DEĞİŞEN DÜNYA: SOSYAL MEDYADA FLÖRTLEŞİYORUZ DA GÜVENİYOR MUYUZ?

Toptan değişen dünya düzeniyle, hayatlarımız dirensek de arzulasak da değişiyor. Günümüzde her şey akılla telefonlar, tabletler, bilgisayarlar üzerinden dönüyor; dolayısıyla da bilmemek/kullanmamak ‘okuma yazma bilmemekle’ eşitlenir duruma kadar geldi…

Hızlanan yaşam temposunun yanında, artan dünya nüfusu ve elbet getirisi trafik yoğunluğu, iş sahaları ve yaşam alanları arası mesafelerinde uzamasıyla, günün en verimli saatlerini yollarda geçirir de olduk…

Tüm bu saydığım veya sayamadığım sebeplerin yanında; iletişim, yazılı ve de görsel medyanın da tekelleşmesi, kabuk değiştirmesiyle beraber, haberi aradığımız mecralar, SMS dediğimiz kısa mesajlaşma formatının evrilmesi…  Hatta aramak için kullanılan telefonların yerine geçen konuşmak için farklı seçeneklerin doğuşuyla, her şeyi tek cihazdan yapar olduk…

Artık haber takip ederken, birileriyle yazılı/sözlü iletişiyoruz. Bunca komplike bir dünyayı barındıran tek cihaz başımızı döndürür, içine çekerken, öte yanda da kuşkusuz ki ağırlaşan yaşam şartları, dış dünya dediğimiz “sokak” veya “hayatın özü” tabir edeceğimizi mekanların tekinsizliğinin de getirisiyledir ki; insani münasiplerimizi de asgariye indirmek/indirmiş düzeydeyiz de haliyle.

Hâl böyle olunca, biz insanlar cinsel yönelimlerimize (hissedilen cinsiyet kimliği) göre, nasıl flörtleşiyor, nerelerde tanışıyor, hayatlarımıza alacağımız kişileri nerelerde buluyoruz?

Evleneceğimiz, sevişeceğimiz, hayatımızı paylaşacağımız insanlarla nerelerde tanışır olduk?  “Eski usul” denilen; aile-eş-dost tanıştırması, mahallenin veya yakın akrabalardaki çöpçatan abların/teyzelerin yerlerini de elimizdeki, masamızdaki tek alet aldı…

Uzun bir girizgâh oldu farkındayım. Sözün özü, öncelikle belki haberi ve hayatı yakalamak, kendimizi keşfetmek/geliştirmek, dünyayı keşfetmek için çıkılan yol, kendi içinde de sınırsız bir dünya ve gerçekliği de barındıran teknolojik alem, başladığımız ve de olduğumuz noktayı da değiştirdi…

Her şeyi yaparken yanında ahbaplar, yeni çevre, farklı bakış açıları, yeni insanlar ve tabiiki de duygusal yakınlaşmalar, maceralar, kimileri için kaçamaklar da barındıran sonsuzluk evreniyle içi içe bulduk kendimizi…

DEĞİŞEN DÜNYA, HAYATIMIZIN NE KADAR İÇİNDE?

Nasıl ve nereden diye başladığım, aynı zamanda da bildiğim/iz bir gerçekliğe de spotları çevirmek üzere çıktığım yazıda, yeni bir soruyla devam ediyoruz. Dolayısıyla da üçüncüsüne geldik “DEĞİŞEN DÜNYA” serimizin.

“Son sevgiliniz/eşinizle nerede tanıştınız” la açılış yapmıştım ilk yazımda, orada gördük ki; çoğunluk “eski usul’ veya ‘bildiğimiz tanışma yöntemleriyle’ tanışmış olsalar da cevaplayanların %35’e yakını “sosyal mecraların” yanında, günümüzün “çöpçatanlık/flörtleşme/eş bulma” sitelerinden tanışır olmuşlar.

Bu anlamda hetero bireyler kadar, lgbti+’lara, İslami usul evlilik sitelerine kadar oldukça geniş bir yelpaze, büyükçe bir pastayı da barındıran sonsuzluk denizini de sunmakta “sanal alem”.

