VE AMERİKA’YA ÖZGÜRLÜK GELDİ…

Amerika’nın Washington kentinde, seçim sonuçlarının kesinleşmesiyle Joe Biden’ın görevinin resmiyet kazanacağı 6 Ocak’ta, şu anki Başkan Trump’ın kürsüde yaptığı konuşma; dünya ve ülke tarihinde derin iz bıraktı….
Donald Trump, konuşmasının genel hatlarıyla “seçimin ve oylarının çalındığı” vurgusunu yaparken, diğer yandan da iplerin kopmasına da yo açarak, ırkçıların yoğun olduğu taraftarlarının Amerikan Kongre Binası’nı işgal etmelerine kapı açtı.
Baştan beri, kendinin de dahil olduğu Cumhuriyetçilerin oylarının gaspına yönelik açtığı davaları kaybetmesine, birçok yerde sayılan oylarda demokratların üstünlüğü kesinleşmiş olmasına rağmen; yenilgiyi hazmetmekte güçlük çekti…
PERŞEMBE’NİN GELİŞİ…
Seçim tarihi olan 3 Kasım 2020 öncesinde de birçok açıklamasında vurguladığı gibi “kaybederse gitmeyeceği” beyanlarını, ne yazık ki fiiliyata dökme girişiminde bulundu.
Yaklaşık 4 saat boyunca; kongre binası kuşatma altında kalırken, 4 kişinin de ölümüyle sonuçlandı Trump sempatizanlarının işgali. İşgalcilere yönelik açıklamalarında, “barışçıl” kalmalarını “arzuladığını” söylerken, “evinize dönün” çağrısında ise bulunmadı…
Senatörler güvenli alanlara taşıp, oturuma ara verildiğinde de evine ulaşan Donald Trump, çektiği 2. videoda da hukuksal desteği bulunmayan suçlamalarına devam etti.

Kendilerini “QAnoncu” olarak adlandırdıkları, başını da Jake Angeli adlı kişinin çektiği aşırı sağcı, ırkçı, faşizan taraflar senatörlerin odalarını, özel eşyalarını dağıtıp zarar verirken, elbette içinde bulundukları binada bundan payının almaktan kurtulamamıştı…
Amerika ve dünya medyasına düşen görüntülerde, özellikle durumu ‘kontrol altına alan’ alan polislerin; beyazlardan oluşan grup ve kişilere karşın “yumuşak” tutumu, yoğun tepki çekti… O görüntüleri izleyen, Amerikalı siyahilerin ve azınlıkların, nasıl hissettiklerini de anlamak zor olmasa gerek…
GÜNLER NE GETİRİR?
Kuşkusuz ki, Amerika’nın kuruluşundan beri, ilk kez böyle bir durumla karşılaşan ülke silkinip, şaşkınlığını üzerinden atınca; öncelikle yaşanan olayın adını netleştirmekle başlayacaklardır.
“Darbe” mi, darbeye teşebbüs mü yoksa “barışçıl gösteri hakkı” mı? Bunlarla boğuşurken, beri taraftan da Trump ’un akıbeti, 20 Ocak’ta bitecek görev süresini doldurmasına göz mü yumulacak veyahut da anayasalarında bulunan 25. maddeyi mi işletecekler?
“Görevini yapamaz durum” diye kısaca özetlenecek, 25. Madde işletilme kararı alınır ise, Başkan yardımcısının Kongre desteğini alması durumunda; Donald Trump’a görevden el çektirme yetkisi tanınmakta. Son gelen haberler, Cumhuriyetçi Partili senatörlerin buna pek de yanaşmadığı yönünde.
İster süresini tamamlasın isterse el çektirilsin; “4. Organ” denilen medya, halk tepkisi, demokratlar ve de saf değiştiren kimi Cumhuriyetçiler de bu durumun cezasız kalmaması yönünde birleşiyorlar…

Oturmuş bir sistemin etkisi, gösterilen dirayetin sonrasında da kongre yeniden toplanmış; oturum kaldığı yerden devam edebilmişti. Dünün ardından, ilk günden beri olaylarla örülü maziye sahip mevcut başkan Trump 20 Ocak günü, yumuşak geçişle ve barışçıl şekilde, görevin devredeceğini duyurdu…
Düne dair, önemli bir gelişme de Twitter, Facebook, İnstagram, Youtube gibi sosyal ağ platformlarının “yanıltıcı bilgi, manipüle” gerekçeleriyle, Donald Trump’ın kullandığı başkanlık hesaplarını yasaklamış olmalarıydı… Facebook ve İnstagram’ın CEO’su Mark Zuckerberg; görev teslimine kadar hesapları dondurma kararları olduğunu açıkladı…
Oturmuş sistem, köklü demokrasi, işleyen hukuk mekanizmalarının hem birey bazlı, hem siyasal varlık, hem de iş hayatı için de ne derece gerekli olduğunun somut göstergeleriyle de doluydu 6 Ocak…

Amerika, kendi içinde çarşamba gününü nasıl çözer, kendilerine de “demokrasi” getirirler mi, şimdilik çok tazeyken kestirmek zor. Gelecek günleri hep birlikte izleyeceğiz.
İzlememiz de kaçınılmaz, sevip sevmemek, kabul edip etmemekten bağımsız bir gerçeklik var ki; o da başat oldukları… Öyle veya böyle, dünyaya yön veren aktör oldukları gerçeği…
Kâhin olmaya da lüzum yok; biraz siyaseti bilen her insanın kabul edeceği bir gerçeklik de Trump’ın yol açtığı son durumun, bir süre Cumhuriyetçilerin önünü tıkayacağı. Burada da bir iç hesaplaşmaya gidilebileceği kaçınılmaz gibi de durmakta…
2021’de hız başladı… Siyaseten domino etkisi gösterir mi, yoksa içte ve dışta Trump dostları, kendilerine yeni yönler mi çizerler, yaşananlardan ders mi alırlar, şimdilik yeni senenin gizemi gibi duruyor.
