ÖZGÜRLÜKTEN BAŞIMIZ DÖNMÜŞTÜ
Biraz da kısıtlanalım değil mi ama? Hayatımız öylesine güllük gülistanlık ki yasaklarla, kısıtlamalarla renk gelsin, coşku katsın… Biraz da yazdığımız, çizdiğimiz için bedel ödeyelim…
Tekelleştirdikleri, hatta yazılı ve görüntülü yayınların yaklaşık %95’lik dilimi kendilerinde değilmiş, bu kanallarda propaganda yapmıyorlarmış, olmayan dünyayı empoze etmiyorlarmış gibi; gözü kısmî özgür sosyal mecralara diktiler. Gerçi, bu hevesleri, hazımsızlıkları yeni de sayılmaz.
Tam hükümranlık istiyorlar. Yediğimizden içtiğimize, yazdığımızdan çizdiğimize, okuduğumuzdan gördüklerimize her şey kontrolleri altında olsun; dışarı veya kemik seçmenlerine ışık sızmasın, dahası düzenleri bozulmasın da derdindeler…
Soluduğumuz nefese kadar, kontrol etme arzusundalar. Kontrol edemedikleri ne var ise, boğmak, yok etmek, cezalandırma peşindeler…
EKİM AYINDA, YENİ YASAKLAR KAPIDA OLABİLİR
Ekim ayında, TBMM’nin açılışı ile beraber AKP Afyon Milletvekili ve Anayasa Komisyonu Başkanvekili Ali Özkaya, “Türkiye’ye özel” sosyal medya tasarısı sunmaya hazırlanıyor. Yasa, bazı cezai yaptırımları da beraberinde getirecekmiş.
Özkaya, “Alman modeli üzerinde durduklarını söylemiş. 2017 yılında, terör ve şiddetle ilgili yasasını değiştirmişti Almanya. Almanya’da katalog suçları 4 başlıktan oluşuyor. “Terör”, “cinsel suçlar ve pornografi”, “din ve vicdan özgürlüğüne hakaret” ve de “yalan haber, dezenformasyon ve mezenformasyon.”
Dezenformasyon yalanı bilerek yayma, yalanı bilmeden yaymak ise; mezenformasyon demek. Almanya, Fransa gibi ülkelerde bu konuda düzenlemeler yaptılar. İngiltere’de üzerinde çalışıyor” diye taslağını açıklamış. (Hürriyet/Gizem Karakış)
Almanya’da, kanuna aykırı içerik için, sosyal ağlara 24 saat süre tanındığını, “uymayanlara 50 milyon Euro’ya varan cezalar kesildiğini, kanuna aykırı paylaşım yapanların hakkında işlem başlatılmaya hak sağladığını” da söylemiş Özkaya. Devamında da “’uyar-kaldır’ şikâyet sistemi devrede. Bizim düzenlemelerimizde de mutlaka olmalı” demiş.
Bizde “Ceza Kanunu’nda ifade özgürlüğünü sınırlamayan(?), kamuya açık sosyal paylaşım ve ifade özgürlüğü alanında bilginin doğru yayılması için, bir düzenleme yapabiliriz…” 5 yıla kadar ceza talebi ve belirli süre sosyal medya kullanımının yasaklanması da ceza olarak öngördükleri ceza yöntemiymiş…
DAHASININ PEŞİNDELER…
Şu an yürürlükte olan, 5561 sayılı İnternet Yasası ile 2007’de çocukları zararlı içerikten korumak, 17/25 aralık sonrası Şubat 2014’te “kişilik haklarının ihlali” ve “özel hayatın gizliliği” ek maddelerle, erişimin engellenmesi yeniden düzenlendi.
“Milli Güvenlik”, “kamu düzenini korumak” da ileve edilip 2015’te revize edilerek; bütün muhalif hesaplar, haber sitelerinin kapatılmasının önü açıldı.
2020’de de” içeriğin yayından kaldırılması”, “arama motorları ile ilişiğin kesilmesi”, ayrıca sosyal medya sağlayıcılarına Türkiye’de yetkili bulundurma zorunluluğu da getirildi.
Engellenen haber sitelerini raporlayan, “engelliweb” hesabının 2020 raporuna göre: 465.000 haber, haber sitesi, web sitesi ve sosyal medya içeriği Türkiye’de erişime engellenmiş. Ki, son yılların en yüksek oranına da sahipmiş. (Yaman Akdeniz)
Yürürlüğe girdiğinden beri gerek içeride gerek de dışarıdan yoğun tepkiler alan, onun yanında sadece adı olan, atıfta bulunulan “Almanya’nın NetzDG” yasasını, kılıf olarak kullanılıp, “Türkiye’ye özel” tanımlaması ile, peşinde oldukları daha fazla yasağı da ayan etmiş oluyorlar…
15 yaşından, 80 yaşına kadar herkese “Cb. Hakaret” davası açılmamış, en çok gazeteci mesleğinden ötürü, bu ülkede tutsak değilmiş gibi: daha daha dahasının peşindeler.
Ne yapsalar, çatlak sesleri susturamıyorlar. Artık sokaklarda da başlayan, hükümet karşıtlığının, homurtuların önüne geçmemenin hırsı ile, çıtayı yükseltme peşindeler…
Trafoya kedi de girip, şu sosyal medyanın fişini çekmiyor ki, toptan rahatlasınlar. Bir şey değil; artık herkes dns değiştirmeyi, vpn kullanmayı da öğrendi… İnternetin arka kapısından girmeyi öğretenlere, sonsuz sevgilerimizle…