GEZMEK, DOĞA KATLİAMLARI VE GEZİ PARKI

Yine, yeniden merhaba. Bir süredir yollardayım. Biraz gezmek, biraz dinlenmek, biraz İstanbul’un keşmekeşinden kaçmak için olsa da en çok günün bize getirdiklerini yaşamaktı niyetim. Bir listem vardı içinde Datça’ya gitmek, Can Baba-Can Yücel’in evini ziyaret etmek, ören yerlerini gezmek, el değmemiş bakir koylarda denize girmek olan. İşte bunları yaptım. Kimseler gelmeden, sıcak basmadan, sakin sakin gezdim dostlarımın sayesinde.
Duydum ki bu sit alanı olan koylar kamuya açılacakmış. Geçen yıl Marmaris İçmeler’de çıkan yangın sonrasında hızlanan otel inşaatlarının yenilerini de bu yerlerde görmek istemiyorsak sesimizi daha çok yükseltmeliyiz bence. Antalya’nın Finike ilçesinde yaşarken taş ocağı sahiplerinin katlettirdiği ve davası hala sonuçlanmayan, azmettiricilerin cezasız kaldığı, Aysin-Ali Ulvi Büyüknohutçu çiftinin katledilmesinin 5.yıl anmasında çeşitli illerden, beldelerden gelen doğa dostu dostların anlattıklarını dinleyince kanım dondu desem yeridir.

Kuzeyden güneye, doğudan batıya her yeri kaplayan HES inşaatları, maden ve mermer çıkarma ocakları yüzünden dağlarca, ovalarda çok feci ağaç katliamı yapılıyor. Çevre kirletiliyor, yetişen bitkiler olumsuz etkileniyor. Bundan da hiç kimse rahatsız olmuyor maalesef. Yalnızca belli başlı dernekler ve STK’lar mücadele etmeye çalışırken, here alandan engellemeler ve müdahalelerle karşı karşıya kalıyorlar.

İçinde pek çok canlıyı barındıran ormanlar böyle katledilince, doğanın tüm dengesi bozuluyor haliyle. Börtü böcek olmayacak, kuş sesleri duyulmayacak, her yeri kaplayan beton yığınları içinde basacak 1 metre çimenlik bulamayacağız galiba.
Güney Ege her ilçesiyle muhteşem. Neresinden yola çıkarsan çık seni doğanın güzellikleri karşılıyor. Yerel halk denetlenmeyen fahiş fiyatlarla bunun kaymağını yese de kooperatifleşmeyle rakamlar daha makul seviyelere çekilmiş gibi. Mesala bir mesafeden ötekine tekneyle gidiş-geliş 60 TL, bir günlük tekne turu ise yemek dahil 250 TL gibi rakamlar. Tabii bu şimdilik böyle.

Bu yazıyı kaleme aldığım yerde manzaram Kaz Dağları’nın muhteşem heybeti ve zeytin ağaçlarının görkemi. Yakın tarihte bunlar da kalmayacak gibi. Ege’de yaşayan çiftçi de artık umursamıyor doğayı, zeytini, bağı, bahçeyi, tarlayı… Tarlasını müteahite verip karşılığında 10-15 daire alıp kiraya vererek zahmetsiz bir yaşama koşuyor haliyle. Malum son dönemde yapılan zamlardan sonra tarım ve hayvancılık bitti. Kimse o yükü sırtlanmak istemiyor. 25 TL’yi geçecek gibi olan mazot ve benzin fiyatları hepimizi, en çok da tarımla uğraşan çiftçiyi etkiliyor.
Bundan 9 yıl önce, Taksim Gezi Parkı’nda katledilmek istenen ağaçlara sahip çıkan, onları inşaat firmalarına ve hala iktidara ait olan belediyeye kaptırmayan, bu uğurda yaralanan, canını kaybeden insanlar günlerce mücadele etmiş, onca kayba rağmen bir ağacı bile kestirmemişken sanki iktidar erki doğal hayatta yapılan katliamlara izin vererek bunun intikamını alıyor.

Son karar duruşmasında Gezi Parkı’nı planlayan ve finanse eden kişi olarak işaretledikleri Osman Kavala’ya müebbet; Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Can Atalay, Mine Özerden için 18 yıl hapis cezası verildi. Bunun üzerinden 1 ayı aşkın bir süre geçmesine rağmen ne bir muhalefet oldu ne bir yüksek ses çıktı. Sanırım 9 yıl önce katledilen canlarımız gibi zaman içinde onlar da unutulacak, zindan köşelerinde kalacaklar uzunca bir süre. 31 Mayıs’ta 9.kez toplanıp “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” sloganlarıyla yapılacak olan Gezi Parkı Şehitleri Anması çoklukla sosyal medyadan takip edilecek. Tag’ler açılacak, “susmuyoruz, buradayız” denilecek. “Gezideydik” denilecek ama her yıl olduğu gibi belli katılımcıların dışında kimse İstanbul Mimarlar Odası önüne gitmeyecek.
Hani bir söz var ya… Atı alan Üsküdar’ı geçti… Bunlar yalnız atı değil, yarınlarımızı, geleceğimizi, geçmişimizi, dünümüzü, bugünümüzü karatmayı hedeflemişler ve başarmanın tadını çıkarıyorlar. Biraz gayret, biraz hareket, biraz cesaret bize eski günleri geri getirir. Haydi silkelenip atalım şu ölü toprağını üzerimizden. Ne dersiniz?
