HOŞ GELDİN KAOS

İkinci yılına günler kala, büyük bir gümbürtü ve belirsizlikle hayatlarımıza giren “pandemik süreç”; yine kaosun eşiğine de taşıyarak, bizleri terk ediyor… Covid-19 bitmedi, öyle algılanmasın; sadece yasakları kaldırılıp, biraz da herkes kaderine terk ediliyor… Öncesinde farklı mıydı, o da ayrı bir soru işareti…

Dünya genelinde 2,5 yıldır, ülkemizin gündeminde de yaklaşık 2 yıldır (13/03/2020) süregelen pandemi yasaklarında, 2 Mart tarihi itibariyle artık evrilme ve/ya esnetme sürecine gidildi. 

Maske Zorunluluğu Kalktı

2 Mart 2022 tarihinde yapılan Sağlık Bakanı Koca başkanlığındaki toplantı da alınan kararlarla maske ve HES kodu hayatımızdan çıktı.

Bakanlığın resmi sayfasından da: “Artık açık havada maske kullanmak zorunda değiliz. Kapalı ortamlarda havalandırma yeterliyse ve mesafe kuralına uyum gösterilebiliyorsa maske takmak artık şart değil. Yeni dönemde HES kodu uygulaması kaldırıldı. Hiçbir kurum ya da kuruluşa girişte HES kodu kontrolü yapılmayacak. Hastalık belirtisi olmayan kişilerden test istenmeyecek. Okullarda, iki vaka çıkması halinde sınıfın kapatılması şeklindeki uygulamaya artık gerek görülmemektedir. Pozitif çıkan öğrencinin izole edilmesi yeterli bulunacak ve eğitim devam edecektir.”

Salgının düşüşe geçmesinden dolayı alınan kararlar ile ihtiyaç duyulan psikolojik rehabilitasyonun sağlanmasının da amaçlandığını belirten Koca, “Bu kararlar konusunda farklı değerlendirmeler yapılması mümkündür. Bizimse Bakanlık olarak hepimiz adına en iyisini yapmayı, en doğru kararı vermeyi amaçladığımızdan kimsenin kuşkusu olmayacaktır” şeklînde yeni süreç duyurulmuş da oldu.

Kafalar Karışık

Asıl karışıklık şimdi başlıyor gibi görünmekte… Zati ilk günden beri doğru yönetilmeyen, azla çok arası cezalarla denetimsizlik örneği sergileyen; çoğu kararlarıyla kafaları bulandıran belirsizlikler silsilesi, daha da açmaza doğru gidiyor…

Hâl böyle olunca, ilk tepkileri ölçmek, insanların düşüncelerini merak da sardı. Bu sebepledir ki Twitter hesabımdan, bir anket açma ihtiyacı hissettim.

Takipçilerime “maske kullanmaya devam edecek misiniz”, diye sordum. “Evet”, “hayır” ve “verileri izleyeceğim” seçeneklerini oylamalarını ve de yorumlarını da paylaşmalarını istemiştim.

66 kişinin katılım gösterdiği, olayın sıcak saatlerinde açılan mini anket, göstermekte ki tekrardan bir belirsizlik havası esmeye de başlamış…

%3 oranında katılımcı “verileri izleyeceğim” şeklinde cevaplamışlar. Peki, veriler yeterince yol gösterici olacak mı? 56.780 yeni tanı konulup, 189 kişinin yaşamını yitirdiği dünkü tablo gerçekliğinde; yeni sürece geçilmedi mi? Neredeyse her gün 200’lü sayılarda insanımızı yitirmiyor muyuz?

Kişisel tedbirlerini almaya mecbur edilen- belki de başından beri de öyleydi- ve maske takmaya devam edeceğini söyleyen kişilerin oranını; %76  olarak göstermekte anket.

Oransal olarak sizce de çok yüksek değil mi? Sanırım büyük bir kitle, kendini güvencesiz hissederek, hayatın olağanına devam edecek…

Açıklama iyice karışıklığa da yol açacak gibi durmakta. “Havalandırma yeterliyse” tanımı, fazlaca muğlak duruyor.  Şayet yeterliyse ve gerekli mesafe korunursa kapalı ortamlarda ‘maske kullanımı zorunluluğu kalkıyor… ‘

AVM’lerde, hasta hane gibi ortamlarda bu denetimleri kim yapacak, yapılacak mı yahut? Hadi küçük işletmeler, kafeler, esnaf lokantaları kişisel önlemlerini aldılar diyelim; büyük merkezlerdeki yeme içme mekanları, ziyaretçi sayısı nasıl denetim altında tutulacak?

