BELKİ SENEYE GÜZEL TATİLLER YAPARIZ

Geçen yazımda bahsetmiştim ya hani, hazır Edremit’e gelmişken çevreyi de biraz gezeyim istedim. Okullar tatil oldu. Her yer iyice dolmadan kalabalıklar iyice artmadan sakince gezmek için düştük yollara oğlumla beraber güzel tatiller için .
Önceliğimiz Asos olacaktı. 2019 yılında geldiğim bu şirin belde daha fazla konaklama tesisleriyle dolmuş. Lakin geçen yıl Antalya Kaş’ta gözlemlediğim, bu yıl da Datça, Ortaca, Muğla gibi yerlerde gözlemlediğim çadır ve karavan campingleri çoğalmış. Sanırım iyice değersizleşen TL’nin bize yansıması sonucu. Artık büyük tesislerde konaklamak biz yerli turist için çok zor.
Tesisinde konakladığımız işletmeci ile birazcık dertleştik. “Pandemiye rağmen geçen yıl bu aylarda doluluk oranı çok daha fazlaydı. Bu sezonun sonunu görür müyüz bilmiyorum. İşimiz çok zorlaştı. Her hafta fiyat değişiyor girdilerde. Biz de ona göre en olabilecek rakamlarda çıkıyoruz misafirlerin karşısına ama bu bile çok zorluyor iki tarafı da.” dedi.

Hangimiz yaşamıyoruz ki… Pazara bile çıktığımızda bir hafta önceki fiyattan almayı düşündüğümüz hiçbir şeyi aynıya alamıyoruz. Bunlar aklıma gelince işletmecinin ne kadar haklı olduğunu anladım. Küçük işletmelerin zor olan ayakta kalma mücadelesini takdir etmemek mümkün değil. Bu yılı kötü geçirdiler diyelim. Peki gelecek yıllarda ne olacak? Hiç bilinmez.
Behramkale’yi tekrar göreyim istedim. Keşke gitmeseydim. Her şey üst üste, iç içe girmiş. Kaleye giriş ücretli. Kişi başı 40 lira. Öğrenci indirimi var sanırım. Ben girişin solundaki o çirkin barakayı görünce gezmekten vazgeçtim. Zaten limanda tadilat adı altında garip bir çalışma sürüyor. Her şey tamamlanıp bitince göreceğiz bakalım neler yaptıklarını. Köprünün sokaklarını gezip döndüm geriye. Haydi dedik bir de Bozcada’yı görelim.

Bozcaada herkesten dinlediğim ama hiç gitmediğim bir belde. Bu yıl hazır bu kadar yaklaşmışken orayı da gezelim diyerek düştük yola. Aslında motosiklet ile gitmek varmış biz en büyük yanlışı araçla gitmekle yaptık. Geyikli-Ada arası feribot fiyatı araç için 300 TL olmuş. Tamam buna razı olduk. Adanın içinde her yerde kapanlar var. Yanlışlıkla yolu şaşırdın, yarısını dolanmak zorundasın. Ona razı olduk, lakin yol çalışması yapılıyor tepelerde. Bozuk yollarda ralli yapmamız da maalesef cabası oldu işin.
Adadaki bütün binalar butik otel olmuş. Garip bir kalabalık var gibi ama işletmelerin hemen hepsi boş. Belki Temmuz-Eylül arası durum değişir. Kahvaltı için oturduğumuz mekanda bir açma 15, bir adet gül böreği 45 TL olunca lokmalar geçmedi boğazımızdan. Maliyetini hesaplamaya kalkınca bu kadar olmaz diyorsun ama işletmenin suyu, vergisi, personel giderini düşününce bu hesap doğru, bu rakam ucuz bile kalıyor maalesef.

Ayazma Plajı’nda iki şezlong bir şemsiye 100 liraydı şimdilik. Yıldızsız bir işletmenin geceliği iki kişi için 1600 liradan başlıyor. Şarap-peynir keyfi yapacak iştah bile kalmıyor insanda ki biz zaten konaklamadık. Hemen kısa bir tur yapıp geri döndük. Çünkü saat başı yapılan ve son seferi 19.00 olan feribot için en az bir saat kuyrukta beklemek gibi de bir sorun var burada. Rezervasyonluysan bunları yaşamıyorsun ama bizim gibi ani kararla yola çıktıysan rezervasyon yapmak ne mümkün. Ölüm gibi bir şey telefondaki görevliye ulaşmak.
Bozcaada cehenneminden sağ salim kurtulunca bir ohh dedik. Sanırım bu benim ilk ve son gidişim olur. Ayazma’nın yumuşacık kumları, akvaryumun dingin suları bile sakinleştiremez kimseyi onca stres yaşadıktan sonra. Dönüşte tarihi Rum evlerinin olduğu Çanakkale Ayvacık’a bağlı Adatepe’ye çıkalım dedik. Burası şirin bir belde. Küçücük bir meydanı, meydanın etrafında da sayısı hayli fazla dondurmacı var. Akçay’da 6 lira, Burhaniye’de 7.5 lira olan bir top dondurma Adatepe’de 10 lira olmuş. Onca yorgunluğun, masrafın üstüne bir bardak su içemedik ama bir top dondurmayla içimi serinlettim gibi. Eh işte birazcık…

Ben tek başına yaşayan biriyim. Düzenli gelir denen bir emekli maaşım var. Bütçemi ona göre ayarlayıp arada böyle kaçamaklar yapıyordum. Ama bu yazdan sonra yeni yollar yapabilir miyim hiç bilemem. Düşünün, araç fiyatlarını. Otobüsler her hafta yeni zamlarla çıkıyor karşımıza. Uçak desen hakeza. 700’den, 800’den aşağıya bir yol bileti yol.
Dört kişilik aile ne yapar? Eğer yakın akrabalarının yazlığı varsa belki yol parasını kotarır, birkaç gün orada kalma şansı yakalarlar. Yoksa bulundukları yerden hiç kımıldaman gelir yazın sonu. Oysa ki herkesin en doğal hakkı değil midir bir tatil yapmak, yılın yorgunluğunu ve stresini atmak. Eskiden bir köyümüz olurdu gidecek. Artık o da yok. Bütün köyler şehre benzemiş. Doğal yaşam sıfırlanmış. 3 kuruş kazanıp kışı rahat geçirme derdinde insanlar. Tıpkı esnaf gibi, tıpkı senin gibi, tıpkı benim gibi.
Ne diyelim… Bu yıl da böyle geçiyor. Kim bilir belki seneye her şey değişir. Olumlu bir şeyler olur, güzellikler olur. Coğrafyanın kaderi belki değişir. Hepimizin yaşam seviyesi değişir. Hepimiz bol kazançlı, rahat içinde tatiller yapabileceğimiz günlere kavuşuruz, güzel tatiller yaparız. Umarım öyle olur!
