İYİCE “NORMAL”E DÖNDÜK!

1 Haziran, ülkemizde de bir eşiğe denk düşüyor. Mâlumunuz olduğu üzere, tüm dünya Corona/Covid19 esaretli bir pandemi sürecinde. Yasaklar silsilesi, dev karantina alanına dönüşmüş yerküre kabuğuyla karşı karşıyayız.

Her yarım kürenin, ülkenin pik noktaları (hastalık teşhisinde tavan noktası), başa çıkma yolları farklı farklı elbette. Biz, tabiri caizsse “kendi çöplüğümüz”le ilgiliyiz. Aslında, bu süreçte, tüm dünya “kendi çöplüğümüz” ya o da ayrı bir konu. Bulaşı ve insanın “kuş misali” hareketliliği, yayılmanın veya da riskin durmaksızın devamına yol açtığı da su götürmez gerçek…

Yeni “normal”le ilişkimizi araştırdığım, 3 serilik anket odaklı haber dosyasının ilkiyle buluşuyorsunuz. Biraz bizdeki etkileri, biraz da pandemi gündeminin üzerimizde yarattığı baskıyı ölçme amacı gütmekteyim.

Twitter üzerinden ”Yeni normale alışabildiniz mi?” sorusunu yöneltmiştim. Cevaben de; “evet, hayır, fark nerede ve kaygılıyım” seçenekleri bulunuyordu. Alta yorum bırakmanıza dair ricama rağmen yorum yazılmamış. Belki da şıklar doyurucu gelmiştir, bilemiyorum?

Alıcısı Yokmuş

%5’in “evet” diye cevapladığı anketime; 57 kişi katılım göstermiş. Künyesini de vermeden geçmemiş olayım. Bu rakamlar üzerinden okuma yapılabilir mi, niye olmasın ki?

Yeni bir “normal”e geçiş yapıldığını, bir şeylerin ‘değiştiği’ fikrinin savunusunda olan, belki de görece hayatlarında, ilişki kurdukları dış dünyada fark bulan insanlar da var. Dileyelim ki, bu kişilerin çevrelerinde maske, mesafe, hijyen ve bilinç boyutunda bir değişim olmuş olsun…

“Hayır”cılar, %19 düzeyindeler.  Şuna alışamamış olabilirler mi? Mesela, izole yaşayan insanlar gerçeği ve öte yanda da durmaksızın akan, akmaya zorlanan hayat ve de tedbirsizlikler yumağı…

Yukarıdakilerin kendi çıkarlarına denk düşünce esnettiği kurallar, bir yanda ekmek parası kazanma mecburiyeti, öte yanda düğün, dernek, cümbüş…

Binlerce kişiyle camii açılışından övünürseniz, sokak da kendi hayatında, rutinlerinde, ritüllerinde “esneme”ye gidecektir kuşkunuz olmasın… “Hayır”cılar bu pencereden bakıyorlarsa, son derece haklılar… Alışılacak bir şey yok…

“Fark nerede?” %28 oranla ‘farkı’ fark edememiş… El insaf! Hiçbir şeyi görmediniz ise pazuluk olarak gezen maskeler de mi gözünüze çarpmadı? Vallahi, bravo sizlere…

Toplu taşımada akrabalıklar maskeli bunu da mı görmediniz? Teesüf ediyoruz sizlere. Canım Sağlık Bakanı’mın, ara ara gönderilerinde birbirinden renkli ”bugün ne giysem” maskeleri de mi, sizlere yeterli gelmedi? Adamcağız, bu sene tatil de yapmamış… Bu da mı “fark” değil, pes yani…

Ya Onlar Değilse?

“Kaygılıyım!” Katılımcıların çoğunluğu olan %48’i böyle düşünmektelermiş. Bak şimdi, bunlar daha tehlikeliler… “Fark nerede”cilerin bir üst seviyesi, emin olunuz.

Niye kaygılısınız? Herkes sokaklarda olduğu için mi? Pandemiye rağmen, adım adım giden trafikten mi? Kovulma riski taşıdığınız için; her gün doldurduğunuz ofislerden, fabrikalardaki güvencesizliğinizden mi?

Park, bahçe ve açık alanlardan önce kavuştuğunuz AVM’lerden sebep mi? Açıklanan günlük verilerin, şeffaf olmadığını düşünmüyorsunuzdur umarım?

