PARAVANI AÇABİLİRSİNİZ

Öyle ehil, öyle kalifiye ki yöneticilerimiz dudak ısırtan cinsten… Hayat yahut onların hayatı mı kurmaca, absürt bir plato da biz figürasyonlar mı embesiliz, uyum sorunu yaşamaktayız, anlayan beri gele…

Herkes hak ettiği gibi yönetilir derler de ya hak ettiğimizin bu olmadığını bildiğimiz halde, hepimize reva görülen bu çiğliğe, ucuzluğa dayanamıyorsak?

O durumda da beynimizden kalan son kırıntılarını; ekmekle sıyırmamız, tertemiz delirmemiz bekleniyor, dahası bunun için de son raddeye kadar zorlanıyoruz da…

Bİ’ ÇAY MI İÇSEK?

Efendim, dün gecemiz gene bir fiyasko, pespayelik abidesine dönüştü yine ve yine… Yeni prensimiz, küçük patron, son tekne kazıntımız Nebati Bey ekranlardaydı.

Elbet uzmanlığı ekonomi değil kabul, 3. sınıf aktörlüğe soyunmasını da beklemiyorduk haliyle…  Hani biraz da ciddiyet arıyorsun, az buçuk devlet adamı ağırlığı bekliyorsun ya beyhude…

İşgal ettiği koltuk ekonominin patronluğu olunca; kıyısından köşesinden de olsa “pembe yalanlar” savurur, biraz konuya hakimmiş edası görmeyi arzularsınız…

Yoğun bir hezeyanın içinden geçerken, hayatlarımız pamuk ipliğine bağlıyken, uygulayıcısı olduğu alanda daha mı uzman tavır bekliyoruz, yoksa onlar mı işi “şaka dükkanına” çevirdiler bilinmez; yoğun sinir harbi yaşatılıyor her dakika…

Katıldığı bir televizyon programında, bakanlığı hariç her meziyetini konuşturdu maşallah… Belki de komedyenliktir gönlünde yatan aslan. Hedefi oysa; elbet 3-5 kere kapalı gişe oynar, acaba ne anlatacak bu adam diye izleyeni çıkar mutlaka.

Karşısındaki sunucu “Dövize destekli TL mevduat sistemine talep nasıl” diye soru soruyor. Haliyle arada ekonomi ve geleceğe dönük hamleler de sorulmalı…

Bakan bey: “Gözlerimin içine bakın Gülçin Hanım, ne görüyorsunuz” cevabını yapıştırıyor, hızlı bir komedyen, herkesi dumura uğratma kıvraklığıyla…

Orada kopuyorsunuz zati. Burası neresi, konu ne, adam kim? Kısacık diyaloğun devamında;” güven”, “istikrar”, “uzmanlık” bulmamız gerektiğini öğreniyoruz oyuncumuzun, esas oğlanın, bakan beyin gözlerinde…

Neyse ki, sunucu yerinde bir sözcük kullanmayı başarıyor. “Ekonomi rakam işi” diyor… Zati, o sahnenin öncesini veya sonrasını izlemek lüzumsuz ya neyse…

Ekonomi rakam işi, ekonomi temenni işi, ekonomi güven işi, ekonomi istikrar işi, ekonomi beklenti işi, ekonomi gözlerdeki ışıltıdır” dedi bakan bey…

Üzgünüm, böyle yoğunluklu ve uzman işi bir cevap beklemiyordunuz; hüsranınıza sebep, ben değilim bilesiniz yine de…

HAYDİ HALAYA…

Ülkenin iyice ayarı kaçtı, her yanından da ne çıkacak bilinmez duruma geldik. Gün içerisinde, Malatya’dan gündeme düşen video, zati sizi oturduğunuz yere çiviliyor. En az birkaç dakika, algı sorunu yaşıyor, sonra toparlanıyorsunuz.

Malatya’nın bir grup güzide esnafı; doların 18’lerden 13’lere inmesini kutluyorlar davul zurna eşliğinde, halay çekerek… Senenin başında kaç lira olduğunu unuttularsa; son iki ayda 18 liraya ulaştığını da mı unuttular bilinmez?

Halay başının elinde 1 dolar, kimisi yakıyor, kimisi yerlerde dolar tekmeliyor…  Kork Amerika kork! Sizin dolarınız varsa; bizim de hafızası zayıf esnafımız var…

Gerçi, Malatya geç kaldı, sabırlı davrandı. Asıl curcuna 20 Aralık akşamı, Bayburt’taydı. Nedeni mi; Merkez Bankası Başkanı Bayburtluymuş, zafer halayını hemşerileriyle beraber çektiler…

En azından Bayburt yaşam belirtisi gösterdi, hayat varmış diye sevinmek mi lüzumlu, o da sizin taktiriniz…  Onca şey olurken, ülke yanıp yıkılırken; belki de oranın halkı sadece halay sevdiği için, varlıklarını hissedemedik bunca zaman…

Söz, halaya sizi çağıracağız… Şu günler bir geçsin, başımızdakileri uğurlarken kurulacak halaylarda sizler de olun isteriz de olur musunuz?

Ayşe, Fatma, Ali, Veli haydi halaya… Önce ülkenin ipini çeker, oradan da tımarhaneye doğru yol alırız… Havalar, ekonomi nasıl olursa olsun, sizin halayınız daim olsun…

Bir Cevap Yazın