eğitim kimin için?

Çokça haberlere denk gelirdik, gazetelerde kimi zaman sürmanşetten ya da iç sayfalarda, bilmem hangi köyün, ilçenin çocukları okula gitmek için dağ, tepe aşıyorlar; geçtikleri asma köprü koptu, çığ düştü…

Okullarında yeterli kontenjan veya öğretmen olmadığı için açılamayan okullar, taşımalı eğitimle en yakın mecra/merkez bilmem nereye giden öğrenciler… Ne kadar da tanıdık haberler değil mi?

Öğretimde, eğitimde öğrenci hele de fakir öğrenciler için değişen çok da bir şey yok… Sadece eğitimin modeli değişti. Pandemik süreç; uzaktan eğitime zorladı, dünyanın çoğunu olduğu gibi, bizi de. Yine eğitim adına zaiyatlar, yine garibanın çocuklarına okulsuzluk (eğitim online olsa da girilemeyen EBA, biten net paketleri) yine onlara ölüm….

UTANÇ DUYMAK BİZE DÜŞTÜ…

Perşembe’nin gelişi, Çarşamba’dan belliydi oysa ki… 29 Eylül’de tam “Dön Babam Dön” adlı yazımda; eğitimin dezavantajlı çocuklar üzerinde yarattığı eşitsizliği konu almıştım. İsteyenler buradan tıklayabilir.

İnternet paketi biten öğrencilerin, annelerin feryadı sosyal medyayı inletmişti günlerce. Hepimiz öfke ve acıyla izleyip, feryat etmiştik.  Çıta orada kalamadı… O eşiği daha da vahim bir olayla aştık…

Bu kez yer İstanbul! Esenyurt ilçesinde, 8 yaşında  ilkokul öğrencisi Çınar Mert’i yitirdik… Pisi pisine ölüm dedikleri bu değilse nedir?..

Çınar’ı, EBA’ya giremediği için, internet paketleri olmadığı için  kaybettik… Medeniyet dediğimiz çağda, hem de İstanbul denilen bir metropolde…

Çocuğu derslerinden geri kalmasın diye, komşularından rica eden baba, kablo çekmek için çatıya çıkar. Evin oğlu Çınar da, babasının yanında. Tıpkı, her çocuk gibi. Hepimizin çocuklarının yapacağı gibi… Babayla olmak, belki merak, belki de yardım etmek için…

Ayağı kayınca çatıdan bir daha inemedi Çınar… Geriye yaslı aile, kapağının dâhi açmadığı/açamadığı bilgisayarı ve de hepimize bolca utanç bıraktı…

BİR EKSİLDİLER BAKAN BEY…

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, bir basın toplantısında “EBA’da bir buçuk milyon çocuğumuzu ders başında göremiyoruz. İnternet paketleri bittiği, altyapı sorunları olduğu için…” demişti. Artık, eksi bir! Çınar’ı saymayın…

Çeşitli nedenlerle eğitimden mahrum kalan, bir buçuk milyon çocuğun geleceği ne olur bilinmez de bir tanesinin geleceğinin/ geleceksizliğinin ne olduğunu öğrendik… Yerini biliyoruz!

Eskiden uzak köylerin, kasabaların çocuklarının hak mahrumiyetlerini duyardık, kimi zamansa “burun ucuyla” bakardık haberlere. Uzaktı bizden, ’bizim mahallere’,’ konforlu alanlarımıza uzaktı…’ İstanbul’a, Ankara’ya, İzmir’e, Bursa’ya, Trabzon’a, Antalya’ya, Konya’ya uzaktı. Peki ya şimdi?

Ankara’da demiştim ya, listeden düşelim. Mansur Yavaş, bir GSM şirketiyle anlaşma yaparak: Ankara sınırları içeresinde, köyden mahalleye çevrilen her noktaya, ücretsiz internet hizmetini sağladı. Her yere Mansur Başkan mı dileyelim bilemedim? Hizmeti için, adıma teşekkürümü iletmiş de olayım.  Sezar’ın hakkı Sezar’a.

VEKİL BEY YİNE SORMUŞ…

Bir yanda kişisel inisiyatifle sorun çözen belediye, öte yanda da hizmetleri ve de aldığı kredileri sorgulanan MEB…Eğitim bu günlerde, böyle konuşuluyor…

CHP (Cumhuriyet Halk Partisi) Ankara Milletvekili Murat Emir, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’ a verdiği yazılı soru önergesinde: “Dünya Bankası’ndan, EBA (Eğitim Bilişim Ağı) alt yapısını iyileştirmek için 160 milyon dolar aldığınızı biliyoruz. Verilen desteğin akibetini merak ediyoruz?” diye sormuş.

HALİMİZ İÇLER ACISI…

Son söz ne olmalı, nasıl olmalı? Bir yanda, 8 yaşındaki çocuğun yokluğu, başka yanda net paketi biten çocuklar, anneler, EBA’da ders başı yapamayan çocuklar gerçeği..

Ne söylense eksik ne söylense yarım kalan umutlar, temenniler… Bildiğim şu ki 2-3 haftada bir eğitimi, aksaklıklarını, Çınar’ı yazmaktan hoşlanmadığım. Başkaca çocukların haberlerini, çalınan geleceklerini yazmaktan hicap duyduğum.

Bakalım beş yüz bin çocuğa dağıtılacak tabletler, Pazartesi başlayacak yüz yüze eğitim sorunların ne kadarını çözecek? Yüz yüze eğitimin altından kalkabilecek miyiz? Dahası, ders çıkarmayı öğrenebildik mi? Yaşayarak öğreneceğiz elbet. Günü kurtarmak için mi, yoksa kalıcı çözümler mi üretilmiş? Bu, bu konuda, son yazım mı olacak?

Bir Cevap Yazın