İkinci seviyeye geçmeden (ilkini bitiremedik ki), yeniden tavan yapan hasta sayılarından mı? Yoksa, toprağa girmekten, yakınlarını gömmekten, çalışma koşullarının ağırlığından dem vuran sağlıkçıların serzenişlerinden mi?

Buldum buldum: Sizler akın akın tatil beldelerini, köylerinizi, kasabalarınızı dolduramadığınız için, kıskançlıktan kaynaklı mı kaygılısınız yoksa?

Ne yani, ekonomi tamamen dibe mi çökseydi, değil mi ama? İnsanların seyahat özgürlüğü var kardeşim… Nasılsa hayat da “normal”e dönmüş, gezmesinler mi? Kesin, siz bu tatilcileri kıskandınız…

Hem ‘hayat eve sığar’ ise güneye, yazlıklara, köylere de sığacaktır. Çok da nazar etmeyin, nasılsa 15-20 güne dönecekler. Kâh hasta, kâh bulaştırmış halde…

Bekle Bizi Sonbahar, Tatilciler De Dönüyor…

Baştan beri sıkı tedbirler uygu(laya)mayan ülkelerden birisiyiz… Hâl böyleyken, hafta sonları, kimi resmi ve dini bayramları fırsata çevirip ‘kısmi karantina’ları fırsata çevirme, ekonomik kayıpları en aza indirme gayretiyle de ”başa çıkma” yollarını seçmiştik…

Dibin dibini de gören piyasaları, hele de yabancıların gelmemesiyle ölümden de beter durumdaki turizmi canlandırmak adına; iç turizmi cazip hale getirdik… Eskiden sokak başlarında kredi kartları dağıtılırdı, yerini tatil kredileri aldı. Pandemi ekseninde, hareketlilik yaratmak adına, kredi muslukları iyiden iyiye açıldı.

Şunu belirtmekte fayda var. Elbette ki tatil yapabilenlere sözümüz yok, haklarıdır da. Söylemek istediğim; bizlerde, koronayla mücadele bilinci, bilinçli toplum halleri olmadığı için, risk oranının yüksekliği. Bulaşının hızla yayılım gösterme ihtimali…

Aslında, kişisel önlemlerle tam çözülebilecek, yürütülecek çözüm değil. Öyle olmuş olsa, günlerce yoğun karantina tedbirleriyle evlerine kapanıp koronaya yakalanan, ölen insanların olmaması gerekirdi…

Başta yaptığımız hatalardan ders almış olalım. Eylül’de ülkede, sıkı ve uzun soluklu bir karantina, eve kapanma sürecini uygulayalım.

15 gün boyunca, hayat dursun! Market kasiyerine de dursun, fabrika işçisine de… Sağlıkçılar, kolluk güçleri hariç, herkes kapansın. Kural konuyorsa, Ali’ye, Emmi’ye, Ayşe’ye herkese eşit uygulansın…

Toplu taşımada başka, küçük esnafta başka başka olmasın. Kural kural olsun! Esnemesi, arka kapısı olmasın…  Salt, bunlar yeterli mi? Hayır!

Yeni bir bilinç oluşturmanın, oluştururken de sıkı tedbir ve kontrolleriyle, “hijyen, maske, mesafe” üçlüsünü, hele de ‘benden önce, karşımdakinin sağlığı, güvenliği’ düsturunu yerleştirelim. Kimseye müsamaha göstermeden, ‘hastalık ve tedbirler önünde herkes eşit’ ilkesini pas geçmeden…

Ekonomik anlamda, fatura ağır olacaktır. Olabilir! İnsan hayatı ucuz mu? Sağlıkçıların yaşamı 3 gün alkışlamaktan mı ibaret?

Sağlığa yapılmayan yatırım, küçük ekonomik oyunlarla kapatılabilir mi? Cidden tedbir almak ve önlemek istiyor muyuz? Yoksa, zaman zaman “pandemi tedbirleri” kişisel çıkarlar mı sağlamakta?

Serinin devamında, farklı sorular, okumalar ve belki niyet okumaları, bizlerdeki etkilerin üzerine sormaya, anlama, anlamlandırma çabalarına devam edeceğim… Şimdilik, sağlıcakla kalmanız ümidiyle.

Bir Cevap Yazın