SULAR DURULUYOR

Artık ülkenin gündemi, ayan beyan seçim atmosferine girildiğinin sayısız işretleriyle dolu. Aslında startı muhalefet verdi, iktidar cephesi de peşinden geliyor… Tarih belli olmasa da iktidar bloğunun hesabı, zamanında yapılacağı üstüne kurulu görünmekte; yeni taslakları da onun göstergesi. Mecliste kabul edilmesi, sonrasında da 1 yıl gibi süreç sonrasında işlerlik kazınır genelde; yürürlükteki  anayasa gereği. Tabii tasarruf ellerinde, yasallaştırırken süreyi de değiştirebilir, esneklik katabilirler de…

Zati şu an ki konumuz veya bu yazının konusu bu değil. “Yeni Seçim Yasası”nı, daha sonra derinlemesine yazma niyetindeyim. Önce şekillenmesini bekleme, genel tepkileri de gördükten sonra; üzerine yazmak niyetim. İlk gözlemim, bize (halk, muhalefet…) faydası olmayacağı; kazan kazan üzerine kurulduğu şeklinde, kısa özeti olsun…

BAŞI ÇEKEN MUHALEFET

Muhalefet cephesi, uzun bir süredir gündem belirleyici, şahsi fikrim. Özellikle yerel seçimler, hele de İstanbul’un el değiştirmesi sonrası ve bu süreçte; bozulan ekonomi, üstüne de pandemi döneminde ekonominin iyice dibe doğru yol alışı; 20 Aralık 2021 tarihiyle başlayan günler sonrası, cenaze namazımızın dahi kılınmış olması…

Seçim zaferinin ardından, üstüne de şunca bileşke varken; muhalefetin yön belirleyici olması -ki bazen yetersiz kalsalar da- normaldi haliyle…

Son 2,2.5 senenin gidişatına her birimiz az buçuk vakıfız, o sebeple hem konuyu dağıtmamak hem de geçen haftayı ele almak istediğim içindir; uzun uzun muhalefetin artılarıyla eksileriyle kronolojisini dökme yanlısı da değilim.

Çok kişi yazdı, çoğu yerde de okudunuz, biraz da hayatımız “siyaset” ekseninde de yürüdüğü için; çoğumuzun da hafızası neredeyse tazedir, bu anlamda.

KILIÇDARDOĞLU, HELALLEŞME VE KÜRTLERLE TEMAS

Birkaç kez ertelenen, Diyarbakır (Amed) ziyareti nihayet geçen hafta gerçekleşti.

Hava alanında meşaleli büyük kortej karşılamasıyla, yer yer güzergahı boyunca  vatandaşların “hak, hukuk, adalet” sloganları eşliğinde; coşkuyla başladı CHP (Cumhuriyet Halk Partisi) Genel Başkanı ziyaretine.

Ziyarete damgasını vuran; salt siyasi partiler, STK’lar (Sivil Toplum Kuruluşları), meslek odaları gibi; siyasete ve de hayata yön veren kesimlerle yetinmemesiydi. Bu bence de çok önemliydi ayrıyeten de.

Neredeyse bir seneye yakın bir dönemde, Kemal Bey’in  “Helalleşme” diye adlandırdığı; son 50-60 yıl içerisinde toplumda travma yaratmış, bazılarının bizatihi nedenini oluşturdukları  bütün olayların özneleri/yakınları veya hayatta kalanlarıyla bir araya gelmek, travmaları minimalize etme; olabiliyorsa telafi edebilme, adından da anlaşılacağı üzere “telafi” çabası, bu yönde de çeşitli ziyaretler medyaya yansıyanı yansımayanıyla devam da etmekteydi.

Helalleşme adına bir adım da burada atıldı. Akıl almaz işkence yöntemleriyle, insan onuruna yakışmayan kötü muameleyle adını aklımıza ve tarihe kazıyan “Diyarbakır Zindanları”nın mağdurlarını, evlerinde ziyaret etti.

Gerek bölgeden yansıyan haberler gerekse de izlediğim çoğunluğu Kürt köşe yazarlarının yorumlarından anlaşılan; oldukça verimli, heyecan yaratan da bir ziyarete dönüşmüş.

