KİM YÖNETİYOR?
İşler öylesine çığırından çıktı, kara komediye, izaha muhtaç hale dönüştü ki öyle böyle değil…Bizi yönetenler kimler, onları kimler yönetiyor; kime ağam paşam çekeceğiz belirsiz?
Evet, yönetimde çoğumuzun oyunu almamış olsada; yine de seçilmiş birileri, çeşitli kademelere de onların seçtikleri, atadıkları var.
Bir de hariçten gazel okuyan, hangi çöplüğün horozu olduğu bilinmez, daha feci olanıysa; bu cüreti nereden aldığını bilemediğimiz “ayarcı” ve “trol tayfası” var.
Bizim üzerimizden nemalanan, varoluşsal olarak muhalefet cenahı için kurulmuş; bir yandan da yönetenlerin içlerindeki hesaplaşmayı da gören kalemşörler, nefret yumakları, piyonlar…
Trollerle İmtihanımız
Aslında trol rezaletine çok yabancı değiliz. Çoğunlukla iktidarın karşı cenahında kim varsa; onlara karşı pervasız tavırlarından, karalayıcı kampanyalarıyla, hatta bel altı vuruşlarıyla; sık karşılaştığımız durumlardır…
Gerek bireysel gerekse de muhalefette ki kimi partilerin başkanından yöneticisine, biz isimsiz (sade vatandaş özelliği taşıyan) kullanıcılarda dahil çoğumuza da tebelleş olup; itibarsızlaştırma, çamur at izi kalsın şeklinde; vur kaç taktiği uyguladıkları çok olurdu. Peki yönetenler kim?
Trolün Fendi, Meclis Başkanını Yendi
Geçen hafta yine bir trol saldırısı yaşandı. Bunu diğerlerinden ayıran yanıysa, biz karşı mahalleye yönelik değil; kendi aralarında bir kavgaydı.
Aslında bundan da bize ne diyebilirdik, lakin söz konusu olan; saldırıya uğrayanın başında bulunduğu kurum, kurumun toplum üzerindeki önemi.
Kim yönetirse yönetsin, hepimizde ayrı bir yeri, başkaca bir saygınlığı olan kurumlar vardır; Türkiye Büyük Millet Meclisi örneğinde olduğu gibi.
Tam temsiliyet sağlamasa da çoğunluğumuzun sesi, oylarımızla seçilen vekillerin görev alanı; bir yandan da hepimizin fikirlerinin olduğu alandır. Bir nevi de ülkenin geneli da demektir.
Evet, TBMM Başkanı da trollendi. Kurumun itibarı, ayaklar altına alındı. Hayır, daha üst merci tarafından değil veyahut da herhangi parti başkanı tarafından da değildi.
Adı vatandaş olan lakin hiçbir vatandaşın cüret edemeyeceği laubalilikte, korunaklı duvarlar arasından ve de tek bir çizik dahi almadan; yaptığı yanına kâr kalarak saldırdı Mustafa Şentop’a.
O hakarete herhangi başkaca bir kimse yeltense, bırakın terörle mücadeleyi falan, belki de daha parmakları klavyeye değmeden; parmakları uçmuş olurdu…
Kendi mahallelerinden olunca; sümenaltı edildi, olan kurumun değerlerinin zedelenmesine oldu.
Dahası bu cesareti kimden aldığı, kavgayı kimin körüklediği, piyonun arkasında kim olduğunu; kamuoyu ve sade vatandaş asla öğrenemeyecek… Kirli savaşlarında, ülkenin önemli bir kurumun değeri daha, yerle yaksan oldu… Bu da yönetenler kim sorusunun cevabını ortaya koyuyor.
Cumhur Frankfurt, Mustafa Şentop’a Karşı
Geçen haftanın önemli olaylarından birisi de gazeteci Mustafa Haskoloğlu’nun tutuklanmasıydı. Bu gelişme üzerinden saldırıya uğradı, Şentop.
Haskoloğlu, Twitch’te kara para aklama iddiasına dair, makamında TBMM Başkanı’na bilgi de vermişti geçtiğimiz aylar da.
