MADALYONUN İKİ YÜZÜ

Baskılanan, kapalı toplumlarda, özellikle de cinsel baskıların yoğun yaşandığı, az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde ; cinsellik eksenli suçlar daha yoğun görülmekte. Ayıp, günah, ahlak, toplumsal baskı, fobiler, politik tutum etkisiyle; ihtiyaçlar izbe alanlarda, sağlıksız ortamlarda ve de kolayca istismara açık şekilde giderilmekte. Neticede de bu durum yine bazı suçları da doğurmakta.

En temel dürtülerden olan cinsel ihtiyaçlar çeşitli yöntemlerle ketlendikçe; taciz, tecavüz, şiddet beraberinde de illegal şeklinde ihtiyacı gidermeye çalışma, suç sarmalını büyütürken, artık önüne geçilemez hale de dönüştü…

Tüm bunlar olagelirken ve de yetmezmişçesine; bir de beri taraftan şantaj, gasp ayağını da beslemekte. Ha keza, sokaklarda müşteri bulmak zorunda kalan, çoğunluğu trans kadınlar olmak üzere, seks işçileri de ayrı bir gerçeklik…

TUZAĞA ÇEKME

Sağ olsunlar, iktidarımız cendereyi öylesine daraltmakta, akıl almaz baskılar oluşturmakta ki insanlar dürtülerini olur olmaz şekillerde gidermeye mecbur bırakılıyor…

Özellikle LGBTİ+’lar ençokmuzdarip olan kesim. Üretilen nefret, fobileri besleme, taraflara dair suçlarda neredeyse cezasızlık tutumu; bazılarının da iştahını kabartıp, suç yeniden ve yeniden üremeye devam etmekte…

Baskıcı zihniyet, pandemi yasakları derken, sokağın içindeki suç türleri; bir yandan da sanal mecralara kaymakta.

Hiçleştirme polikalarının ürün olarak; uzun zaman önce çoğu gey barlar, transların gittiği veya çalıştığı mekanlar ya kapanmaya zorlardı yahut bezdirici tutumlar sonucunda iflasa da sürüklendi.

Zati vpn üzerinden girilen gey arkadaşlık sitelerinde; sahte profiller oluşturarak, geyler de tuzağa çekilip; gasp ve şantaj şebekelerinin kucağına  itilmekte…

Aylarca devam eden tuzaklama yöntemi, bir kurbanın şikayetçi olması ile ortaya çıkmış. Sanılmasın ki mağdur edilen bir kişi.

En küçüğü 18 yaşındaki, 9 kişilik çete; öncelikle sahte profiller ve fotolarla Hornet adlı sitede, profil oluşturmakla işe başlıyorlar.

Devamında da kurbanlarını seçerek, randevu ve buluşmalar ayarlıyorlarmış. Vahşet ve suç tam da burada sahne alıyor. Buluşmaya gelenler, belki insanca bir  randevu, 3-5 güzel saat umarken; elleri sopalı, bıçaklı çetenin kucağına düşüyor…

Kimisi sadece gasp, bazısı ağır şiddetle tanışıyor, bazıları da şantaja uğruyorlar… Kimin neyle yırtacağını da pek tabidir ki kurbanın cüzdanı, ekonomik durumu belirler, böyle suçlarda da…

 ÖTEKİ YÜZÜ DE KİRLİ

Bu tarz suç ağı, gasp çetesi bir tek heterolar tarafında yok. Aynı yöntem,  küçük bir grup trans kadınların da başvurduğu yöntem. Orada da sistem şöyle işliyor; genç, güzel, alımlı kadınlar vitrin olarak kullanılmakta.

Henüz sokağa çıkılabilinen günlerde; normal müşteri bekler gibi, bu şebeke de caddede yerini alıyor.  Çoğu aylık ya da günlük  kiralanmış son model arabalarına, vitrinin albenisine kanan erkek; ki çoğunluğu evli ve de zengin olurlar ekseriya, ya sohbet ederken ayaküstü yahut beraber  olmak için gidilen tuzak evlerde gasp edilirlerdi…

Bilin bakalım, bu çetenin de ağına düşen kaç kişi  şikayetçi oluyor? Yüzde bir belki iki… Tıpkı Hornet sitesindeki sistemde de olduğu gibi. Suç aynı, kurbanlar ve tuzaklayan yapılanmalar farklı.

