KAÇ TANESİ ÇOKTUR?

Aile nedir? Anne ve baba ille de aile için olmazsa olmaz mıdır? Bekar anneler ve çocuklarını aile saymamalı mıyız? Ailenin temeli anne ve baba mıdır, yoksa aileyi bağlayan şey olan sevgi mi?

20. yüzyılın son dönemecinde, bildiğimiz her şey başkaca derinliklere yöneldi, bazı kavramların da anlamı değişmeye başladı. Sınırların geçişgenliği, iletişimin hız kazanması, bir yerden başka yere gidebilmenin kolaylaşması, tıpta son gelişmeler… İnsanlık, artık daha da dünyalı belki de…

Çevremizde farklı ırkların karışmasıyla oluşan aileler, anne/babası farklı çocukların kardeşliği, ebeveynliği seçip evlat edinenler, çocuk sahibi olmak için evlilik veya erkeğe ihtiyaç duymayan kadınlarının tüp bebek yöntemiyle çocuk sahibi olması, bazı ülkelerin eşcinsellerin evlilik ve evlat edinme haklarını tanımasıyla oluşan yeni aileler…

STARBUCK

Her şey, bir sperm bankasındaki bilgi sızmasıyla başlar. Donörün kimliğinin ifşası ve o adamın bilmediği 533 çocuğu… 20 yaşlarımızda hepimizin hormonları tavana vurur. David’in (Patrick Huard) farkı ise o döneminde spermlerini satması ve hiç bilmeden babası olduğu çocuklar…

Çocukların birbirlerini bulması, babalarını öğrenmek için verdikleri hukuk savaşı çevresinde gelişen; aldığı ödüller içinde” Özgün Senaryo Ödülü” de olan, oldukça beğeni toplamış 2011 vizyon tarihli, Kanada yapımı komedi/dram filminin adı “STARBUCK.”

“Dolap Osman” tarafı da olan David, orta yaşlı bir adamdır. Sevgilisi olan bir kadından, yine çocuğu olacaktır. Biraz geçmişiyle yüzleşmesi, biraz da hatalarını telafi çabası…

Esas oğlan da bilgilere ulaşıp, bazılarıyla gizliden temasa geçer. Onların “iyilik meleği”, “koruyucusu” olmaya, çocukları bilmeden onlara babalık yapmaya çalışan, özünde iyi de biri.

Ken Scott’ın yönettiği filmde; Antoine Bernard, David Michael, Julie ReBreton, Patrick Huard baş rollerde. Özgün senaryolardan hoşlanıyorsanız, aynı fabrikasyon filmlerden sıkıldınızsa, keyifli bir komedi daha önermiş olayım.

Bazı filmler Hollywood’un kıskacından kurtulamaz. “Starbuck” da onlardan birisi. 2013 yılında, “Delivery Man” adında, Vince Vaughn baş rolünde yeniden çekilmişti.

Aylardan Aralık, gökyüzü kasvetli, bizlerse pandeminin getirisi bir sürece daha adım attık. Her gün saat 21.00’dan sonra ve hafta sonları da tamamen evlere kapatılıyorken, arada hayattan kaçıp; yeni şeylere kapı aralamak, kahkahalarla kendimizi besleyip, ruhlarımıza da nefes aldırmak da zorundayız…  

Hadi kendini beyaz perdenin büyüsüne teslim et. Her şeyi olduğu yerde, beyninin sınırlarının dışında bırak. Işıkları biraz kıs, yok yok kapat. Yolculuğa ve kahkahaya çıkıyoruz. Koş haydi film başlıyor.

Bir Cevap Yazın