Dön babam dön

Kara lastikle, yamalı pantolonlarıyla okula giden, bazılarımız ise okuma yazma bilmeyen ana babaların çocuklarıyız çoğumuz. Büyüklerimizin okul anılarını, çocukluklarını bizlere örnek olsun diye anlatırken gözlerinin buğulandığı ebeveynlerin çocukları, torunlarıyız.

Yokluk, sefalet, yoksunlukla geçen anılarla örülü, kâh hayıflanarak, zaman zaman da gülerek anlatılan anılar… Devletin elinin yetmediği(?) köy okulları, kasabalar, iller…

Reçberlerin, hamalların, fabrika işçilerinin, ‘okul yoktu okuyamadık’ diyen adamların, “kızları okutmazlardı” diyen kadınların da çocuklarıyız… Eşitsizliğin, adaletsizliğin dibine kadar kol gezdiği, “biz okuyamadık, siz okuyun” diyen neslin belki ilk kez lise, üniversite gören çocukları, torunlarıyız… Olan pantolonunu, yırtık ayakkabısını sıraya dizip, okula giden garibanların da çocuklarıyız kimimiz…

DEĞİŞEN NE VAR?

21. yüzyılda değişen ne var peki? Son bir hafta içinde çoğumuzun önüne düşen yazışmalar aslında bir arpa boyu yol ‘alınamadığının’ şamar gibi yüzümüzde patlaması…

“Öğretmenim, annemin interneti bitiyor. Ödevleri, bana mesajla atar mısınız?” Öğrenci-öğretmen diyaloğu. “Hocam, diğer çocuğun da dersi var. Yarın sıra onda… Yetirmeye çalışıyoruz…”  Bir annenin, öğretmene durumu özetlediği, başka bir yazışma…

Şimdi, gözlerinizi kapatın! Fakirliğin sirayet ettiği bir ev, belki de bir köy evi. 10-11 yaşlarında erkek çocuğu, 5-6 defterini yaymış, ders yapıyor. Küçücük ekranlı, cep telefonundan görmekte zorlandığı da belli… Hayal edebildiniz mi? Olmadıysa üzülmeyin! Fotoğraf sosyal medyada önünüze düşecektir, düşmüştür yahut da…

Sayın Bakan Diyor Ki…

31 Ağustos tarihli Dolmabahçe Çalışma Ofisi’ndeki basın toplantısında ”Bir buçuk milyon çocuğumuzu, EBA’daki derslerde aramızda göremiyoruz, bu problem… Bu çocukların uzaktan eğitimle ilgili problemleri var. Bu tip sorunları olan çocuklarımıza, 17 dersten oluşan, özel bir set veriyoruz. 5.200 EBA özel noktası kuruyoruz…” dendi.

Sözlerini “İnterneti biten çocuklarımızın, paketlerini yeniliyoruz” diye de sürdürmüş. Okul çağındaki çocukları, tespit etmek, sınırsız internet paketi vermek bunca mı zor?

Yanlış anımsamıyorsam “Yunus Emre Projesi” diye bir projemiz vardı. Hani her okula akıllı tahta, her çocuğa tablet? O her çocuk kimdir? Küçük telefon ekranından güç bela ders çalışan çocuk “her çocuk” kavramına tabii değil midir? İnterneti biten çocuklar kimdir, dönüşümlü derse girmek zorunda kalan annenin çocukları kimdir?

“Pandemi”, “uzaktan eğitime hazırlıksız yakalanmak” bunlar, mazeret olabilir mi? Neden 1.5 milyon çocuk, dersleri izleyememektedir?

Fakirlikten, fırsat eşitsizliğinden kaç neslin çocukları okuldan, en temel hakkı eğitime ulaşamamaktan, ağır ve de ucuz işçilikte, anne, babalarının, önceki kuşakların yerini almaya mecbur kalacaktır?

Çarelerden biri olarak ortaya koyduğunuz “17 derslik özel set”le, çocukların kendi başlarına çalışma yetisi var mıdır? Ebeyevnleri mi var diyeceksiniz? Demeyin bence!  İşleri varsa, kimisi fabrikada, anaları merdiven altı konfeksiyonlarda, bağda bahçede… Eşitsizliğin önceki kurbanları olarak; belki de zenginlerin pisliklerini temizlemekteler…

Döngü kırılmayacak mı? O ana babaların çocukları yetişince yerlerini mi devralacaklar? Son yıllarda, iyice yap-boza çevrilen eğitim politikalarınızla, okullaşma oranı düşme eğrisindeyken, “kaliteli eğitim” hayalken, paralı okullara zorlanıyorken halkın çocukları, yeni marabalar, diz boyu sefaletin kurbanları, gizli gizli seçilmiş mi oluyor?

Şok İddialar!

2005 yılından beri GSM operatörlerinin yıllık gelirlerinden belirli bir miktarı  “Evrensel Hizmet Fonu” adı altında; köylerde ve kırsalda, internet ve de telekomünikasyon  alt yapısını güçlendirmek adıyla toplanmaktaymış.

CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na verdiği yazılı soru önergesinde  ”Toplanan paranın, %95’inin kayıp olduğunu ,nereye harcandığını ve de  akıbetini” sormuş. (Kaynak 28/09/2020 Oda Tv haberi)

Yazıyı okuyan bazı okurlarım, umarım şöyle bir komplo teorisine düşmezler: 1.5 milyon öğrenci, bu sebeple mi EBA’da ders başı yapamamaktalar?

Gelecekte kaç ana- baba okuyamamaktan dem vurup, çocuklarına “bari siz okuyun” diyecekler ‘saclarını süpürge ederken?’ O ana babalar Bakan Ziya Selçuk’un da yokluğuyla, gözüne çarpan çocuklardan mı olacaklar?

Dön babam ha dönmekteyiz… Belki de kimilerinin içi rahattır. Zenginlerin arkası toplanacak, atölyeler, fabrikalar, madenler yerin altı boş kalmayacak yeni gönülsüz ırgatlar yolda diye…

Emeğin küçültüldüğü, değersizleştirildiği düşünülmesin! Derdim sana, bana, aşağı mahallenin çocuklarının önüne “seçenek” olarak sürülmesine… Kırılamayan, izin verilmeyen döngüye!

Bir Cevap Yazın