerimize ağır yükler bindi. Umarım sonbahar ve kış daha sakin, daha dingin geçer. Sevdiklerimizle, sevenlerimizle, keyifle, huzur içinde…

Bu yaşlı beden daha fazla sürpriz gelişme kaldırmıyor artık. Tez vakitte sakin günlere erişmek dileğiyle.

Bir Cevap Yazın