MUĞLAK YASA MI OLUR?

Keyfiyet ve arzuya göre ceza biçilecekse, zati amaç her türlü ceza yağdırmak olunca; her şeyi havada bırakır, kişiye ve yoruma açık maddelerle, yaptık oldu keyfiyetiyle; dilediğiniz her konuda yasa çıkarabiliriz. Hele de keser sürekli size yontacaksa; toplumsal uzlaşı, adalet, özgürlük hak getire; yeter ki siz kazanın…

Cezaevidikilmedikmahalle kalmamış, seçimlerin eli de kulağındayken; zati konuşabilen 3-5 kişi, tekelinize alamadığınız bir avuç muhalif medya, belki iki elin parmakları kadar cesur gazeteci kalmışken; çareyi toptan sesimizi kısmakta buldunuz…

İstiyorsunuz ki salt siz konuşun, sizin borunuz ötsün, azınlık, aykırı tek ses çıkmasın; sözünüzün üstüne söz; gözünüzün üstünde kaşınız var, denmesin, denemesin…

Sosyal Medya Yasası

Soyut ve kapsamı belirsiz nedenlerle gazetecileri hapse gönderebilecek, aynı zamanda da sosyal medyaya da ağır yaptırımlar getirecek  Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair  Kanun Teklifi, TBMM AdaletKomisyonu’nda kabul edilerek, Genel Kurul’a sevk edildi.

Sansür ve otosansürü artıracak; biz bütün basın emekçilerinin başını oldukça ağrıtma ihtimali de olan kanun; yasanın kendisi başlı başına sorunluyken;en çok tartışılan sakıncalı maddelerine dahi dokunulmadan yasallaşacak…

Komisyonun kabul ettiği teklifle: “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçu ekleniyor. Bu suçu işlediği iddia edilenler bir yıldan üç yıla kadar hapisle cezalandırılacak. Failin, suçu gerçek kimliğini gizlemek (muhtemeldir ki anonim hesapları da kapatma hamlesi veyahut da siyasi paylaşımlarına engel) suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlemesi halinde, ceza yarı oranında artırılacak; Türk Ceza Kanunu’na yeni ekleme yapılarak.

Muğlaklık, belirsizlik hemen burada başlıyor. Öncelikle, bu tanımı kim yapacak? Tanım neye göre yapılacak? Belirleyici olanın iktidar veya aynı görüşü paylaşanların fikri mi olacak sorusu, akılları meşgul edecektir elbette, çoğumuzda başladı bile…

Sadece Vatandaş, Gazeteci Risk Altında Değilmiş

Tasarının görüşmeleri esnasında, sık sık muhalefet ve iktidar arasında sert tartışmalarda çıktı. Muhalefet vekillerinin; yasallaşması halinde, gazetecilerin mesleklerini icra edemeyecekleri söylemleri sırasında “Gerçeğe aykırı bilgiyi alenen yayma” fiilinin sadece basın yayın yoluyla işlenmeyeceğini dile getiren AKP Maraş Milletvekili Ahmet Özdemir: Bu durumdan miting yapan siyasetçilerin de etkileneceğini itiraf etti. Özdemir, “Bir insan miting meydanlarına çıkıp tek başına bunu da yapabilir, insanları etrafına toplayıp yapabilir” dedi.

İşin özü; bir kimsenin milletvekili seçilmesiyle kazandığı kürsü dokunulmazlığı (TBMMveya seçim meydanlarında yaptığı eleştri, konuşma suç kapsamı dışındadır) muhalefet vekili iseniz, suç kapsamına dönüşebilir…

Aslında, yukarıdaki satır dahi; 2023 seçimlerini kaybetmemek için, her yolun mübâh göründüğünün, başlı başına kanıtı…

Kaldı ki sıradan vatandaş, gazeteci üzerindeki kamçının nasıl şaklayacağını hayal etmek de hiç zor olmasa gerek…

Yargıtay Üyesi Dahi  Karşı

“Gerek TCK’ye gerek özel ceza kanunlarımıza baktığımızda, AYM tarafından iptal edilen ve iptale gerekçe olarak en sık başvurulan ilkelerden birisi ‘belirlilik’ ilkesidir. ‘Ülkenin iç ve dış güvenliği’ kavramı,kamu barışını bozma’ kavramı… Bunların içeriğinin belirlenmesinin yargı erki tarafından uygulanmasında önemli tartışmalar çıkabileceğini tahmin etmek hiç de güç değildir. ‘Ülkenin ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı’ ile ilgili bilginin ne olduğunun belirlenmesi oldukça güçlük arz edecektir. Akabinde bu bilginin ne olduğu belirlense bile ‘kamu barışını bozmaya elverişli şekilde yayılması’ unsurunun belirlenmesi de ayrı bir güçlük olarak karşımıza çıkmaktadır. Diğer taraftan teklif metninde yer alan ‘alenen yayma’ ifadesinin ne olduğunun belirlenmesi, uygulamada güçlük doğurabilecek nitelikte gözüküyor” şeklinde görüşünü belirtti; Yargıtay Sekizinci Daire Üyesi İhsan Baştürk.

Baştürk’ün itirazlarına, AKP ve MHP sıralarından: ”Afaki, içi boş  değerlendirme… Suç felsefesi yaptı… “gibi itirazlarla; uzman görüşü, karşı duruş değersizleştirilmeye çalışıldı.

Hepimize Geçmiş Olsun!

Geçen hafta, yazdığım bir yazı -ki politik dahi değildi-; editörüme yolladığım halde, kafamın içinde döndü durdu. Şurasını söyle mi yazsaydım, acaba o kelime yerine başka bir şey mi kullansaydım? Sonuçta, yazıyı gece yeniden kontrol edip, tek  cümle değişikliğiyle; yeniden yolladım…

Otosansür ve bir şey yazamamak; yazarken  kırk takla atmaya dair, kendi kişisel deneyimim ve üstelik de ortada henüz bu yasa yokken…  Hoş, uzun süredir bu ülkede konuşmak, yazmak, itiraz etmek; bedellere tabii ve lakin artık daha da büyük bedelleri beraberinde getirecek; hem de hepimiz için…

Korkutma politikası, bize sallanan parmağın sonucu, ibret olsun diye; her yaştan, kesimden insanların ceza aldıklarını, daha da çok duyacağız…

Seçim maratonu; devletin  tüm kaynaklarını kullanmak, taraflılık yanında, kontrol edemedikleri sosyal mecralar, muhalif medya üzerinde yoğun baskı gücü de oluşturarak; büyük eşitsizlikler, haksızlıklar içinde geçecek…

Belki, artık gerçekten ansızın çalan kapılarımızda kolluk gücü belirecek, biz gazeteciler de her yazımız sonunda sizlerle vedalaşacağız…

Seçimi kim kazanır henüz kestirilemez; ama hepimizin bir senelik süreçte ruhsal sağlığını, huzurunu, ağız tadını yitireceği; zati hele de ekonomiyle, enflasyonla çekilmeze dönüşen hayatlarımız için; karanlık bir dönemece girdiğimizi söylemek, abartılı olmayacaktır…

Bana ve çoğumuza göre normal olan şu yazı da dahi, kimler için nasıl sakıncalı cümleler vardır, hangi huzuru, iç barışı sarsmışımdır… bilinmez?

Bir sonraki yazım/larım/a kadar, esen kalın! Kendinize, ruh sağlınıza, yaşam sevincinize olabildiğince iyi bakın. Hoşça kalın! Sevgilerimle…  

Bir Cevap Yazın