EVDEKİ, SOKAKTAKİ, DOĞADAKİ DOSTLARIMIZ

Merhabalar. Nasılsınız? Herkes iyidir umarım. Gezmeler, tatiller bitti. Hepimiz yuvaya döndük sonunda. Ben çok özlemişim İstanbul’u ve içinde yaşayan sevdiklerimi. Kızım, erkek arkadaşı, köpekleri Hera ve kedi Vera. Kız kardeşim, erkek arkadaşı ve kedisi. Kızçem Ece, emekçi kadın Sevgi, can dostum Kemal… Herkesi, herkesi öyle çok özlemişim ki anlatamam.
Eğer Antalya’da bir terslik olmaz, hastamız stabil durumunu devam ettirirse Ekim 15’e kadar buralarda olup sevdiklerimle buluşmalar yapmayı çok isterim. Sonrasında gidip bu stresli günlerinde can dostuma ve kız kardeşine manevi gücümle destek vermeye çalışacağım. Umarım her şey yolunda gider ve biz doğum günümde Antalya Kaleiçi’nde sağlığına kavuşan Melih bey için karşılıklı göbek atarak kutlarız bu sevincimizi.
Benim kendi özgürlüğüme, rahatlığıma, aklıma eseni yapma huyuma yakından tanıyanlar şahittir. Kendime yapmak istemediğim kısıtlamaları evcil hayvanlara da yapmak istemem. Sahiplenip onları evlatları gibi koruyup bakımını yapanlara da sonsuz saygı duyarım. Tabii ki ben de bütçem yettiğince, elimden geldiğinde sokak hayvanlarına destek olmaya çalışıyorum bu arada.

Çocukluğum bahçeli evlerde geçtiğinden bizim evden de asla kedi eksik olmazdı. Soğuk kış günlerinde sessizce gelir en sıcak yer diye boynumun altına sokulup uyurdu minik Mestan. Annem evde kedileri pek istemezdi ama çocukluk işte; gizli gizli getirir, odalara almasam da evin bir yerinde beslerdim onları. O vakitler böyle kuru mama yaş mama falan yok. Biz ne yersek onlar da onu yerlerdi çaresiz.
Yıllar geçti, evlendim, iki çocuğum oldu. Onlar da doğal olarak hayvan sever oldular. Muhabbet kuşu, kedi, kaplumbağa… Artık eve ne sığarsa o canlı bizim konuğumuz olur, ömrü kadar yaşardı. Belki cahillik, belki hastalıktan çok uzun ömürleri olmayan bu canlıları kaybettikçe bahçede mezarlar çoğalmaya başladı ve ben artık evde bakamayacağıma kanaat getirdim. Zira her kayıp bende derin travmalara yol açmaya başlamıştı. Öyle çok kavanoz balığı kaybetmiştik ki sayısını bilmiyorum.

Tabii bu süreçte kız kardeşim bir köpek sahiplendi. Reçel hanım hepimize yetiyordu. Ailemizde evcil hayvan neredeyse hiç eksik olmadı desem yeridir. 2000’lerin ortasında bazı şikayetler nedeniyle gittiğim doktor bünyemin kistik bir yapıya sahip olduğunu söyledi. Özellikle hayvanların tüy ve kıllarının kistlerin artmasına sebep olacağını, bir müddet onlardan uzak durmamı söyleyince çaresiz ben de bu uyarıya uydum. O zamanlardan bu zamanlara yalnızca bir kez, o da aynı evde birlikte yaşadığımız için kız kardeşimin kedisi Şero beye baktım. Bu da çok kısa bir süreydi. Onun dışında arada sırada çocuklara gidip onların canlılarıyla bir iki gün vakit geçirip tekrar evime dönüyorum.
Kim bilir belki bu nedenler beni sokakta yaşayan canlılarla ilgilenmeye itti. Onların fotoğraflarını çekiyorum, hatta bu aralar hemen hemen her gün çektiğim fotoğraflardan birini Twitter sayfamdan paylaşır oldum. 2013 yılının sonu gibi Twitter’dan karşılıklı takipleştiğim, reel’de hiç görmesem de sıkı dostluk kurduğum birisi paylaştığım kedi fotoğraflarını çok beğendiğini, onların yağlı boya resimlerini yapmak istediğini yazınca öyle mutlu oldum ki hevesle kabul ettim. Hatta o yaptığı resimleri tamamladığında ben de çektiğim fotoğrafları bastıracak ve biz birlikte ortak bir sergi açacaktık sokak hayvanları adına. Bu coşkuyla ben sürekli farklı farklı kedileri fotoğraflıyordum sokaklarda. Arkadaşım da özelden yaptığı tabloları bana yolluyor ve yorum alıyordu.

Aradan zaman geçti. 2015’in ilk aylarıydı. Arkadaşımın hesabında hiç hareket olmamaya başladı. Aslında çok merak ediyordum ama her gün paylaşım yapan biri olmadığı için biraz beklemeyi tercih ettim. Bir hafta sonra aynı durum devam edince özelden halini hatırını sordum. Gelen yanıt çok kısaydı: “Annemi kaybettik.” Şok olmuştum. Daha sonra öğrendim ki zaten kanserle mücadele ediyormuş. Terapi olsun diye de resim yapıyormuş. Birlikte aldığımız kararlar onun hayata biraz daha tutunmasını sağlamış. Belki de uzaktan da olsa ona da bir dokunuşum olmuştu bu.

İşte bu nedenledir ki hep söylediğim gibi sosyal medya kimilerimize can simidir görevi yapar, kimilerimizi de yoldan çıkarır, pek çok hatalar yapmasına neden olur. Hepimizin başından benzer olaylar geçmiştir sanırım. Biz yine de dostlarımıza sıkıca sarılıp güvenli ortamlarda buluşalım değil mi ama?

Bu hafta sonu kızımdaydım. 3.5 ay oradan sonra onunla buluşmak, oturup dertleşmek çok iyi geldi bana. Tabii ki onun kızları köpek Hera ve kedi Vera ile birlikte çok keyifli vakit geçirdim. Onlar tarafından hiç ummadığım şekilde özlenmiş olduğumu fark ederek çok sevindim. Hera ve Vera birbirlerini kıskandırmak için benim yanımdan hiç ayrılmadılar. Onlarla vakit geçirmek de beni çok mutlu etti.
Evet ben asla uzun bir süre aynı yere bağlanacak bir kadın değilim. ilk yazılarımın birinde de bahsettiğim gibi Çingene ruhum nereye götürürse oraya doğru yola çıkarım. Galiba çok kısa süre içinde yine yol görünüyor gibi bana. Gittiğim yerlerden haber iletirim sizlere. Şimdilik bu kadar. Sevilmeyi beklemeden sevin. İnanın hiç ummadığınız anda ne çok sevginin biriktiğini görüp şaşıracaksınız sizler de. Ben istisnasız herkesi, her canlıyı seviyorum ve seveceğim de sonsuza dek. Her ne kadar evimde onlara yer açamasam, onlarla yaşamayı tercih etmesem de seviyorum işte!
