KALMASIN UZAY YOLCUSU

Yeni bir rüyaya daldık, sonu belirsiz gibi de durmakta… Devasa projelerimiz, radara yakalanmayan uçaklarımız; her yerden fışkıran madenlerimiz, milyon milyon metre küp doğal gazlarımız… Uzay yolcusu kalmasın.
Elde avuçta olansa, neredeyse kocaman bir hiç. Ardı arkası gelmeyen açılışlar, müjdeler ama haksızlık etmeyelim; her biri bir öncekini gölgede bırakır, fiyaskosunu unutturur cinsten projeler, müjdeler…
Nasılsa, biraz balık hafızalı, dosdoğrusu hesap soramayan (kimsenin de hesap vermeye gönlü yok ya) bir toplum olmamız gerçeğiyle; öncekilere ne oldu, icraat nerede deme şansımız olmadığından; masallardaki müjdeler de büyümekte… Adı üstünde; masal işte…
2023’ün Kerameti
Lozan Antlaşması’nın gizli maddelerinden tutun, ülkenin kuruluşunun 100. yılı olması sebebiyle; bitmeyen, dibi görünmeyen vizyon pompalanması, proje zehirlenmesine, komplo teorilerine maruz kaldık…
Bugünden yarına bitecek gibi de durmamakta… Her muhteşem proje, 2023’e endeksli. Ya şahlanıyoruz, kâh dünyanın en büyük gücü oluyoruz…
Hep en iyileri, en sona saklıyoruz. Godot’yu bekler gibi, kavuşulmayan yavuklunun yolunu gözler gibi; yattık kalktık 2023’e kilitlendik… Hani imkan olsa, takvim yapraklarını ileri saracak; gözleri de 1 sene sonrasında açacağız da teknolojimiz, ilmimiz, bilimimiz; zaman makinası yapmaya yetmiyor…
Benim De Bundanım Olsundu, N’olur
Ekonomik olarak daha iyi durumdaki ağabey, eşine değerli hediyeler, altınlar; paranın alabileceği her şeyi alırmış. Küçüğün karısı da pek kıskanç da bir kadınmış. Alım güçleri olmamasına rağmen, eltisinin evine gidip geldikçe; gördüğü her şeyi kocasına anlatır, aynısından da ister, durduk yere kavgaya tutuşurmuş…
Ülke olarak durumumuz aynı… Etimize budumuza bakmadan, günün realitesini inkara kalkarak; fersah fersah gerisinde kaldığımız bir oyuna, yarışa yetişmeye çalışıyoruz; gel gör ki kaç fırın ekmek yemeliyiz, halkın açlıktan kemikleri sayılırken; günün sonunda ihtiyacımız gerçekten bu mu?

Cevaplardan, gerçeklerden kime ne? Kof itibar, 2023 balonu; dahası “oy gelecek yerden, uzay esirgenmez, uzay yolcusu kalmasın”; yeni mottomuz…
Uzayda Gözü Olmayanın…
Toplaşın hele! Size bir masal anlatayım.
Geçmiş zamanda bir ülke varmış. İlime, bilime, hani neredeyse ışığa da düşman. Ülkenin bilim yuvalarını, üniversitelerini ele geçirilemediysek, arka kapı politikalarıyla; içten göçertilmiş, fen liselerini neredeyse işlevsiz hale getirmiş; her mahalleye AVM (Alış Veriş Merkezi) diker gibi; ülkenin her sokağını İmam Hatiplerle kuşatmış; sonra birden bire uzay aşığı olmuş…
Uzay aşığı olan ülkede; resmi uzay ajansı ne zaman kurulmuş dersiniz; 2018 yılında. Ülkeyi yöneten, aydınlanmacı iktidarın; iktidarlarının 16. yılında…
Hayaller Uzay, Gerçekler; Hayallerde Yaşamak…
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın Türkiye Uzay Ajansı’na ayırdığı bütçe 18 milyon 708 bin lira. Ayrıca 2021-2024 yılları arasında; 2 milyar 269 lira harcanacakmış. (2022 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Yatırım Programı)
13 Aralık 2018’de kurulan Türkiye Uzay Ajansı’na, 2022 yılı için merkezi bütçeden de 61 milyon lira ayrılmış. Ayrılan bütçe, bugünkü dolar kuruna göre: 3 milyon 123 bin dolara denk geliyor(24 Mayıs 2022) Günlük erimeyi ayrı tutuyorum…
Dünya ülkelerinde, uzayda yer bulan ülkelerde ,bu durum nedir düzeyde derseniz? ABD (NASA): 24 milyar dolar, Avrupa Uzay Ajansı (ESA): 6,49 milyar euro, Almanya Uzay Ajansı (DLR): 1 milyar 155 bin euro (Ayrıca Avrupa Uzay Ajansı’nın bütçesinin de 21,3’ünü Almanya karşılıyormuş) ve en son uzayda yerini de alan Hindistan: 2 milyar dolar bütçe ayırmaktaymış.

Uzay Ajansı’na ayrılan bütçeyi; savunma sanayine ayrılanla, diyanetin bütçesiyle hiç kıyaslamadı… O da sizin göreviniz olsun.
Hal böyleyken; bizim uzaya çıkmamız, fi tarihinde iniş yapılan Ay’a ayak basmamız; hele de kendi hibrit roketimizi yaparak gitmemiz; en azından benim aklıma çok da yatmıyor…
Gözün Aydın Kuzen!
İTÜ (İstanbul teknik Üniversitesi) Uzay Mühendisliği mezunu , bir kuzenim var. Mezuniyet sonrası, arada goygoy yapardık kendisiyle; “Okulu da bitirdin, artık ne iş yapıcan?” O da bize “Roket yedek parçacısı açıcam” derdi. Son bildiğim, meslek odalarında, kariyer yaptığıydı…
Kuzen, yaştan kurtarsan da “devlet memuru olma özelliğini” karşılayamadığın (solcu/Alevi/ceza yatmışlığın da var) için; sadece yedek parçacını açabilecek gibisin…
Uzay yarışına karşı olduğum düşünülmesin; sadece günümüzün gerçekliği o değil. Merak, ilim, bilim; özgür coğrafya, her anlamda rahatlık, biraz da mutlu kafalar ister…
Bizden yetişecek bilim insanları; düşük gelirle yaşamanın yollarını, kuruşlarla sağlıklı beslenme, belki günde bir kere yiyerek tok ve hayatta kalmanın yolları gibi buluşlara imza atabilir, insanlığa fayda sağlayabilirler…
Bilim insanlarımız da dahil, hepimiz derin yoksulluk batağının içinde debelenmekteyiz… (Gerçeklik)