Peki, kurbanlar niye şikayetçi olmaz, olamaz? Çünkü; gerek trans kadınları ağına düşenler gerekse de  tuzağa çekilen geyler; yaşadıkları toplumu, şikayet için gidilen karakollardaki muameleyi, yanında da bu tarz şikayetlerden hiçbir şey çıkamayacağını çok iyi bilirler…

Günün sonunda elde kalan “rezil olmak” olur…Bu tarz suçlara yeltenenlerin çok iyi bildiği, hatta bu suçu besleyen ana etken de bu…

Bazılarının kaybedecek ailesi, etiketi, işi gücü, itibarı, belki de geyseniz de açık kimlikli olamayışınızı, yaşayacağınız baskıların çok iyi bilmekteler suç örgütleri…

Deyim yerindeyse;” ürküttüğünüz kurbağaya değmez” halde, öylece olanı biteni sineye çeker halde kalakalırsınız…

Yaşatılan kabus, şiddet, kayıplarınız yanınıza kâr kalmış, insana, insanlığa güveninizi biraz daha yitirmiş, travmalarla baş başa…

Bu tuzağa düşenlerden de ön yargısız olması, herkesi aynı kefeye koymamasını beklemek, çokça anlaşılır bir duruma da dönüşür…

Evet, cinsel dürtüler inkar edilemez gerçeklik, ihtiyaçlar da giderilmek zorunda. Kaldı ki bu ihtiyaçlar da salt kurbanların gerçekliği değil. Onlardan biri olamayacağımızı, olmadığımızı kim söyleyebilir ki?

Sosyal mecralarda, bu yöntemlere başvuran yok mu sanıyorsunuz? Evli adamları, kadınları, genç kızları tuzağa düşüren; para, seks talepleriyle yönlendiren…

Her yerde suç mahalli olabilir, görüldüğü üzere… Önlenemez mi, tabii ki önlemek mümkün. İnsanların cinsel yöneliminden, kimliğine her şeye yasak getirmez, özgürlük alanlarını  daraltmaz, kişilere yaşam biçimi dayatmazsanız, az biraz nefes alanı açarsanız; kimseler de kaçak göçek yaşamayacak, tabiri af buyurun “ayaküstü ihtiyaç  gidermeyecek”, daha insani münasebetlere zemin oluşacaktır.

Dediğim dedik, çaldığım düdük mantığı ancak ve ancak daha çok mağduriyet doğurur. Sokakta kimsenin can ve mal güvenliğini sağlayamazsınız, sağlayamıyorsunuz da ayrıca…

Kadına, çocuğa, hayvanlara karşı işlenen suçlarda; ana etmenin cinsellik temelli  olduğunu inkar edebilecek olanımız var mı? Yetkililer de bi’haber olamazlar bu durumdan…

Yetkiyi, yetkinizi suçu önlemek, sapla samanı ayrıştırmakta kullanın. Her birimize yeni hapishaneler kurarak evlere, mutsuzluğa, yalnızlığa tecrit etmeyin…

Ne kadar engellesiniz de suyun akıp yolunu bulması gibi; cinsel ihtiyaçlar da bir şekilde gideriliyor ve fakat bu süreçte kimisi canını, bazımız malını, çoğumuz da ruh sağlığını yitirmekte…

Şunu söylemediğimin altını da kalın harflerle çizeyim; suça karışan ne trans kadınlar ne heterolar çoğunluk, lakin az da olsa varlar…

Yönetenler enerjinizi genelimize boyunduruk vurmak, çağın gerisinde kalmış fikirleri hayatımıza empoze etmek için değil; vatandaşların nasıl daha mutlu olarak, kendine ve topluma verimli olabileceği üzerinde kafa yorun…

Nasıl ki kurulan barajlar bir noktada yerle bir oluyor; su baskınlarına, sellere sebep ise, cinsellik üzerine koyduğunuz engeller de yeni suç şebekelerine, ciddi mağduriyetlere ön açıyor…

Kıssadan hisse; yasakçı zihniyetiniz, her birimizi türlü türlü şekillerde öldürüyor… Biraz mola, emin olun size de iyi gelecek…

Bir Cevap Yazın