UYUMSUZ

Kadın olmak başlı başına zorluk değilmişçesine; erkek gözü ve genel kalıplar üzerinden de şekillendirilmeye; koşum atları gibi de kendi aramızda yarışmaya itiliriz… 1950’lilerde başlayan, her ülkenin, kıtanın ve dünyanın en güzel kızı, dünya güzelinin belirlendiği; ”Miss World/Dünya Güzeli” örneğinde de olduğu gibi…
Kadını metalaştıran, genel kabul için kıyaslar koyan, neredeyse “kadınlığı” salt ölçülere sıkıştıran algıyı her yerde görmekteyiz…
Başta medya; moda, sinema, pazarlama sektörü .. Kimi zaman bir araba jantının dahi satış ve pazarlanmasında; kadınlık, güzellik, bedeninin objeleştirilmesiyle; bizleri kısıtlayan, ruhsuzlaştırma gerçekliği her an gözümüze sokulmakta…
Erkeğin Gördüğü Kadar Varız
1970 yılında yapılan Miss Word, bu anlamda tarihe de kazınmıştır. 20 Kasım’da Londra’da yapılan yarışma gerek öncesiyle ve yayın sırasında yapılan protestolar, şaibe söylentileriyle; öncülü ve ardılı yarışmalar içinde de ayrı bir yere sahiptir.
“Beyazlar Kulübü” lütfederek; o sene yarışmaya iki siyahi kadını da dahil etmişti. Hatta yarışmaya karşı yoğun tepkiler sonucunda; yarışma tarihinde de ilk kez siyahi bir “Dünya Güzeli” seçmişlerdi…
58 yarışmacının içerisinden; Granada Güzeli Jennifer Hosten birinci olurken, o senenin ikincisi de Güney Afrika adına yarışan; yine siyahi Pearl Gladys Jansen olmuştu.
Güney Afrika; birisi beyaz, öbürü siyahi iki kişiyle temsil edilmişti. Özel davetle; düzenleyicilerin “yarışmaya renk katma arzularıyla…”
Uyumsuz
Genç, bekar bir anne, üniversitede doktora yapmakta. Öte yandan da akademide dahi, ataerkilliği de derinlerine kadar hissetmektedir.
Çoğunluğu 20-30’lu yaşlarda kadınlardan oluşan bir gurup kadınla yolları kesişir. Bir kaç ay sonrasında büyük katılımcı topluluğuna dönüşecek; İngiltere sokaklarını dolduracaklar ve de kadın mücadelesi adına domino taşlarını da döşeyecek olan; “Kadın Kurtuluş Örgütü”nün parlayacağından da habersizdirler…
2020 tarihli, İngiliz yapımı “MissBehaviour/Uyumsuz”; tarihi bir dönemi konu alırken, komedi, dram özellikleri taşıyan; 1 saat 46 dakikalık görülesi filmlerden.
Başrollerinde; Kiera Knightley, Jessie Buckley, Gugu Mibatha-Raw yer alırken; filmin senaristliğini de Rebecca Frayn ve Gaby Chaippe yapmış.
Philippa Lowthorpe yönetmen koltuğunda. Covid-19 pandemisinde çekilen filmlerden de olma özelliğini taşımakta filmimiz. Eleştirmenlerin de büyük çoğunluğunun beğenisine sahip.
Dünya üzerinde, kadına dair algıda çok da değişen bir şey yok… Ataerki her yerde karşımıza da çıkmakta. Filme dair eleştirileri, izleyici yorumlarını okurken gördüğüm; filmin sadece “güzellik yarışmasını protesto” ettiği algısı hakimdi, çoğu erkek yorumlarında…
Kadın kıskançlığının ürünü olarak görmüş bile olabilir; erkek gözü, bilinir mi…
Konu kadın olunca; aşağı yukarı aynı beylik laflar, bakış açıları, eşitlik savunusu adı altında; kadının görünmezliğini, köleliğini her gözün görmesini beklemek hayalcilik olurdu… Aksi halde, dünya kadınlar için daha yaşanası bir yere dönüşmeliydi…
Kim, filmden ne alır yahut hangi erkek, ne gözle izler bilinmez… Görülesi filmlerden birisi daha, yazar önerilerinde sizlerle. İyi seyirler!
