“KENDİMİ ŞİŞMAN HİSSEDİYORUM” SÖYLEMİ BİR DUYGU DEĞİLDİR

Oldukça yorucu ve stresli geçen bir günün ardından eve dönüp akşam yemeğinizi yerken bir sonraki öğünün ve atıştırmalıkların hayalini kuranlardansanız, siz de duygusal yeme problemi yaşıyor olabilirsiniz.
Yönetmek zorlandığınız duyguları hissetmekten kaçmak için sık sık yemek düşünüp yemeye sarılıyor, üzerine bir de kilo alıp kilo probleminin yarattığı gerginliği hissetmekten kaçmak için daha da fazla yiyor olabilirsiniz. Tüm bunların sonucunda ise, içinden çıkmakta zorlandığınız bir kısır döngü içine girip “Kendimi şişman hissediyorum” ifadesini sık sık kullanmaya başlamış olabilirsiniz.
Farklı yeme bozuklukları yaşayan bir çok kişinin kullandığı “Kendimi şişman hissediyorum” ifadesinin altında, tanımlanmakta güçlük çeken, zamanında yargılandığı için ifade edilemeyen ve bastırılmış duygular olduğunun altını çizen Psikolog Dr. Feyza Bayraktar, sağlıklı duygu yönetme becerileri edinmesi adına, çocuklara duygularını özgürce ifade edebileceği bir ortam sağlamak konusunda aileleri uyarıyor.
Özellikle stresli, sıkıcı, gergin ya da üzüntülü anlarınızda kendinizi yemek yerken buluyorsanız, bu sizin problemler ile başa çıkmak için bir kaçış yolunuz olabilir.
“Şişmanlık” kelimesinin, bir duygu ya da bir duygu ifadesi olmadığının atını çizen Psikolog Dr. Feyza Bayraktar, “Şişman hissediyorum” ifadesinin özellikle yeme bozukluğu olan kişiler tarafından ifade edilemeyen ve yönetilmekte zorluk çekilen duygular yerine sıklıkla kullanıldığını söylüyor.
Çocukluk dönemine dayanıyor
Zorlayıcı duyguları yönetmekte zorluk çekme karşısında, yemeyi bir araç olarak kullanmanın kökeninin çocukluk dönemine dayandığını belirten Bayraktar, “Özellikle çocukların duygularını ifade etmesine izin verilmediği bir ortamda büyümesi, duygularının “Ağlama, güçlü ol” “Neden ağlıyorsun, her şeyin var” gibi söylemlerle yargılanması, duyguların bir problem olarak algılanmasına sebep olur. Bu çocuklar, yetişkinlik dönemlerinde de duygularına çözülmesi gereken bir problem gibi yaklaşıp, baskılamaya çalışır. “Kendimi şişman hissediyorum” ifadesi, genellikle zorlayıcı duyguları ifade etmek için kullanılır” açıklamasında bulundu.
Ailelere büyük görevler düşüyor
İnsanın duygularını yargılamadan hissetmesi adına, kendine izin vermeyi öğrenmesi gerektiğinin altını çizen Bayraktar, “Kişinin daha çocuk yaşta duygularını tanımlayıp sağlıklı şekilde yönetmeyi öğrenmesi gerekmektedir. Bu, yeme bozuklukları başta olmak üzere, daha birçok psikolojik problemin önüne geçer. Bu süreçte, ailelere büyük görevler düşüyor. Aileler çocuklarını duygularını özgürce ifade edebileceği bir ortamda yetiştirmeli, çocuklarının duygularını yargılamamalı ve onlara, duyguların hayatın doğal bir parçası olduğunu öğretmelidir” diye belirtti.
Saklı duyguların dışa vurumudur
“Şişman hissetmek”, yoğun beden imgesi hassasiyeti yaşayan ya da yeme bozukluğu olan kişiler tarafından bedensel şişkinliği ifade etmek için de kullanılır. Zaman zaman, hepimiz hazım problemleri, bedendeki su değişimleri veya hormonal farklılıklar sebebiyle şişkinlik hissedebiliriz. Ancak; yeme bozukluğu olan kişiler, rutin bedensel değişimleri ve şişkinliği tolere etmekte zorlanıp her değişimi kilo olarak yorumladığından, “Şişman hissediyorum” ifadesini sıklıkla kullanır.
