İSTANBUL SOKAKLARINDA BİR KADIN: SANIRIM KORONA BİZDEN KORKUYOR

Aslında hepimiz alışığızdır, sokağımızdan, mahallemizden ya da her hangi bir yerde çöp konteynırları başında karşılaştıklarımızla. Bazılarımızın “tiksinerek” baktığı, bazılarımızın “Ekmeğinin peşinde” dedikleri: Kağıt ve hurda toplayıcıları.

Bu işi yapanların hep erkekler olduğunu biliriz ya da karşılaşırız. Kağıt ve hurda toplayanların içerisinde kadınların olduğunu çoğumuz bilmeyiz ya da görmeyiz.

Yüksel Kadan, bu kadınlardan sadece biri. 50 yaşında. 5 aydır Fatih’in Balat Mahallesinde yaşıyor. Kadan, her ne kadar Gaziantepli olsa da yaşam koşulları onu İstanbul, İzmir, Adana, Mersin, Antalya’ya kadar sürüklemiş.

1990’larda geldiği İstanbul’da 13 yıl kaldıktan sonra ailesi ile birlikte önce Gaziantep’e yerleşmiş. Bir süre kaldıktan sonra en küçük çocuğunu alıp Mersin’e, oradan Antalya’ya gitmiş. İstanbul’da kaldığı 13 yıl boyunca özel güvenlik elamanı olarak çalışmış.

İki evlilik yapmış Kadan. İlk evliliğini ailesinin zoruyla yapmış, ikinci evliliğini isteyerek yapsa da ailesinden tepki almış. Erkan Yurddaduran ile cezaevindeyken evlilik yapmışlar. Sadece tepki almakla kalmayıp, ağabeylerinden şiddet de görmüş. Ailesinden gördüğü şiddet sonucu solunum yollarında Hemoptizi hastalığı oluşmuş.

Tanıştığı Erken Yurddaduran ile evlendikten sonra İzmir’e yerleşmiş. Erkan’da 54 yaşında, onunda ikinci evliliği. Ağabeyleri İzmir’de yaşadığı için İzmir’e gitmiş ancak ailesi tarafından “Reddedilmiş”. Nedeni ise evlendiği Erkan’ın kağıt toplayıcılığı yapması. Ailenin baskısı sonucu Yüksel Kadan ve Erkan boşanmış. Ancak bu boşanma sadece resmi olmuş.

Ailesi tarafından terk edilmesi ardından Yüksek Kadan ve eşi Erkan birlikte kağıt ve hurda toplamaya başlamışlar. Ancak bir süre sonra Antalya’ya yerleşmişler.

15 yıl kadar kağıt ve hurda toplayarak geçimlerini sağlayan Kadan ve eşi Antalya’dan İstanbul’a 5 ay önce geldi. İstanbul’un Balat Mahallesinde tek göz bir odaya yerleşen Kadan ve eşi, kağıt ve hurda toplayıcılığına İstanbul sokaklarında devam ediyor.

Sabahın erken saatlerinde kalkan Kadan ve eşi, demir arabalarının arkasına bağladıkları torbalarla İstanbul sokaklarında ekmek peşine düşüyorlar. Evlerinin önünde ayrılıyor Kadan ve eşi. Ayrılmadan önce sigaralarını bölüşüyorlar. Tekel ürünü sigaralar değil bu arada, tütün sarması sigaralar.

Sokakların sakin olduğu saatlerde çıktığı ekmek yolculuğuna ilk olarak evinin önündeki çöp konteynerlerlarını karıştırarak başlıyor. Eline aldığı demir bir çubuklar karıştırıyor çöp poşetlerini. Aradıkları pet şişe, karton, konserve kutuları oluyor. Tek tek torbasına atıyor topladığı atıkları.

