PEKİ HELALLEŞELİM

Helalleşmek; sevabı, günahı ahirete, öte dünyaya bırakmak, mağdurun duygularından faydalanmak, “olanı biteni unut”, önümüze bakalım demek.

Kuru bir sözle, acıları onarmadan, yaşatılan haksızlıkları gidermeden, geçmişin günahını üstlenmeden, yok öyle sıyrılmak; helalleşmek… Baştan çizgiyi çekelim de!

Kimsenin de kimseye; geldi geçti, bırak geçmişi, öfkenin, hırsın faydası yok deme hakkı da yok… Biline! Ne kadar köfte, o kadar helallik…

BAKLA ÇIKMAYA BAŞLADI AĞIZLARDAN…

Geçen haftanın en önemli olaylarından birisi; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçtaroğlu’nun ağzından dökülen “helalleşme” sinyalleriydi.

Hakkı yenmez; kendi geçmişlerinde de hatalar olabileceğini dile getirdi…Ki, bu da iyi bir şey! Biraz yuvarlak bir söylem olmasına takılmazsak; başlangıç için iyi demek, mümkün yine de.

Kafasının içinde tam olarak ne var, nereye kadar götürür? Mesela; Şükrü Saraçoğlu başbakanlığıdönemin “varlık vergisi” kurbanlarının torunlarından, çocuklarından özür diler mi? Onların talan edilen mallarını, mirasçılarına iade eder mi? Buraya kadar gider mi iş?

Tarihe “Dersim’in Kızları” diye geçen; aileleri sürülen, öldürülen, evlatlık verilen, kimisi evlenmeye zorlanan kız çocuklarının hafızasını nasıl onarmanın peşinde mesela?

Hadi çok eskiye gidemiyor diyelim; son 20 yılımızın çalınmasına kapı aralayan, Baykal gerçeğiyle nasıl yüzleşecek? Öncelikle vekilliğini mi düşürecek acep?

“Anayasaya aykırı ama, evet diyeceğiz”, lekesini alınlarından nasıl silme çabasını gösterecek? “Devletçilik” adına; iktidarın ekmeğine yağ sürerek, yıllarını cezaevlerinde geçirtmesine yol açtığı vekillerle, nasıl yüzleşecek peki?

Ortak hareket ettikleri; Millet İttifakı içindeki partilerin geçmişlerini ne yapmak peşinde ki? İçişleri Bakanlığı döneminde, ülkenin en büyük faili meçhulleriyle anılan Meral Akşener, evlatları ve yakınları yitirilen, mezar taşı özlemi çeken; Cumartesi Anneleri/İnsanları ile, hak mı arayacak?  Var mıdır ki, o yüreği?

Maraş, Çorum Katliamlarında adalet yerine gelmediği için; köklerindeki Madımak Katliamı, Temel Karamollaoğlu’na derdi midir örneğin? O ateş nasıl sönecek ki?

Başbakanlığı döneminde, Suriye kazanına odun taşıyan Ahmet Davutoğlu, ölenlerin yakınlarını nasıl teskin edecek? Talep edersek; “beyaz toroslarla”, gözümüzü korkutmaya yeltenmeyeceği, ne malum ayrıca?

İstanbul Pogromu denilen, 6-7 Eylül’de ülkenin Rum vatandaşlarının canına, malına çökülmesindeki rolünü unutacak mıyız, Demokrat Parti’nin geçmişinden?

PEKİ AMA NASIL?

Kimisi her birinizin iktidarında, koalisyon ortaklığında, kıyısından köşesinden içinde olduğunuz, onlar da olamadıysa parti başkalığı yaptığınız dönemlere denk düşen; yazarken, söylerken bile güç yetmeyeceği nice yaşadıklarımız n’olacak?

Kemal Bey “biz iktidar olunca” demiştiniz ya; “hadi oldunuz”, çözüm öneriniz ne mesajla? Ne kadar derine inebileceksiniz? İktidar olmak çözüyorduysa, bunca acı niye yaşandı, başta sizle veya sizsiz?

Partinizdeki “ulusalcı” kanadı, nasıl ikna edeceksiniz? Asker, derin devlet vb. kliklere gücünüz yetebilir mi?  Arada “sağa kayma” arzunuz da malumumuz, cesaret edip; dik durmanız, hepsine savaş açma meziyetine sahip misiniz?

Başta Kürtler olmak üzere; tüm azınlıkların hakları için çabalayacak mısınız? Eşit yurttaşlık, toplumsal cinsiyet eşitliği, gelir dağılımında adalet… ve fazlası çözülecek mi?

Misal; trans bir kadın olarak içinde olduğum Lgbti+’lar topluluğu hakkında, neler yapacağınızı merak etmekteyim? İktidarınız cinsiyet kimliğini, cinsel yönelimi anayasal güvenceye oturtacak mı?

Sokağa mahkûm edilen trans kadınlar, yine yakılacak mı? Ve katilleri, cezasız kalmaya devam mı edecek? Sokak; herkesin önünde zorunluluk olmaya devam mı, yoksa tercihe mi dönüşecek?

BİRAZ KAFAM KARIŞTI ASLINDA

Helalleşmeliyiz” dediniz, “biz partililer arasında başlamazsak” da dediniz; peki ülke sadece sizin de içinde olduğunuz ittifakın 6 partisi ve iktidar ve de ortağı partilerden mi oluşmakta?

Kendiniz çalıp, kendiniz mi oynayacaksınız? Bu ülkede sol, sosyalist tandanslı partiler ve seçmenler yok mudur? HDP, TİP, SOL PARTİ vs. partiler; Alaska Steplerinde mi siyaset yapmakta, oy verenleri Aşağı Saksonya Eyaleti yurttaşları mıdır? Yoksa, “helalleşmeniz” de kendinize yetesilik mi?

Toplumsal olaylarda ve iş cinayetlerinde ölen, cinsiyetinden dolayı katledilen kadınlar gerçeği varken, ortada bunca trajedi dururken,” helalleşelim” demek; bizlere haksızlık değil mi?

Geleceğimizden doğamıza, lokmalarımızdan sırtımızdaki çula her şeyimiz gasp edilip, yağmalanmışken, ölüme sürüklenenler devam ediyorken; “olan oldu”, “hadi sünger çekelim” mi dememiz lazım?

Sevgili genel başkan, evet henüz söyleminiz yeni, kafanızdakileri de bilmiyoruz; lakin başlamanız gereken yerleri de göstermek lazımdı. Bilmiyorsanız diye; yaralarımızın atlasını önünüze sermek lüzumluydu, elçi misali…

Söylemekle diller, yazmakla eller, yürümekle yollar aşınmaz elbet. Samimi olduğunuzu, sonuna kadar gideceğinizi ummak istiyor, tarihte “iyi adamdı, emeği çoktu” diye, geçmeniz de arzusundayız… Söz söylendi, takibi de bize düşer.

Helalleşmek; geçmişle, hatalarla yüzleşmek, samimi özür, zarar ziyanın giderilmesi, gelecekte yaşanmaması için, adil yasaların oturtulması, demokrasi, hukuk gerektirir…

Sanılmasın ki kindarız, intikam peşindeyiz yahut. Adalet istiyoruz, eşit olduğumuzu bilmek, dahası arada da olsa; insan olduğumuz duygusuna kapılmayı arzuluyoruz…  

Hayırlısı olsun hepimize!

Bir Cevap Yazın