Her “Şişman hissediyorum” ifadesini kullananın, yeme bozukluğu problemi yaşadığını söylemenin doğru olmadığını belirten Bayraktar, yeme bozukluğu tedavi sürecinde psikolojik desteğin olmazsa olmaz olduğunu belirterek “Tedavi süreci hekim gözetiminde yürütülmeli ve bireyin ihtiyaçları doğrultusunda, zaman zaman beslenme uzmanı desteğine de başvurulmalıdır” açıklamasında bulundu.
Feyza Bayraktar hakkında:
1980, Adapazarı doğumlu Feyza Bayraktar, Koç Özel Lisesi’nden mezun olduktan sonra, lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü’nde tamamladı. New York Üniversitesi’nde Uygulamalı Psikoloji Bölümü’nde yüksek lisans çalışması yapan Bayraktar, aynı zamanda Kadın Ruh Sağlığı ve Yeme Bozuklukları alanlarında araştırma görevlisi olarak çalıştı. New Orleans’da meydana gelen kasırga üzerine, bölgede yaşayan kişilere psikolojik destek veren başarılı isim, özellikle kadın ruh sağlığı ve yeme bozuklukları alanında birçok klinikte psikolojik danışmanlık hizmeti verdi. Princeton Üniversitesi Sağlık Merkezi’nin klinik eğitim programına kabul edilip doktora eğitimine başlamadan, bu klinik eğitimi almaya hak kazanan ilk kişi oldu ve hemen ardından doktora çalışması için kognisyon, algı, özellikle de beden algısı konuları üzerine yoğunlaştı.
Kognitif ve davranış terapileri ile ilgilenen ve bu alanda birçok uluslararası eğitime katılan Bayraktar, yeme bozuklukları alanındaki çalışmalarıyla tanınan, alandaki en saygın isimlerden Prof. Dr. Christopher Fairburn’un referansı ile Oxford Üniversitesi Psikiyatri Bölümü tarafından verilen bireye özel biçimlendirilmiş, bilişsel davranışçı terapi eğitimini almaya hak kazandı ve dünyada, bu eğitimi alan ilk uzmanlardan biri oldu. ABD’de, Walden Üniversitesi Klinik Psikoloji Doktora Programını da duygu yönetme becerileri ve yeme bozuklukları üzerine yazdığı tez ile tamamlayan Bayraktar, ABD’de Yale Üniversitesi ve Columbia Üniversitesi’nde yeme bozuklukları ve obezite psikolojisi alanında lider olarak tanımlanan bilim insanları ile çalıştı. Böylece, ismi yeme bozuklukları ve obezite psikolojisi alanında uluslararası eğitimciler listesindeki yerini aldı.
International Association of Eating Disorders Professionals Foundation tarafından belirlenen Yeme Bozuklukları Uzmanlığı Sertifikasyon kriterlerini karşılayarak yeme bozuklukları uzmanı (Certified Eating Disorders Specialist-CEDS) unvanını alan Bayraktar, aynı zamanda Boğaziçi Üniversitesi’nde yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak görev yapmaktadır. Ayrıca, sağlıklı yaşamın içselleştirilmesi ve sürdürülebilmesi, kadının iş hayatındaki varlığının korunması ve yükselişinin devam ettirilebilmesi, stres yönetimi ve psikolojik sağlamlık gibi konular başta olmak üzere, birçok farklı alanda eğitim ve seminerler düzenlemektedir.
Yayın ve basın organlarında zaman zaman yer alan Feyza Bayraktar, 2014-2015 yayın döneminde, 24TV’de, psikolojik problemleri ele alan “Ne Yapmalı?” adlı bir program yapmıştır. Aynı zamanda, 2011- 2016 yılları arasında faaliyet gösteren Yeme Bozuklukları Destek Derneği’nin kurucusu olup bu süre içinde derneğin başkanlığını yapmıştır. 1994 yılında, 14 yaşındayken yayınlanan; “Karanlıkta Doğan Güneş” adlı bir romanı ve 2011 senesinde Doğan Kitap aracılığıyla yayınlanan “Yemek ya da Yememek” adlı bir kitabı vardır.