Tek koruyucuları eldivenleri ve ağzındaki maskeleri. Boyunun yetişmediği konteynerlara bazen düşmemek için kendini zor tutuyor. Çöp konteynerlerinin üzerinde salındığını görmek çok olası. Hükümetin yasaklar koyduğu, para cezaları yazdığı maske takma zorunluluğu ise “fiili” olarak onlar için geçersiz. Genelde polisler ve zabıtalar onları uyarmakla yetiniyor. “Sağlığınız için önemli” dediğiniz zaman da “Maske ile bu arabayı bu yokuşlardan çıkarabilirseniz bende çıkarırım ama imkansız” demekle yetiniyor.

Balat’ta başladığı ekmek yolculuğu önce Fener’e, ardından Ayvansaray’a, oradan Eyüpsultan ilçesine kadar gidiyor. Bu yolculuk burada da bitmiyor. Eyüpsultan’ın ardından bu defa yönünü Unkapanı’na, Eminönü’ne, Koca Mustafa Paşa’ya veriyor. Bazen mola veriyor tabiî ki. En fazla bir çay içiyor dinlenme molalarında.

Akşam saatlerine kadar sokak sokak çöp konteynerlerını geziyor ve ekmek parasını çıkarmaya çalışıyor. Mahalledeki hurdacı kapanmamışsa, kapanış saati 16.00, o gün emeklerinin karşılığını alabiliyorlar bir nevi. Şimdiye kadar 60 TL’yi görmüş değiller bir günde. 50 TL’nin üzerinde bir ücret almışlarsa o gün onlar için şanslı gün anlamına geliyor.

Covid-19 kapsamında sokağa çıkma kısıtlamasının uygulandığı günler sokaklara çıkamıyorlar. Günler uzadıkça onların cebinden gidiyor.

İzmir’e gidene kadar kağıt toplacılığı diye bir şeyden haberinin olmadığını söyleyen Yüksel Kadan, tanıştığı bir genç aracılığı ile başlamış çalışmaya. 2005 yılından bu yana kağıt topladıklarını belirten Kadan, kadın olarak çok zorluk yaşadığını dile getiriyor. “Çöpün başına geliyorum, ben çöp toplarken etrafımda gezenler oluyor. Bazıları geliyor evlenme teklif ediyor. Bazı erkekler geliyor benim topladığım çöpleri, hurdaları alıyor. Ben kadınım ya. Ses etmeyeceğimi sanıyorlar. Tepki gösterdiğimde sopalar çıkarıyorlar ve ben gitmek zorunda kalıyor. Elimdeki mallardan alıyor. Şiddet de maruz kalıyorum çokça. Şu anda 50 yaşındayım. Çok şükür ki hiç tacize uğramadım. Şiddet çok yaşadım ama.”

“Yürümek spor oluyor bizim için” diyen Yüksel Kadan, “Her sokağa çıktığımızda insanlarla tanışıyoruz. Günde 8-10 kilometreden fazla yürüyoruz” dedi.

Yıllardır sokaklarda olduklarını ve yaptıkları işten kaynaklı bağışıklık sistemlerinin güçlendiğini belirten Kadan, “Sanırım korona bizden korkuyor” diyor.

Çok sayıda kişinin kendilerine yardım ettiğini söyleyen Kadan, “Bize her koşulda yardımcı oldular. Televizyondan tabağına, çanağına kadar verdiler. Kiramızı verenler oldu. Ama bu hafta evden çıkmamız gerekiyor. 400 lira veriyorduk, şimdi 700 lira vereceğiz kiraya” dedi.

Kadan’ın en çok zoruna giden ise insanların yaklaşımları. Kadan, yaklaşımları “Çöp topluyorum, bir bakıyorsun çevredekiler ‘uzak dur, uzak dur’ diye sesleniyorlar. ‘Mikrop bulaştıracaksın’ diyorlar. Bazen çay ocaklarına gidiyorum, ‘çayı karton bardakta veriyor ve benim müşterilerin oturduğu yer oturmamı istemiyor. Bazıları da insanların kıyafetlerine bakmıyor, çok iyi yaklaşıyorlar” sözleri ile anlatıyor.

Bir Cevap Yazın