CHP, uzun süredir ilk kez Kürtler’de karşılık da bulmaya başlamış görüne göre. Bu kısmen Kemal Kılıçdaroğlu’nun şahsıyla, gerekse de artık halkın büyük kesiminin iktidardan kurtulma arzusunun getirisi olarak da yorumlanabilir.

Önemli bir nokta daha var. Kürtlerin oylarını alma adına, çoğu siyasinin yaptığı gibi, ziyaretlerde popülizm tavırla; 3-5 kelime Kürtçe konuşmaması… Bu ne derece karşılık bulurdu veyahut bunun albenisine kapılan halen var mı, o da başkaca bir soru?

KATILMADIĞIM BİR YORUM VAR

Ziyarete dair, çeşitli yorumlar okuduğumu belirtmiştim. Bir yorumda; ”CHP’nin oy potansiyelini yükselttiği, hatta bölgede 2. parti konumuna geldiği” fikri, bana çok da gerçekçi gelmiyor.

Evet, genç Kürt seçmende bir yakınlaşma olabilir, sempati veya tanıma arzusu gözlemlenebilir ve fakat 50+ ve muhafazakar, dindar seçmen için; kapanmayan, belki zor kapanacak bir mesafelenmenin halen mevcudiyetini koruduğu görüşündeyim.

Olmaz demiyorum, HDP’nin kapatılması; hele de yukarıda da bahsettiğim “Yeni Seçim Yasası” taslağı kabul edilirse, bu mümkün olacaktır. Muhtemel de görünen, önce taslak yasalaşacak; ardından da HDP (Halkların Demokrat Partisi) kapanınca, oyların bir bölümü CHP’ye kayacaktır.

Bir diğer etken, “Millet İttifakı” içindeki partilerden birinin Saadet Partisi oluşu; 6 partinin çoğunluğunun da merkez sağda olması, muhafazakâr ve dindar Kürt seçmende  karşılık bulabilir, şayet ittifak olarak seçime girilirse.

Getirilmek istenen düzenleme bunu mümkün kılıyor. Nasıl geçer, bu haliyle mi kabul edilir, yakında görürüz zati.

SONA YAKLAŞIRKEN

Sözümü noktalamadan, bir başka konu hakkında da serzenişte bulunma niyetindeyim.

Millet İttifakı’nın imzaladığı 106 sayfayı bulan “Mutabakat Metni”nin hem iyi anlatılamadığı, öte yandan da sadeleştirilerek ve ben sade vatandaşın hayatı için neden önemli veya bana ne katacağı iyi anlatılmalı.

Birçoğumuzun şu an ki temel meselesinin tencere kaynatmak gerçeği unutulmadan, sıkça bahsi geçen “Parlamenter Sistem”, “Siyasi Etik”, “liyakat”, ”denetlenebilirlik, “hesap verebilirlik” kavramlarının “beni niye ilgilendireceği”; herkesin rahatlıkla anlayacağı örnekler üzerinden ve de sade bir dille anlatılmalı…

Ben de dahil, yazıyı okuyacaklar içinde kaç kişi metni tamamıyla okudu, okuyacak; okursa içindeki teknik terimler nedeniyle anlayabilecek?

Sonuçta ben siyasetçi veya bürokrat değilim, sizler bunu bana, seçmeninize, ülke insanına anlatabilmek; karşılığını da almakla yükümlüsünüz…

RÜZGAR SİZDEN YANA

İster Millet İttifakı olsun isterse de sol/sosyalist bloğun kurmaya çalıştığı 3. İttifak olsun; bunca açmaz, yürütülemez siyaset, hayat pahalılığının getirisi iktidarın yıpranması şeklinde uzayacak listeyle; artık eliniz oldukça güçlü, kullanabilmek sizlere kalmış…

Gerekli olan daha çok dirsek teması, projelerinizin, bildirilerinizin halka inebilmesi, heyecan yaratabilme kabiliyetiniz ve pek tabii ki “inandırıcılığınız…”

Geçen hafta da muhalefetin karnesine, artı puan olarak yazılmış görünüyor. El yükseltirlerse, yolda fire vermezlerse, iktidarın bölme çabalarının kurbanı olmazlarsa; rüzgar yelkenlerini şişiriyor. Hepimize hayrolsun!

Bir Cevap Yazın