EEE, N’OLDU ŞİMDİ?

En uzun gece 21 Aralık kabul edilse de bizler için 20 Aralık demekti, tabir de abartıya kaçmayacaktır… Lunaparkta, korku treninde bitmeyen, nereye varacağı kestirilemez saatlerle dolu bir gece yaşadık… İşin ilginç yanı; olana bitene mantıksal açıklama da getirilemez…
Tam bir karmaşa, kaos dolu saatlerdi. Durdu mu, döviz bu noktada çıpalandı mı, yeniden dakikalar içinde ne tarz eğrileri gösterecek çoğunluğumuzun öngörüsü, bilgisi yok…
GÜN BE GÜN OLANLAR
Son 2 ayımız “Türk Ekonomi Sistemi” diye adlandırdıkları; yeri gelince “dini hükümler /nas”, çok zorda kalınca “dış güçler”, “faiz, enflasyon lobisi” m/izahlı; üretimle desteklenmeyen, kırılgan piyasalar gerçekliğine rağmen faizleri indirme inadıyla geçti.
Keşmekeşin zirvesi neredeyse son 25-30 günlük döneme denk geliyor. Devalüasyon, batanlar/anlık zengin olanlar, yeni bakanlar, politikacılar…
Oturmuş sistemlerde, piyasalarda senelere yayılan aksiyonları; günler, saatler, dakikalar içinde yaşadık, yaşayacağız gibi de duruyor.
Ayın ortasında, şu satırları yazdığım anlara kadar olanı biteni, ekonomik çalkantıları anlatmak bile hani neredeyse cilt cilt ansiklopedi oluştururdu.
15’i günü; önce faiz 14 puana indi (2ay önce 19’du), ardından asgarî ücret 4.253 TL olarak ilan edildi… Araya “nas soslu” her güne birkaç konuşma eksik olmadı, son haftada.
TÜSİAD, TOBB gibi; piyasa aktörlerinin homurtuları, cılız sesli itirazları da günlerimize renk kattı.
Bile isteye miydi kestiremesek de gündem aşırı gerildi, piyasalar dalga sörfüne çıkarıldı, dün akşam saatlerinde dahi faiz indirimi ısrarcılığının süreceği motifleri göz önündeydi de…
Hatta iş o raddedeydi ki, “anırsalar da anırmasalarda”; “hüküm bu; nasları yok saymamız beklenmesin” dendi hafta sonunda.
Cumhurun başının göstermemesi gereken kabalığına, ağza almaması gereken söze, zati çok da diyecek bir şey yok… İtirazları, karşı çıkışları sevmedikleri bariz olmakla beraber, yine de bir ölçü mü olmalı? Devlet adamının dahi, dilde sınırı olması gerektiğinden haberdar mı bilinmez?!!
YANDI GÜLÜM “NAS” HELVA!
Dün akşam saatlerinde, kabine toplantısı vardı. Piyasalardaki çalkantının, sokaktaki ve işverenlerdeki rahatsızlığında bilincindeler; alınan kararlar bu yöndeydi.
Toplantı sonrası açıklamalara geçmeden önce, hatta toplantı sürerken, doların 18,5 TL düzeyinde olduğunu, not düşmüş de olayım.
Nastan vazgeçmemekle beraber; vatandaşa dövizinizi, altınınızı banklara yatırın, piyasaya ve üretime can verin dendi.
Burada bir ayrıntı var; şu an ki kurdan bankaya yatırdığınız da diyelim ki, artış oldu ve siz de zarar oluştu; ”devlet zararınızı karşılayacak” dendi.
Bu oldukça kafa karıştırıcıydı, çoğumuz da anlamadık haliyle. Ne anlama geldiği, işin uzmanına, ekonomi erbabı Mahfi Eğilmez sorulduğunda: “Dolaylı faiz artırımı yapılıyor yani. Kur %40 artmış, faiz %14 ise, aradaki 26 puan ödenecek. Ve bunun adı faiz olmayacak. Müthiş” şeklinde cevaplandırmıştı.
Mahfi Hoca’nın cevabı sonrası; daha anlaşılır sadeleştirmeler geldi. Sen, ben, Ayşe Teyze’nin dilde. Biz bankada parası, dövizi olmayanlar, olanların zararını ödeyeceğiz… Devletten kasıt; halk sonuçta…
Aslında bu sisteme yabancı değiliz! Şöyle ki, nasıl geçmediğimiz köprünün, tünelin, otobanın, yatmadığımız hastanelerin parasını ödüyorsak; yine birilerinin zararlarını fakirler, emekçiler, ezilenler, hepimiz ödeyecek…
Gizli faiz ile bir yandan zengin daha zengin, öte yandan tabanındaki dindarlara dindar görünme; her türlü kazan kazan durumu…
Durum; nas varmış da yokmuş gibi… Kim olduğun, nereden baktığın, olaya ne kadar hâkim olduğunla ilgili…
Sevim koş! Transparan nas yapmışlar… Zenginin öte tarafta; etimizi çiğ çiğ yediği, katıla katıla güldüğü, tabanınsa; dini hükümlerin, hüküm sürdüğünü sandığı… Sırtındaki kırbaçtan habersiz… Dön babam dön!
Yukarılarda bir yerde, doları 18,5 olarak not düşmüştüm ya; birkaç saatte 15,14,13 hatta bir ara 12,5 liralara da indi… O saatlerde; online olarak bankalarda 13.90’a bozdurulup, 15,60’dan dolar alabiliyordunuz. Aradaki kâr marjı dudak uçuklatır cinstendi: 1,70 kuruş…
Türk Lirası iyice dolarizasyonlaşma yaşadı. Görünürde para birimimiz var fakat aslında tüm işlemler dolara göre işlem görüyor, sadece paramızın görünmez, gözden kaçırılan gerçek değeri ve piyasalarda işlem gören yüzü…
Artık yazımda son noktalarını koyarken; piyasalar açılmadan önce 13,5 seviyesindeki dolar, saat 10.00’a geldiğinde de 12,60 civarında gezinmekte. Gün yeni, akşama saatler var, bakalım hayrola…
Bir soru ve bir tespitle bitireyim yazımı. Madem böyle bir gücünüz vardı, niye bunca zaman beklendi? Dahası kimler zengin oldu, kimler haksız servet yaptı diye de ekleyeyim?
Kimlerdi, bulmanız zor değil! Bankalardan kredi çekip, dolara yatıran, risk sever halkı tespit edip; peşine düşebilme gücünüz varmış, işlemlerde başlatmışsınız; görünmeyen ve asıl servet edinenleri deşifre edin de öğrenelim…
Aslında bir gecede, paranızı döviz karşısında %50 düzeyinde koruma gücünüzün olduğu; güç göstergesi değil, ne derece güvenilmez piyasalara hatta yönetim şekline sahip olduğunuzu gösterir…
İstikrar sever yatırımcı, hele de yabancı yatırımcı… Gelen zamlarında, geri alınmayacağı ayrı gerçekliğimiz…