Ayrıca nüfus bilgileri ağırlıklı, çoğu özel belgemizin bir hacker grubunca çalınması duyurmuş; kendine ulaştırılan Recep Tayyip Erdoğan ve Hakan Fidan’ın (Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı) kimlik örneklerini sosyal medyadan paylaşarak, olayın önemine dikkat de çekmek istemişti Haskoloğlu.
Çeşitli kurumlardan geri dönüş alamayınca, bu yönteme başvurduğunu söylemişti. Bu olay sonrasında da apar topar tutuklanmış oldu…
Bu iki önemli olayın hangisinin gündeme gelmesi, kimi ve neden rahatsız etti bilinmez fakat Haskoloğlu’nun tutuklandığı günün gece geç saatlerinde “Arkadaşa tütün ve temiz don lazımmış” mesajı atılarak; Mustafa Şentop etiketlendi, Cumhur Frankfurt nikli (Mehmet Cumhur), ak-trol tarafından.
Şentop,” Terbiyesizlik yapma” şeklindeki ilk tepkisi sonrasında: “Trollerle muhatap olmadım bugüne kadar. İlk defa bozuyorum prensibimi. Sureti haktan görünüp, iç operasyon çekenlere gereken cevabı vermek icab ediyor bazen” diyerek; tepkisini sert tonda ortaya koydu.
Ertesi günde öfkesinin dinmediği görüldü Şentop’un. “Bu konuyu kapatmayacağım” dedikten sonra da “Ankara küçük yer. Kim, kimin adamı, kimin sahibi olduğunu biliyor. Milletvekili arkadaşlarımdan arayanlar oldu. Dediler ki ‘Sahibiyle görüş.”
Ak-trollerin geldiği son nokta bu… Adı geçen trolün, geçmişte eski kurbanı; eski bakanlardan Abdülhamit Gül’dü. Gene sosyal medya üzerinden, benzer saldırıları olmuştu.
Kulislerde dillendirilen bilgiye göre, “Cumhur Frankfurt”un; içişleri bakanına yakın olduğu…
Ayrıyeten, bu tarz benzer saldırıların, göz önündeki taht kavgalarının bir diğer kurbanı; eski başbakan Ahmet Davutoğlu olmuş, görevi böyle bir saldırı sonucunda bitmişti… Orada ismi geçen başkaca bir gruptu lakin, taktikler benzerdi denebilir.
Hükümetin İçi Bizi İlgilendirmez
Kendi aralarında ister kılıç çekerler, arzu eder birbirlerini sürdürürler, boğdururlar bu bizleri pek ilgilendirmez; belki keyifle izleriz de.
Ta ki devlet kurumlarının aşındırılması, kurumların değerinin ayaklar altına alınması baş gösterdiğinde; artık iç meseleleri olmaktan çıkar.
Aranızda nasıl taht bölüşümüne girerseniz girin, kavgalarınızda da neyi mübâh bulursunuz, orası da size kalmış; lakin ülkenin kuruluşuyla özdeşmiş, kodlarını da taşıyan TBMM benzeri kurumları, daha fazla ayaklar altına almayın.
Çekilen kılıçlar, ne zaman kınına döner, kelle mi alır, koltuk mu boşalttırır henüz bilinmez?
Kavganın ilk raundunu Şentop kazanmış görünmekte. “Arkadaşa temiz don ve tütün lazımmış” gönderisi silindi; ya yerlere serilen, kurumun itibarı n’olacak?
Çok daha hafif sözler için, anayasal hakkını kullanıp eleştiri sunan insanların başlarına gelen ağır bedeller ortadayken üstelik; bu çirkinlik böyle mi kapanacak?
Başkan Şentop, şahsıyla ilgili bu durumu sineye çekebilir, çekmez kendi bileceğidir; biz vatandaşlar kurumun itibarının korunmasını bekliyoruz, en temel hakkımız da…
Netice itibariyle Millet Meclisi’ni kim yönetiyor, devletin yöneticileri kimler? Troller mi baş oldu? Halk, sandıkta oylarıyla trolleri mi seçecek, gelecek günlerde? Gerçekten… Yönetenler kim?
