SALINCAKLAR BOŞ KALDI

Çocuğu kuş cıvıltısına benzeyen, neşesiyle betimlersiniz. Çocuk; oyuncu, çocuk; yaşam, çocuk; geleceğe tohum ekmektir… Çocuk ve şiddet, çocuk ve ölüm, çocuk ve yoksulluk hele de çocuğun iş cinayetinde ölmesi; başta devlet ve hepimizin kusuru… Kusur dediğime de sakın aldanmayın…

Devletin, devletlerin gelişmişlik düzeyi, başarısı; vatandaşlarının yaşam kalitesi; ölüm şekilleriyle belli olur. Özellikle ölüm şekilleri; rötuşla gizlenemeyecek fotoğrafıdır…

Çocuk Hakları

Kanunen veya ahlaki olarak dünya üzerindeki tüm çocukların doğuştan sahip olduğu; eğitim, sağlık, yaşama, barınma; fiziksel, psikolojik veya cinsel sömürüye karşı korunma gibi haklarının hepsini birden tanımlamakta kullanılan evrensel kavramdır; çocuk hakları.”

20 Kasım 1989 yılında; 193 ülkenin imzasıyla, dünya devletleri tarafından bugüne kadar imzalanmış en büyük bildirgedir de Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirgesi. Biz ise 1990 yılında imzalayıp;1994’te de resmi gazete de yayınlamışız.

Türkiye’de Çocuk Olmak

1924’ten beri, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı da olan bir ülkede; çocukların müreffeh içinde, mutlu mesut yaşıyor olması beklenir…  

Gerçekte öyle mi peki? Öyle diyebilmeyi, ummayı ne de çok isterdik oysa…

2020 yılı nüfus sayımına göre; ülkenin %27,2’sini (22 milyon 750 557), çocuklar oluşturmakta.

TÜİK 2019 Çocuk İşgücü Anketi Sonuçlarına göre Türkiye’de 720 bin çocuk işçi olduğu, 5-17 yaş arasındaki çocukların istihdam oranının %4,4 olduğu tahmin edilmektedir. Bu grubun içindeki çocukların %4,5’ini 5-11 yaş arası çocuklar, %15,6’sını 12-14 yaş arası çocuklar, %79,7’sini 15-17 yaş arası çocuklar oluşturmaktadır.” 

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİGMeclisi) hesabının, 2 gün önce yayınladığı bir tablo; çocuk işçiliği ölümlerinde/cinayetlerinde kan dondurur gerçeği gözler önüne de seriyor…

2013-2021 yılları arasında (9 yıl); 4 yaşında; 2, 5 yaşında; 4, 6 yaşında: 4, 7 yaşında; 4, 8 yaşında; 12, 9 yaşında; 11, 10 yaşında; 22, 11 yaşında; 10, 12 yaşında; 28, 13 yaşında; 35, 14 yaşında; 52, 15 yaşında; 79, 16 yaşında; 118 ve 17 yaşında; 175 çocuk iş cinayetleri kurbanı…

Sözün Bittiği Yer!

Yukarıdaki bahsi geçen; 4, 5, 6 yaşlar, ana okuluna giden çocukların verisi değil…

O yaştaki çocukların işçiliğinden, bunca ayıp, utanç yetmez gibi; üstelikte iş cinayetinden bahsediyoruz, ah  benim sevgili okurum…

Okulda silgi, sokakta bilye kavgası yapacak; 7, 8, 9, 10 yaşında çocukların işçiliğinin; ölümünün rakamları… Çirkin gerçekliğin, utancın rakamları…

Artan enflasyonun, bozulan eğitim öğretim dengelerinin, iç ve dış göç sonucu; kayıt dışı, merdiven altı, sanayi, konfeksiyon atölyelerine; dahası ölüme mahkûm olacak, daha da kaç çocuğun belirsizliği…

Biz yine dünya bizi kıskanıyormuş, gelecek sene uzaya yumuşak iniş yapacakmış hülyalarıyla; başımızı kuma gömmeye devam…

Nasılsa ölen bizim çocuğumuz değil! Gitmediğimiz köyler, bilmediğimiz gerçekler; ne kadar bizimse, işçilik adı altında; ölen çocuklar da ancak o kadar bizden ve bizim…

Bir Cevap Yazın