BEKLENEN BAHANE DE GELDİ

Çoğumuzun izlediği, dönemine ve sonraki sürece damgasını vurmuş bir film vardı: Uçurtmayı VurmasınlarSabah olur ve çocuk yatağına işemiş olarak uyanır. Annesi, “Ne yaptın sen Barış” der, yatağını ıslatmışsın. Barış biraz mahcup lakin suçunu da inkara yönelik; şortunun üstündeki baskıyı anımsayarak “Ben yapmadım, Mickey(Miki) yaptı” der.

Çocukça bir tutumla suçu üstünden atmış, kendince aklanmak için de bir bahane uydurmuştur. Anne inanmaz elbette lakin konu annenin inanması değildir de zati; suçu kabul etmeme, kendini aklama, tereyağından kıl çeker gibi sorumluluktan ve suçtan sıyrılma vakasıdır. 

Çocukça, masumane ama bir yandan çok kurnazca… Çocuk mantığıyla kendinden başka her şeyi, kimseleri suçlama taktiğihepimizce kabul edilebilir ve en nihayetinde de güler geçeriz; çocuktur sonuçta… Çocuk yaparsa anlaşılabilir ve affedilebilir.

Yetişkinle, Çocuk Arasında Fark Olmalı

Yaptığımız şeylerden sorumluyuzdur, ne olduğundan dabağımsız. Kimi zaman cezai yaptırımları olur, bazen vicdanlarımızın hapishanesinde müebbet veririz kendimize.

Lakin eninde sonunda yapıp ettiklerimizin, seçimlerimizin, suçumuzun bir bedeli ve de sorumluluğu vardır. Yetişkin olmak; sorumluluk üstlenmeyi, her şey için suçlu ve de bahane aramamayı gerektirir… 

Bir görev, sorumluluk üstlenmişseniz, seçim yapmışsanız; başarısızlığı kabul edebilmeli, gerektiğinde suçunuzu üstlenmeyi bilmeli, hatalı olduğunuzu kabul edebilmeli; olan biten her şey için de okları başka tarafa yöneltme lüksünüz yoktur.

Kim Sorumlu

Düşünün ki bir işletmede, müdür olarak işe girdiniz. Göreviniz gereği başında olduğunuz yerin kâr zarar, personel yönetimi gibi bir çok şey sizin yükümlülüğünüzde; aldığınız verdiğiniz kararlarla ilgilidir. O sırada bütün her şeyin sorumlusu, hesap sorulabilir muhatabı da sizsinizdir. 

İşinizi yaparken, varsa başarıları kabul ederken; başarısızlıkta personel, müşteri, o, bu, dış etkenler suçlanamaz. İyi bir yönetici biraz da geleceği görebilmeli, birçok farklı planı, stratejist olmalı; başaramamışsa da yerine yenisi alınır…

Senaryo iş dünyasına dairdi. Tek gerçekliğiyse, bütün yönetime soyunan; atanan, oy alan insanların aynı yükümlülüğü olması.

Kimilerinin bulundukları yer itibariyle, yükümlülükleri daha da fazladır. Misal, siyasetçilerin, ülke yönetmeye aday olanların.

Bu Saate  Kadar Neredeydiniz? 

Son 30-40 günlük dönemde, ülkemiz ve de dünyanın gündemi; Rusya– Ukrayna savaşı.

Savaşın olası sonuçları, içinden geçerken verdiği, günün birinde biterse bırakacağı  her türlü ağır tahribat, başta ülke yönetenlerinin ve tüm insanlığın kabusu…

Ukrayna halkının yaşadığı ölüm, yıkım, göç için söylenmeyen, söylenebilecek çok da söz kalmadı. Bir noktada her şey anlamını yitirmekte, içi boşalmakta, değersizleşmekte; olayın özneleri için hele de…

Öncesi Böyle miydi? 

