YELDEĞİRMENLERİNE SAVAŞ AÇMAK

Tanrı, kadın düşmanı mıdır, bizlerden nefret mi ediyordur bilinmez; küçük tanrıların, yeryüzündeki erkek familyasının büyük çoğunluğunun sevmediği aşikar… “Birey” kadından; aklı fikri, duyguları olan, düşünen, gerektiğinde ölmesini bilmeyen kadından haz etmedikleri; buz gibi gerçek… Birde kadın dostlarından, küçük tanrıların hükmüne karşı gelen adamlardan hoşlanmazlar; Kadir Şeker’in de tek suçu buydu…
Yaşamın, yeşertmenin, doğurmanın her türlüsünün biz kadınlar çevresinde dönmesinden midir; kendilerini sığ ve yetersiz de hissettiriyoruz belki; öldürülesiye nefret ediyorlar; öldürülüyoruz da nihayetinde…
İçten içe kadından korkmakta; korkularını da ya hapsederek veya da yok ederek dizginlemeye çalışıyorlar…
Hayvani dürtülerine, söz dinletemedikleri uzuvlarına hiç girmeye dahi lüzum yok… Sanki kendilerine söz geçirememenin, derin öfkelerinin kurbanlarıyız yahut.
Fıkrata Karşı Gelen Adam
Konya’da, sevgilisi Ayşe Dırla’yı döven Özgür Duran’ı durdurmaya; belki de ölümüne engel olmaya çalışırken, Duran’ın ölümüne sebebiyet vermekten; dahası ‘kasten öldürme’ suçundan müebbet verilmiş, ‘haksız tahrik’ indirimiyle 15yıla, ‘iyi hal’ indirimiyle de 12 yıl 6 aya indirilip hayatı kararmıştı; Kadir Şeker’in …
5 Şubat 2020 yılından beri cezaevinde olan Şeker, adli kontrol şartı ve yurtdışı çık yasağıyla, 7 Temmuz 2022 günü tahliye edildi.
Dayak yiyen bir kadını koruma refleksi, ölen tarafından kendisine de ağır hakaretler ve de fiziksel saldırı sonrası, korkutma amaçlı çektiği bıçak neticesinde; 2,5 yılının çalınmasıyla noktalandı…
Ağır suçlu Kadir… İdamlık da Kadir Şeker… Bir kadınla erkek arasına girdiği; küçük tanrının hükmüne karşı geldiği için… Belki bir ölümüne de mani olduğu için… Fıtratı tersine çevirdiği için de suçlu…
Kadınlık; keyfi ölüm değil mi bu coğrafyalarda? Alın yazımız, fıtratımız; sebepsiz ve pisi pisine öldürülmek değil mi?
En çok da ilkel erkeğin, insanımsının elinden gücünü aldığı, yaşatmayı seçtiği; kadına değer yüklediği, insan yerine koyduğu için… Kurşuna dizilmeliydi oysa…
Berat bekleyenler çıldırmış da olmalı; gün yüzü görmesine müsaade edilmiş, tahliye nelerine yetmiyor, daha ne olsundu hem?..
Yazgıya Direnenlerin Sonu
Katilinin, tecavüzcüsünün elinden hasbelkader kurtulanları; bin kez ölmekten beter etmedi mi, erk’ek yargı?
Ölmediklerine, nefes alışlarına kahrolan kadınlar yok mu bu ülkede?
Tecavüzcüsüne direndiği, kocası tarafından başka erkelere satılmaya rıza göstermediği için yargı tarafından cezalandırılan Nevin’i, Gizem’i unutmak ne mümkün?
Artık hiç bir kadın cesaret edemesin; ibret olsun diye aldıkları cezaları; göz korkutmaları nasıl unuturuz?
Suçları kadın olmak, kravat takamamak ve bacak aralarında eksikle doğmak…. Başlı başına da cezadan beter kusur değilmişçesine; hayatları söndürülen kadınlar…
Gökten üç elma düştü; penise, erkekliğe ve de sırtlarını sıvazlayanlara… Kadına; zülüm, kahır, namus ve de ölüm…
Nihayetinde herkes öldürüyor kadını; bıçakla, silahla, parayla, güçle, yargıyla… Cellatlardan kurtulanların, kurtaranların sonu; bitmez esaret, çalınan yıllar…
Tanrılarımız böyle buyuruyorlar; düşünme, umutlanma, sus, çalış… Bacaklarını aç; doğur, itaat et ve de istediğimizde de öl…
