KARDEŞ GİBİYDİLER

Yumurta tavuk hikayesi gibidir; sistem/devlet mi suçlu doğurur, yoksa suç mu devletlerin varlığını yaratır? Aslında suçun çıkış kaynağı eşitsizliği, her türlü geri kalmışlığı körükleyen; devlet mekanizmaları değildir diyebilir miyiz? Tüm bunları anlatan bir film: Kardeş Gibiydiler

Tüm dünya devletlerinde yoksul mahalleler; suçun yatağı, suçu yeniden üreten yerler olarak resmedilir ve fakat onları yoksulluğa, çaresizliğe itmenin, gözden çıkarmanın da suç olduğu; hatta suçun en büyüğü olduğu gözlerden saklanır…

Adaletsizliğin, eşitsizliğin, ötekileştirmenin yaşandığı yerlerde isyanın, “suçun” doğmamasını beklemek; biraz da abesle iştigal değilse, nedir ki?

Islaha Kendilerinden Başlasalar Keşke…

Dezavantajlı, yoksulluğun, suçun içinde büyüyen çocuklardan -tam da arzu edildiği gibi-; aksini beklemek mümkün mü?

Sonra o çocukları ıslah etmek, “iyi insan yetiştirmek” için tıktığınız ıslah evleri, gerçekte kaç kişi üzerinde etkili oldu; kaçını geri kazabildiniz?

Hell’s Kitchen’da, ergenliğe yeni girin 4 çocuğun; suçla, ıslahhaneyle ve orada geçirdikleri bir yıl sonucunda da kararan hayatlarına dair, yaşam öykülerinden senaryolaştırılmış; “Sleepers/Kardeş Gibiydiler; suçun, suçlunun iç içe  geçtiği, bir film.

4 çocuk ergen, ıslahevini gardiyanların insanlık dışı muameleleri, şiddeti ve tacizlerine maruz kalırken; çocuklukları ve gelecekleri de ellerinden çalınır ve suç sarmalı yeniden ve yeniden kendini doğurur…

İçlerinde en masum kimdi, sorgusuyla izleyeceğiniz 1996 yapımı, filmin yönetmenliğini Barry Levinson yapıyor. Lorenzo Carcaterra’nın, aynı adlı romanından senaryolaştırılması da Levinson ve Carcaterra tarafından yapılmış.

Dustin Hoffman, Robert De Niro, Brad Pitt, Kevin Bacon gibi Hollywood’un ünlü aktörlerinin başrollerde olduğu; drama, gerilim karışımı, 147 dakikalık ruhsal olarak yorucu olsada; görülesi filmlerden.

Hayatında ceza veya ıslahevi deneyimi  yaşayanlar için, tetikleyici olma ihtimali de mevcut… Ne yazık ki…

Sonraki yıllarda ülkemizde de gösterilen; “Suskunlar” dizinin de çıkış  noktası olmuş filmimiz.

Ayrıca, filmin müziklerini John Williams yapmış. “En İyi Film Müziği” dalında; OSCAR’a da aday gösterilmiş.

Ne izlesem diye arayışta olanlara, belki geçmişte izlemiş; ama hafıza tazelemek isteyenlerin de yeniden göremeyi isteyeceği filmlerden derim. Siz de bu haftanın biraz düşünerek geçmesi, eski filmlerin kalitesiyle harmanlanmasını istiyorsanız izlemiş olsanız bile mutlaka yeniden izlemelisiniz.

Bir Cevap Yazın