Her yanımız bahar bahçe, hayatlarımız gülistanlık, bir elimiz yağda balda; üreten, ihracat rekorları kıran, kendi yağında kavrulan ve elbette dünyanın en mutlu insanlarının yaşadığı ülkeydik…

Yerin altından üstüne her yerimiz başarı öyküsüyle örülüydüveyahut dünyanın tahıl ambarı, bütün dünyanın ihtiyacı olan sebze meyve, et süt her bir ihtiyacında tek kapısıydık…

Öyle markalar soktuk ki dünya pazarlarına, ticaretineparmakla gösteriliyor, kıskanılıyor; dahası dünya bizim çevremizde dönüyordu…

Paraya para demiyor, hatta isim takamayacak kadar, paramızı saymaktan yorgun da düşmüştük. Büyüme oranlarımızla, kişi başı milli gelirle, yönetimle, refahla; dünyadan dahi kopmuş, uzayda yalnız başımıza konumlanmıştık… 

Buyurmuşlar Ki Savaş Var…

Son sürat devam eden seçim çalışmaları, önümüzde 2023 ve 2024’teki seçim takvimi gerçekliğiyle; muhalefetinden iktidarına, amirinden memuruna herkes sahaya da inmeye başladı. Halk anımsandı; her oya ihtiyaçları olduğunda veolacağı gibi de…

Seçim çalışmalarının renkli simalarından birisi de BinaliYıldırım. Eski başbakanımız olmasının yanında, oldukça da seçim meraklısıdır; en son İstanbul Belediye Başkanlığıadayıydı. 

Yine İstanbul’da seçim çalışmalarında sıkça görülmekte. Gerek yerel gerekse de genel seçimler için vaatlerdenbulunmakta, bir propaganda da yürütmekte haliyle. 

Böylesi bir çalışmasında “Rusya –Ukrayna savaşından en çok etkileneceklerinden biriyiz. En çok ihracat ve ithalatyaptığımız iki ülke. İkisi de dünyanın tahıl ambarı” sözleriyle; başarısızlığa, içinden geçtiğimiz ve gelecekteki ekonomik dar boğaza dair, oklarla suçluları işaret etti…

Ve fakat mesela bir dönem kendine yeten tarım ülkesi olduğumuzu, şimdilerde de samanı bile dışarıdan alır olmamızın sebeplerini; bugünlere kendi yönettikleri dönemdegelindiğini, gözlerden kaçırarak… 

Ne oldu da çiftçi ekmekten dikmekten vazgeçti? Tarımsal alanların üzerinde yükselen binaların, sebeplerini açıklasaydı yahut…

Gün geçmeden mazota, gübreye, tohuma, zirai ürünlere gelen zamların kendi yönetemeyişlerinden kaynaklı olduğunu, söylemesini beklemiyorduk; hayalperestliğe lüzum da yok…  

Çok uzağa gitmeye de gerek yok; 20 Kasım 2021 tarihinde de Rusya ile Ukrayna savaş halindeler miydi, ya da başka bir savaş mı vardı? 

Bizim hafızalarımız belki hatalıdır, buna da açıklık getirselerdi… Öncesinde de pek matah olmayan ama bir gecede dibe çöken ekonomimizin kabahatlisi hangisiydi, bu iki ülkeden? 

Miki’ler Aramızda Gezmeye Başladılar

Siz sayın siyasiler, belki hafızalarınız zayıftır, olmadığı bizleriher şeyden bi’haber görüyor da olabilirsiniz. Hoş aramızda öyleleri de yok değil, çoğunluğu da seçmeniniz; yine de sorumlunun sizler olduğunu bilmeyenimiz yok gibi.

Söylediğiniz sözler, gözümüzü boyama çalışmalarınız, parmakla işaret ettiğiniz ip üstündeki cambaza çoğumuzun karnı tok. Anket gibi göstergelere göre; çoğunluğun içinde, eskiden sizlere oy verenlerde hayli artmakta da… 

Güldük geçtik, sonunda hepimizin biliyoruz; yatağa işeyeninMiki (Mickey) olmadığını…

Peki, siz söylediğinize inanıyor musunuz, buna daha ne kadar inanacağımızı ummaktasınız ya da? 

Bir Cevap Yazın