TRAJİK ÖLÜM: GENÇ İNTİHARLAR

Bu yazıyı aslında iki gün önce yazmam gerekliydi.

Yoğunlaştığım anlarda İstanbul Üniversitesi Sinema ve Televizyon son sınıf öğrencisi bir çocuğun daha hayata vedasını duymamış olsaydım…

Ki gün içerisinde 2 tane yetişkin erkeğin ekonomik bunalım temelli hayatlarını noktalamış olmalarının acısı henüz herkesin üzerindeyken…

Son 2 buçuk ayında genç bir kadının intiharı sonucunda dağılmış olan benim için, intiharların hele de genç intiharların bendeki travmasını anlatabilmemin yolu yok.

İntihar olgusunun temelinde ağır hastalık koşulları, geçim zorluğu, aile içi geçimsizlik, duygusal ilişkide reddedilme, kavuşamama ilk sıraları almaktaymış. TÜİK intihar kayıtlarında da raporlara geçen nedenlerde yine aynı sorunlar ilk sıralarda bunun yanında %30-35 bandında ‘diğer’ seçeneği de var fakat bu tam olarak neyi kapsar bilgi sahibi değiliz.

İstatistiksel bazlı bakıldığında yükseliş söz konusu malumumuz üzerinde. Tablolar genel bazlı olduğu için tam olarak genç intiharları üzerine verilere ulaştığım söylenemez.

İstatistik deyip duruyoruz, madem öyle oradan gidelim, oranlara da bakalım. 2002-2018 verilerinde, 2012 yılına kadar yıllık oran 2500 kişi. 2012’de bu rakam düşüş gösterir gibi olsa da sonra ivme hızlanarak 3000 ve üzerine çıkmış. Oranlar yüz binlik rakamlar baz alınarak orantılanmış.

Psikolojik, fiziksel ve toplumsal etkilerin kişiler üzerinde intihar eğilimini güçlendirebildiği bilimsel olarak kanıtlanmış. Savaş, ağır ekonomik buhran, gelir adaletsizliğinin yoğun hissedilmesinin de oransal olarak intiharların hızlanmasında etken olduğu belirtilmiş, Üsküdar Üniversitesi Klinik Araştırmaları Etik Kurulu Başkanı psikiyatri uzmanı Prof. Dr. Kemal Arıkan tarafından.

Arıkan, kişisel hasta gözlemlerinden yola çıkarak denemiş veya denemeyi düşünenlerin oranının da yüksek olduğu bulgusunu not düşmüş. Yine ülkede oranların yüksek olmayışınaysa din temelli ve aile bağlarının güçlü olması sonucu ilişkiler bulmuş.

İstatistiklerde bir orantı var, bu çok düşündürücü. 15-19 yaş arası genç kadınların intiharlarında(?), yüzde 4i5’lara varan bir yükseliş görülmektedir. Aynı yaş grubu genç erkeklerde böyle bir artış görünmüyor oluşu ve kayda değer bir ivme olmaması örf, adet, töre, namus kavramlarıyla açıklanabilir sanırım. Genç kadınların buna zorlanması ya da…

Medyaya yansıyan ya da öğrenebildiğimiz gençlerin intihara sürüklenme sebepleri içerisinde başta ekonomik buhran, aileler arasındaki kültürel çatışma-uyuşmazlık, akran zorbalığı, tek tipleştirme, cinsiyet kimliği/cinsel yönelim, ülkedeki baskıcı atmosfer en çok göze çarpanlar…

Gençlik zaten bir kimlik arayışı-kargaşasının yaşandığı, öte yandan da çocukluktan yetişkinliğe adım atmaya başlayan gelecek, ekonomik gibi temel yüklerin artık daha yoğun hissedildiği dönemlerdir. Üstüne de aile, okul, iş eksenli sorunların eklenmesiyle sırtları iyice bükülmekte gençlerin. Hem yetişkin olduğu vurgusu yapılırken diğer yandan da söz söyleme, kendi kararlarını alma haklarına müdahale edilmesi, herkesçe baskılanmaya çalışılması iyice çıkmaza sürüklemekte bu genç insanları. Bir de tek tipleşen güzellik dayatması, hele de bunun başarı-başarısızlık üzerine tek sebep gibi dayatılması, insanların kişiliklerini iyice yok etmeye yol açmaktadır.

Bu kadar ağır açmazlar arasında gelişebilmek, tutunabilmek, varlık bulmak gerçekten zorlamakta ne yazık ki… Buradan sakın intiharları haklı bulduğum, övdüğüm düşünülmesin, sadece yüklerinin ağırlığından bahsediyoruz. Ayrıca 15-25 yaş arasında olup kimsenin aklına getirmediğini söylemek inkarcı olur.

Toparlarken… Devletin intiharlar üzerine bilimsel çalışmalar yürüten, düşünenler için caydırıcı destek sunan yetkili ve tek elden bir biriminin olmayışı, bu konuda programının olmadığı notunu da düşmüş olayım.

Siyanürün, benzinin bilmem neyin yasaklanmasını konuşmak, basının özendirdiği savı üzerinden yürümek, devleti zora sokmak için “popülist eylemler” diye yok saymakla yok olmayan, intihar diye ciddi boyutta gerçeğimiz var.

Hayatlar kayıyor elimizden. Kimisi beyin göçü kimisi de beden olarak. Bir evlat yetiştirmenin, insan yetiştirmenin ne derece zor olduğu, bazıları için önemsiz olsa da ölüyor insanlar, ölüme zorlanıyor. Dur desin artık birileri, çözümler üretsin! Gençler bir bir gidiyorlarken…

Bizler şaşkınlıkla çaresizlik arasında, göz yaşlarımız havada, donmuş izliyoruz. Hayattan vazgeçenlere, vazgeçmeyi düşünenlere de merhem olamadan, trenin ardından bakar gibi bakakalıyoruz.

Bir Cevap Yazın