BAK BEKÇİ GELİYOR, RACON KESİYOR

Adları namlarından önce, toplumun büyük çoğunluğunda öncelikle nefret duygusuyla anılıyor, sokağın yeni belalıları bekçiler… Şehir merkezlerini iyice “Teksas’a” çevirmekle nam saldılar… Doğu, batı, taşra, metropol gözetmeksizin her kuytuda, sokak başlarında darp, şiddet, orantısız güç haberleri duymadığımız gün geçmiyor…

Kâh futbol taraftarı tartaklıyorlar Beşiktaş’ın göbeğinde, kah Taksim’de avukata şiddetle duyuyoruz adlarını. Kürtlerin yaşadıkları iller, bölgelerde çoğu haber bile olmuyor, orası başka aymazlık ya neyse…

Ali kıran baş kesen halleri, kahverengi üniformaları, cüsselerinden büyük egoları ile şehre yeni kovboylar geldi; “esas duruşa geçin ahali…”

BUNCA GENİŞ YETKİYLE, ÇOK DA NORMAL DEĞİL Mİ?

3. Madde de bekçilerin görev tanımı şöyle: “Mıntıkası dahilinde gizli fuhuş yapanları, halkın sükun ve istirahatini bozanları, saldırgan delileri, rezalet çıkaracak derecede sarhoş olup başkalarını rahatsız edenleri, mevzuat ve yetkili makamlarca tayin edilen saatlerden sonra her ne şekilde olursa olsun, halkın rahat ve huzurunu bozacak surette açık ve kapalı yerlerde gürültü yapanları, sokak, geçit ve meydanları tıkayarak trafiğe mani olan taşıt ve araçlarını ve diğer engelleri; en kısa zamanda polis ve Jandarma ve itfaiye teşkilatına haber vermek ve önlenmesi gerekenleri önlemek.”

Kanunun 5. Maddesi de silah kullanma yetkisini tanıyınca, fazla da söze gerek kalmıyor aslında…

Mıntıkası dahilinde gizli fuhuş yapanları”, aslında daha çok adrese teslim bir görev tanımı. Mevzubahis, direkt trans kadınlar… Lamı cimi yok!

Sokağa çıkmaya mecbur kalan, sokakta bedenini kiralamaya zorunluktun başkaca seçeneği olmayan, horlanan, ötelenen, canı yeterince tehlike de değilmiş gibi, bir de trans kadınların başına “ahlak bekçisi”, kusur kalmıştı…  

Bekçiden kaçarken, trafik kurbanı oldu’, haberleri duymamız da uzak ihtimal değil. Dilemeyiz elbet! İhtimal dahilinde olduğu da su götürmez gerçeklerden… Özellikle bekçilerin yoğunluk gösterdiği noktalara bakın; ya trans kadınların yoğunluklu yaşam alanları veya da caddelerde çalıştıkları noktalar…

Geceleri sokaklarda trans kadın kovalamak kesmemiş ki kovboyları, artık yerli yersiz trans avına çıkar, üstelik de kelepçeleyip, panayır da sergiler gibi; halkın içinden karakola götürmeleri de eklemişler, yanında bonus olarak…

Bayram öncesi, ayrı zamanlarda iki trans kadın, yine bekçi abilerin kurbanı olmuşlar… Birisi, kardeşinin nişanına gitmek için taksiye binerken alıkonulmuş. Sanki sokağa çıkmak, yürümek, taksiye binmek yasakmışçasına…

Bizlerin seyahat, hayatın içinde olma, hava alma daha da olmadı; o an sırf çıkmış olmak için çıkmak gibi, hakkımız yokmuş …

Bir diğer kadın da yine taksi beklemek için, oturduğu sırada aynı hukuksuzluğa maruz kalmış. Karakollar, kolluğun şiddeti biz bütün ötekilerin, lgbti+’ların ve özellikle trans kadınların hiç bilmediği şeymiş gibi; bekçiler, yeni şerifler kusur kaldıydı…

Hele o teşhir seremonisi yine ve yeniden türedi ya, hakkımızda hayırlısı bakalım… Yeniden hortlardılar ise; içinde çok bit yeniği var gibi de duruyor…

Trenlere doldurup şehir dışına sürmeler; saçları kazımalar, evleri ateşe vermeler /kundaklamalar, devrinin namlısı Hortum Süleymanlar, nice vahşet ve faşizm sökmedi trans kadınlara, ne hükümdarlar, ağalar, paşalar uğurladık; siz ve bekçileriniz de geçer gider elbet…

Unutmuşsunuzdur belki; vardık, varız, var olacağız! Sizler barbarlıkta karar kıldıkça; daha da kökleniyor, hayatın her alanında görünür oluyoruz… Ağlayarak yazın günlüklerinize! Gitmiyoruz cicim 😉

Bir Cevap Yazın