Hoş, son aylarda toplu taşımda zati normalleşme yaşanıyordu; buralarda maskesiz seyahat etmek isteyen, eden yolcular ne olacak? Yine şoförler ve araçtaki diğer yolcular mı müdahale etmek zorunda kalacak? Bu durumların geçmişte, ne derece sorunlar yarattığı unutulmamıştır da umarız?

Anket devam ederken, sağlıkçı arkadaşlarımın da fikirlerini istemiştim. Kosova’da yeni işe başlayan doktor bir arkadaşım; “Burada hastanelerde dahi, maske takılmıyor” dedi…

Yolladığı görselde de sayılar oldukça ilginçti… Hani neredeyse, benim anketime katılanlar kadar, yeni vaka belirtilmiş 1 Mart tarihinde…

Evet, bizim bazı ilçelerimiz dahi 2 milyonluk (yaklaşık Kosova’nın nüfus oranı) nüfusa sahip, gel gör ki bu gerçeğin ülkemizde olduğunu söyleyebilmemiz mümkün değil… Bir yerlerde bir kusur var, yorumunu da sizlere bırakayım…

O sıralarda açıklama yayınlayan TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı; ” 3 doz aşı olanlarının oranın %32 olduğunu” söyledi. 12 yaş üstü nüfusta durumumuz bu…

Kişisel olarak hesaplarından paylaşım yapan, çoğu doktor da kalkan yasaklara dair, yeni süreci akıl almaz bulmaktalar…

Yaklaşık 1.5 sene röportaj yaptığım, Türkiye’nin  ilk aşı gönüllülerinden de olan, Dr. Erdal Yanbuloğlu “süreci 1- 2 hafta izleyip, maske kullanımı konusunda  öylekarar vereceğini” söyledi, fikirlerini sorduğumda.

Hazır Erdal Beyi yakalamışken “sürecin tam olarak ne zaman kontrol alınacağı düşüncesindesiniz “ soruma: “ Ben artık, eğer ciddi bir ‘Varyant’ olmazsa; küçük dalgalanmalar dışında, büyük bir şey beklemiyorum” şeklinde cevapladı.

Hepimizin ayrımında olduğu, kalabalık sokaklarda dahi  maske takmayan bir kesim vardı. Zaman zaman hepimizde sokakta maskeyi çıkarıyorduk, hoş o da ayrı… Zati bir süredir de sokaktaki kullanımda “kalabalık ortam” şartı aranıyordu, yeni kural bu anlamda çok şeyi değiştirmedi bazılarımız için. Kısacası; anketi oylayanların %21’i maske kullanmayacaklarını belirtmişler…

Toparlarsak…

Bir başınalığımız, kendi halimize terk edilişimiz, dün itibariyle; resmiyet kazandı. Öncesinde ne derece korunuyorduk gerçekliği de ortadaydı…

Yine bir bilinmezliğe doğru yol almaktayız. Tüm yalın gerçekliğe rağmen, belki biraz deneme yanılma, oluruna bırakma veyahut sağ kalanlarla yola devam halini de göstermekte; gelecek günlerimiz…

Tepkimiz, tedbirlerimiz ne olursa olsun; artık daha az pandemi/virüs konuşulmamızın da istendiği, bambaşka yarınlar var önümüzde…

Alamet mi, kıyamet mi yol aldıkça göreceğiz. Çoğunluğun bir süre daha kaygılı hareket edeceği, yaşamın içine döneceği- zorunlu kalacağı günler devam ederken, yolda uğurladıklarımızın olacağı yeni dünya, anlamlandıramadığımız bir normalleşmeye hoş geldik…

Bulaşısız, akıl sağlığımızı koruyabileceğimiz, dünleri aratmayacak; olabiliyorsa biraz da barış içerisinde, bahar tadında ömrümüz olsun… Artık cemreler biraz hayatımıza da düşsün, yaşamlarımıza da güneş doğsun…

Selametle, değerli okurlarım…

Bir Cevap Yazın