KOPENHAG’DAN DOĞAN MODA GÜNEŞİ: DOPAMİN DRESSİNG

Londra, Milano, NewYork, Paris modanın kalbi olarak bilinir. Ana akım güzellik anlayışını altüst eden sokak stilinin merkezi Kopenhag, son yıllarda modanın dört yapraklı yoncasına adeta meydan okuyor. Adından sıkça söz ettirmeye başlayan Danimarkalı tasarımcıların son buluşu ise moda dünyasını sarsacak ‘dopamine dressing ekolü’… Yeni döneme damgasını vuracak konseptin detayları bu yazıda. İşte ayrıntılarıyla ‘dopamin dressing’!

Seksi görünmek, güzel giyinmek kavramları tarih oldu. Şimdi moda ‘dopamin dressing’. Dopamin ve giyim kavramları bağdaşır mı?, neden bu isim? ya da dopamin nedir? gibi sorular akla gelebilir. Çok normal çünkü bu tarz daha önce alışkın olmadığımız bir anlayışı ifade ediyor. Öncelikle şu tespiti yapmakta fayda var. Pandemi süreci 7’den 70’e hepimizin bakış açısını sonsuza dek ve geri döndürülemez bir biçimde değiştirdi. Artık eski değerler, başkalarının fikirlerini önemseme ya da kendine otorite atfedenlerin saygınlığı gibi konular eski popülerliğini korumuyor. Diğer bir deyişle birçok kişi paşa gönül kriterlerini benimsemiş durumda. Eski akımlar veya kanaat önderlerinin toplum üzerindeki nüfuzu ciddi oranda azalıyor. Haliyle Kovit-19 süreci önceliklerimizi de derinden etkilemiş gibi görünüyor.

Dopamin Dressing nedir?

Şimdi gelelim dopamin tarzının ayrıntılarına… İşe dopamini anlatmakla başlayalım. Dopamin hormonunun bilimsel formülü C2H11NO2 şeklinde ifade ediliyor. Bu hormon, beyinde sinir hücreleri arası iletişimini sağlıyor. Yani, haz alma duygusundan dopamin sorumlu… Keyif alınan besinin tüketimi veya mutluluk veren bir deneyim sonrası beyinde dopamin salgılanır. Bu sayede benzer eylemin tekrarlanması için motivasyon sağlamış olur. Halk arasında mutluluk hormonu olarak bilinen dopamin bizi hayata bağlar. Ancak karantina süreci bu salgıyı dumura uğrattı.

Moda ve mutluluk hormonu kavramlarının bir arada anılması hatta bir akıma dönüşmesi serüveni tam da Kovit-19 dönemine denk düşüyor. Başta bahsettiğimiz gibi salgın döneminde uygulanan izolasyon tedbiri hayattan tat almayı zorlaştırdı. Öyle ya, sürekli birbirini tekrar eden günler için alışveriş yapmak boşluk duygusunu büyütmekten ve israftan başka hiçbir işe yaramıyordu. Giyim sektörü resmen krize girmiş görünüyordu. Ama herkesin malumu sermaye hiçbir zaman pes etmez. Hani derler ya, “her zaman kasa kazanır” diye… İşte o hesap… Moda endüstrisi kayıpları telafi etmek, ekonomik durgunluğu aşmak için harekete geçti. Alışveriş yeniden canlanmalıydı. Bu noktada markalar hem tasarım konseptlerini hem de iletişim stratejilerini yeni dönemin duygusal ihtiyaçlarına uyarladılar. İşte ‘mood’ yaratan kıyafetler fikri böylelikle doğdu.

Yeni normal yeni moda

İşin sosyoekonomik boyutu bir yana, salgın öncesinde var olan stiller, ortadan kalkıyor. En azından 2020’den bu yana yapılan araştırmalarda moda anlayışının belirgin ölçüde geçmişten ayrıştığı anlaşılıyor. Şimdilerde, güzel görünme kaygısı yerini mutlu hissetmeye bıraktı. Güzel görünmek elbette esas ancak eskisi gibi tek kriter değil. 2020’den bu yana tasarlanan kıyafetler gözümüze değil dopamine hitap ediyor. ‘Dopamin dressing’ adı verilen yeni moda konseptine içimizi açacak canlı renkler hâkim. Söz konusu konsept keskin renk geçişleri ile iddialı bir tarz ortaya koyuyor. Adeta Alice Harikalar Diyarı’nda gibi hissettiren renkleri ve fütüristik desenleri over size formları ile güzel görünmenin yanı sıra içinde huzurlu hissettiren bu yeni stil önümüzdeki dönemlere de damgasını vurma potansiyeli taşıyor.  Sokak stilinin başkenti olarak bilinen Kopenhag’dan yükselen bu trend, 2021-22 Sonbahar/Kış koleksiyonlarında da kendini göstererek mood yaratma odaklı tasarım yaratma anlayışının miladı oldu.

Bir Cevap Yazın