DOĞRUCU DAVUT: BAKAN NEBATİ

Efendim arada dil mi sürçer, yoksa artık söylenecek yalan mı kalmaz bilmem; bazen de insanlar baklayı ağızlarından çıkarırlar… Tıpkı, Hazine ve Maliye Bakanı Nebati gibi…
Hoş, bilen zati, neyin ne olduğunu bilse de yine de yetkili ağızdan, duymak iyidir… Duymak; tüm halk duyuyorsa, bütün haber bültenleri veriyorsa anlam ifade ettiğinden; belirli kesim, biz; yani işin özünü bilenler duyunca; ne derece etkili olacak, o da ayrıca tartışılır?
Biz bütün muhalifler, Cumhur İttifakı karşısında kümelenenler; içinde inançlısı, ateisti de dahil koro olarak “Allah birdir” desek; yine de karşıya, duymak istemeyene; dert anlatamayız, bu da başkaca bir sorun… Öylesine içlerine kapalı, bizi düşmandan daha düşman belle(til)mişler…
Bu İtiraf, Koltuk Götürür Mü?
AKP (Adalet ve Kalkınma Partisi)’nin gelenekselleşen “Kızılcahamam Kampı”, geçtiğimiz hafta sonu yapıldı. Seçime yönelik çalışmaların yanında, çeşitli bakanlar da bakanlıklarına dair sunumlarını yapmışlar.
Hürriyet’ten Abdülkadir Servi’nin aktardığına göre; Hazine Bakanı Nebati de sunum yapanlardanmış.
Bakan:” Dövizi düşürmek için yüksek faiz artışı yapabilirdik. Ama o zaman üretim bundan olumsuz etkilenirdi. Biz bir yol ayrımına gittik. Enflasyonla birlikte büyümeyi tercih ettik. Yoksa enflasyonu düşürmek için çok sert tedbirler alabilirdik. Yüksek faiz artışı yapardık. O zaman üretim dururdu. Kur korumalı TL’ye geçerek bir yandan doları frenledik. Diğer yandan üretimi ve büyümeyi tercih ettik. Bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyorlar. Çarklar dönüyor. Büyümeyi tercih ettiğimiz için büyüme rakamları iyi geliyor, büyüme istihdama da olumlu olarak yansıyor. Ama biz dar gelirli vatandaşlarımıza yönelik gelirlerini arttırıcı düzenlemeler yapıyoruz. Böylece onları enflasyonun karşısında korumaya çalışıyoruz ”; şeklindekonuşmuşsunumunda…
Yerimizi De Öğrenmiş Olduk…
Aslında topyekûn; bakan beye, minnettar da olmalıyız. Hatta adam çok da naif davranıp “fakir” dememiş; “dar gelirli” şeklinde yumuşatarak da bizleri incitmemiş…
Maazallah, “Kardeşim, biz zengin seviyoruz; halkın %90’-95’i bizim için yok hükmünde” de diyebilirdi, canımın içi bakancığım…
Okumuş, kültürlü, ilim irfan sahibi; işinin ehli, oturduğu koltuğu sonuna kadar hak eden, gözlerinin içi gülen ve çok da kibar adam; fakiri de rencide etmiyor bakınız…
Zengini zengin, fakiri daha da fakir ederken; çaktırmıyor, kırmıyor, dökmüyor; hem de hissettirmeden yapıyor. Sineğin yağını çıkarıyor, biz fakirlerin ruhu duymuyor…
Burada şunu da belirtmeli; bu kendinin şahsi politikası, bakanlığıyla başlayan bir durum değil; partisinin temel tutumu, 20 yıllık iktidarın genel özeti. Bakan bey öyle ya da böyle gerçeği dillendirdi sadece.
Yoksa Bir Taktik Mi?
Son dönemlerde sıkça yaptığı gaflara, torba misali büzemediği hakikatlere bakılırsa; sevgili bakanımız ya aşırı yorgun (kameralara küçük dili dahi görünür şekil de yakalanabiliyor) ya da görevden affını istemeye henüz cesaretini toparlayamadı; “gör beni reisim” pozlarıyla; “anlayın artık genel başkanım” oyunculuğu sergiliyor…
Selvi’nin yazısından bir anekdotu daha vererek toparlayayım yazımı. Yine bakanımız geçmişte de “Enflasyonun yüzde 20’sinin fiyatlar yükselecek düşüncesiyle yapılan fahiş fiyat artışlarından kaynaklandığını tespit ettik” demiş.
Öyle bir durum olduğu bana da mantıklı gelmekte ve fakat sebebi ben değilim, değil mi bakancığım? Size, ekonomik kararlarınıza ve iktidarınıza güvensizlik; durup dururken de olmamıştır sonuçta… Hem o güvensizlik zammı; söylediğiniz yüzdenin üzerinde bile olabilir…
Bakan da itiraf ettiğine göre yalnızlaştırıldığımızı, yoksulluğa itilen, ölüme terk edilen biz büyük çoğunluk; kendi reçetemizi kendimiz yazmalı.
Seçim mi olur, sokağa mı taşarız, tüketimi mi durdururuz; iş işten geçmeden, hepimiz telef olmadan; bir şey yapmalı, artık bir şey yapmalı…
Bakanla beraber, kendimi de düzelteyim. Ülkemizde enflasyon yokmuş, yüksek hayat pahalılığı varmış… Cumhurumuzun başı, baş ekonomistten de iyi bilecek değiliz ya? Sizde sağ da sol da enflasyon diyerek, ekonomi bilmediğinizi belli etmeyin; cahil gibi görünmeyin anacığım, aman dikkat…
