Site icon Work'n Women

RUHUM ÇİÇEKLER AÇIYOR

Beautiful woman profile, flowers season hair composition. Vector illustration layered for easy manipulation and custom coloring.

Reklamlar

Geçen haftayı evde ve istirahatle geçirdim. Girişi biraz nane molla olunca, soğuk algınlığıyla başlayınca; bolca yatak, minik hareketler, çokça dinlenme ve bir nevi kendimi ve de dünyayı yalıtım. Geçen haftam böyleydi. İyi de geldi.

Yalıtım her konuda oldu. Az haber, az sosyal medya, bolca kendimle baş başa… Ruh da mı dinlendi nedir; sıfır kilometre hissediyorum. Pamuk gibiyim, daha neşeli ve galiba biraz daha da pozitifim…

Mümkün olduğunca az hareket etmek adına, çarşı pazar market işini de minimalize düzeye getirdim. İki üç günde bir günü görmekten midir, yoksa düşen cemreden mi bilinmez; haftanın ilk günün çıktığım sokaklar başımı döndürdü.

Yine Bana Bi’Haller Oldu

Kış mevsimine inat; güneş daha dik, tenimi biraz daha kavurucu, ruhumda pır pır kelebekler uçuştu. Ben mi neşelendim de öyle mi gördüm bilinmez; insanlar bile belirli belirsiz neşeliydiler, sanki köşede bekleyen gizli bir tebessüm yerleşmişti herkesin yüzüne… 

Belki de güneş kamaştırdı gözümü, ruhum herkesi öyle görmek istedi ve lakin yine de çok güzeldiler. Hani uzun bir yoldan gelirsiniz; evinizin sokağına girersiniz de tanıdık bir huzurun içinizi kaplaması gibiydi… Bildiğiniz topraklarda olmak gibi… 

Muhabbet kuşlarının cıvıltısını çalmış genç aşıklar, annelerinin ellerinden kurtulmaya hazır oyunbaz çocuklar, yer yer dükkanların camlarına, market önlerindeki sebze meyve tezgahlarında kırılan ışığın tayfından oluşan renk cümbüşü… 

Sanki yeniden doğmak, bahşedilen sayısız hayatlardan birine gözlerini ilk kez açma şaşkınlığı ve merakla her şeyi görebilme arzusu, aceleciliğiyle bakışları her tarafta dolaştırabilme telaşı… 

Görmezsen anında silinecekmiş; varlığı için görmene, bilinmeye muhtaç anlar, görüntüler demeti…  Gözlerimde çocuk şaşkınlığı, her yanımda da anlık mucizeler, ışık oyunları… 

Sanki hayat sadece o andan ibaretmiş; bakmadığın, göremediğin sonsuza kadar da silinecekmiş gibi… Hoş; hayat dediğimiz, aslında tam da böyle bir şey değil mi? 

Ruhumuzun, retinamızın süzgecine takılan, güzellikler ve çirkinlikler silsilesi… Biraz da algıda seçicilik ürünü değil mi gördüklerimiz, görmeyi seçtiklerimiz, yaşadıklarımız?

Kusurlu merceklerden de yansıyanlar kimi zaman yeni buluşlara; kısacık anlarda minicik mucizelere, dahası gözlerimizi odaktan azıcık kaydırınca; olana bitene bir başka bakmaya, belki bütünü görmeye, bambaşka bakış açılarına da yol açmıyor mu? Görüşümüze berraklık katmıyor mu anlık da olsa?

Sonuçta; odağınız sizin gerçeğiniz, bütününüz, size de dönüşmekte. Neye yoğunlaşırsak, onu ve onun yarattığı illüzyonları, o anın gerçeğini görmüyor muyuz? Öyleyse sadece bütünlük o an veya oradaki odağımızdan mı ibarettir? Elbette ki hayır! 

Tıpkı daha öncesinde veya az sonralarda da başka odaklarımızın olacağı, bir anlık tüm gerçekliğimizin de “o an/lar” olduğu, olacağı da… 

Hep O Güzel Havalar

Çoğumuz gibi; beni de bu güzel havalar mahvetti… Kah alıp başımı gidesim tuttu. Yolların peşine düşüp; hayat nereye, ben oraya…

Kimi zamansa sildim tüm kirini pasını, onardım eskinin acılarını, bahara bıraktım kalbimi; yeni aşkla döndü… Okul zilinden önce firar eden, acelesi varmışçasına yaşamaya; iki güneş, bir tebessüm arası nerelerde buldun gene ah kalbim, en olmaz aşkları…

Tuttum gene tohum ektim, Hoca Nasreddin misali… Olmadı yeşili benim olur; sularken toprağı, umudumu katarım sevgi sularına, “bugün değilse de yarın açar, az sabret gönül” diye diye baharı yaza döndürmenin bahanesi olur, fena mı?

En çorak toprakta, uçurumun kenarında nice otlar bitmedi mi? En umarsız anlarda; içimize kor ateşi düşmedi mi sevginin, aşkın? Biliyor muyduk ektiğimiz hangi tohumun, meyve vereceğini, ruhumuzda tomurcuğa duracağını görene kadar hayatın? 

“Düştük evet ama hep kalkmadık mı? Biz hep hayata meydan okumadık mı? Sen ferah tut içini. Biz neler atlatmadık ki? Geççek geççek elbet bu da geççek… Oh ohh, zilleri takıp oynuycaz o zaman. O çiçek günler çok yakın inan… Geççek geççek…” 

Yine bahar coşkusun mu dürttü beni, yoldan çıkmaya mı teşneydim, baharın mı ardına düşerim bilinmez; her güne bir tohum eker oldum, derinden kazımaktayım kalbimin pasını, dilde Tarkan, hayat sanki biraz daha mı güzel? 

Rast gele hayat, rast gele… Gördüğün, sevdiğin senin olsun, anılar biriktir yüreğim; günü gelince “yaşadım be, dolu yaşadım” diyebilesin… 

Exit mobile version