PAKET TAMAM! ADİL YARGIYI UNUTMUŞLAR

Bizde âdettendir; neyi boşaltırsak, öldürdüğümüz ne var ise, kocaman harflerle faş eder, göz boyarız… Defalarca torbası da dahil, paket paket üstüne “yargı dağıttık…”

Öyle çağın ötesindeyiz ki, sanki her sene kazak örer gibi; hukuk ve yargı güncelliyoruz, ha babam yargı reformu… Kıssadan hisse; içini boşalta boşalta bitiremediler…

KAÇILIN YOLDAN, YENİ YARGI GELİYOR…

Eskiden torba torba, gece yarıları, kaçak göçek getirdikleri kanun, yasa, kararnameleri artık ayan beyan ve gözümüzün içine bakarak “yasallaştırmaktalar.

Yönetemez oldukça, oylar düştükçe nereye saldıracaklarını şaşırdılar. Etik değerleri olan, vicdan sahibi, biraz akli melekesi çalışanlardan oy alamayacakları iyice netleştikçe; nerede çukurun dibinde, ırz namus düşmanı var, onların gönlünü hoş etmenin, ortalıktaki bataklığı daha da kokutmanın peşindeler…

Adı aylar önceden dillerde olan, içeriği az buçuk beklenen, toplumun sinir uçlarına oynatacak neler var ise; önlerindeki tüm engelleri de temizledikten sonra geçirdiler.

Ayaklarına dolanan ne mi vardı? İstanbul Sözleşmesi boşa geri çekilmedi. Tam uygulanmıyor oluşu bile; prangaydı, önlerine set çekiyordu oysaki… Artık alan açık, her şey elinizde de nasıl olsa …

Nereye varmaya çalışıyorum? Efendim, 4. Yargı Paketi öncesinde; taciz, tecavüz tarzı suçlarda “kesin kanıt aranır” şartı yoktu. Hoş, kanıtlı olanlarda ne oluyordu, o da apayrı aymazlık, kanunsuzluktu…

Katalog Suçları: Mevcut mevzuata göre terör, soykırım, insanlığa karşı suçlar, göçmen kaçakçılığı, insan ticareti, kasten öldürme, çocuğun cinsel istismarı, hırsızlık, yağma, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti, suç işlemek için örgüt kurma, devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma, düşmanla işbirliği yapma, anayasayı ihlâl, cumhurbaşkanına suikast ve fiili saldırı, yasama organına karşı suç, hükümete karşı suç, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı isyanın da aralarında bulunduğu suçlar “katalog suç” kapsamında bulunuyor.

Elbette ki, bizi en çok yaralayacak olan kısmı” çocuğun cinsel istismarı.” Buna gerçekten, hangi akla hizmet “somut delil koşulu” getirildiğini açıklayabilecek kimse çıkar mı? Bahsi geçen çocuk…

İnsanlığın en korunaksızı, en çok suiistimale açık olanları, geleceğe miras çocuklarımız; devlet ve yasalar eliyle, ateşe atılmakta…

Sözümü yineliyorum; incinen, geleceği, hayalleri çalınan çocukların onca anlatımı, yaşamasa bilemeyeceği yetişkinliğin kirlerini resmetmeleri de yeterli bulunmadı; somut delil de somut delil…

Geçmişte “kadın ve aileden sorumlu” bir kadın bakan “çocuklarınıza çığlık atmayı öğretin” demişti. Revize edip; “çocuklarınıza telefon ve kamera alın” sloganına mı çevirme peşindeler acaba?

Katalog Suçlarında bahsi geçen;” devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma” ve “hükümete karşı suç” gibi kavramlarda, “somut delil” aranmayacağını da benim kadar, siz de biliyorsunuz, sayın yasa yapıcılar…

Geneline de göz atalım. 33 maddelik paketten bazıları şöyle:

Boşanmış eşe karşı işlenen, öldürme, eziyet, yaralama, zorla alıkoyma” suçları da eşe karşı işlenen suçlarda olduğu gibi “nitelikli suç” kapsamına alınarak ceza artırımı yolu açılıyor.

Adli kontrol sistemi yeniden düzenleniyor. Buna göre, adli kontrol altında geçecek süre, Ağır Ceza Mahkemesinin görev alanına girmeyen işlerde en çok 2 yıl olarak belirleniyor. Bu süre, zorunlu hallerde gerekçesi gösterilerek bir yıl daha uzatılabilecek. Ağır Ceza Mahkemesinin görev alanına giren işlerde ise bu süre en çok 3 yıl olacak ancak zorunlu hallerde bu süre 3 yılı geçmemek üzere uzatılabilecek. “Terör suçlarında” ise uzatma süresi en çok 4 yıl olacak. Bu düzenlemede yer alan süreler çocuklar bakımında yarı oranında uygulanacak.

Adli kontrol kapsamında verilen “konutu terk etmeme” kararı halinde, kişinin evde geçirdiği her 2 gün, mahkûmiyet süresinden 1 gün düşürülecek.

Sulh Ceza Mahkemeleri’nin tutuklama ve adli kontrol kararlarının denetimine “dikey itiraz” yöntemi getiriliyor. Buna göre Sulh Ceza Hakimliğinin tutuklama ve adli kontrole ilişkin verdiği karara karşı itirazlar Asliye Ceza Mahkemesince incelenecek.

Şüpheli veya sanığın adli kontrol yükümlülüğünün devam edip etmemesine en geç 4 ayda bir soruşturma evresinde Cumhuriyet Savcısının talebi üzerine sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde ise re ‘sen mahkemece karar verilebilecek.

Tutuklama kararlarında adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını gösteren deliller somut olayda gösterilecek ve kararda yer alacak.”

Ayrıca, Anayasa Mahkemesi Kanunu’nda yapılan bir düzenleme ile, hâkim adayları ve stajyer avukatlara, AYM’de staj yapma olanağının da önünü açılmış.

Ne Merkez Bankası’na başkan ne de bize yasa ve yargı dayanır… ‘Yargı Paketi 4.5” versiyonunu sürüme hazırlanmaya başlamıştır, eminim ama kanıtlayamam…

Her ne yaparsanız yapın da elinizi çocuklardan çekin!

Bir Cevap Yazın