Soru kalıbını daraltıp:” Sosyal mecralardan ilişki yaşadınız mı?” diye sordum sonrasında. İkinci anket ve yazımın temeli de oydu. Önce çıkan cevaplar “evet” ve “daha da ileri götürdük.” Buradan da %70 düzeyinde, sosyal mecraların her anlamda hayatımızın merkezine oturduğu sonucunu çıkartmak da abartıya kaçmayacaktır.  

İnsan olarak hepimizin dürtüleri, arzuları, umutları var, bunun için sanal ağlardan yakınlaşıyor, tanışıyor, becerebilenlerimiz daha da ileriye taşıyor birlikteliklerini, evleniyoruz da… Peki, sosyal ağlar, flört siteleri… güvenilir mi, güveniyor muyuz?

ZURNANIN SON DELİĞİ… GÜVENEBİLİYOR MUYUZ?

Aslındainsanın olduğu, içinde insan olan hangi alan/lar tam güvenli, güvende hissederiz ki? Zamansızlık, ağırlaşan yaşam koşulları, insani münasebetlerin sığlaşması, belki dış dünyada korunaksız hissetmemiz sonucunda sığındığımız “yeni yuvamız” olan sosyal ağlar, hele de konu duygusal yakınlaşmaysa, ne derece güvenilir, güvende hissettirir mi?

Bu kez, “Sosyal mecralarda ilişkiyi/flörtleşmeyi güvenilir buluyor musunuz?” şeklindeydi yeni soru kalıbım takipçilerime, okurlarıma.

“Kısmen”, “Her ihtimale açık”, “Nerede sorun yok ki?” cevaplarıyla beraber, “sorun yaşamadım” diye dördüncü bir seçenek ekledim. Oranlarıyla devam edip, sonuçlara göz atalım mı?

“Her ihtimale açık.”, %46 oy oranı ve en yüksek oy da. Aslında cevap birazda “ortada” ve “yuvarlak” da diyebileceğimiz muğlaklığa da sahip. Biraz tanıyıp, keşfedene kadar her bireyin iyi/kötü, güvenilir/ güvenilmez gibi belirsizlikleri barındırması, her birimizin, birbirimize biraz da “kapalı kutu” oluşumuzdan da kaynaklı.

İlk tanıştığımız da ihtimaller hep yarı yarıya değil midir zati? Bu sanal mecralarda da böyle, tanışılmak için kullanılan her ortam içinde aynı. O sebepledir ki, belki ‘hayatımızın aşkı’ ya da tek görüşmelik bir iletişim olabilir karşımızdaki. Elbet, biz de karşı taraf için öyleyiz.

Şanslı da diyebileceğimiz, %19’luk dilim “hiç sorun yaşamadım.” demiş. Keşke, bu cevabı verebilenler çok olabilseydi… Tıpkı hayatın kendi gibi, sanal mecralar da bizlere “gül bahçesi vaad etmiyor…”

Şanslı dedik ama, belki daha da özenli davranmış olamazlar mı, bu %19’luk grubumuz? Hatta tüm başlangıçlarımızda, biraz daha mı temkinli olmak lazım? Şunu söylemiyorum;” güvenilmez, güvenme” değil de karşı tarafın o güveni oluşturmasına ‘kapı aralamak’, olmadı 1 talep etmek. Güven oluşana kadar serinkanlı davranmak, tarafların birbirlerine eşit ölçüde adım atması olmazsa olmazdır kesin olan…

Kimilerimiz (içinde ben de varım), belki karşımızdakilere fazlaca toleranslı davranıyor, kendimizi kaptırıyor olabiliriz miyiz? Konumuz sanal alem olduğu için değil, ilişkilerdeki genel tavrımız için söylemek istiyorum.

“Nerede sorun yok ki?” Pelesenge dönüştü, farkındayım da nihayetinde de öyle değil mi? İçinde “insan” barındıran ilişki biçimlerinin neresi “kusursuz”, “sorunsuz?” Böyle düşünerek oylayanlarımız ise %17.

Bizler her şeyin içini boşaltıp, bahaneleri başka yerlerde, kişiler de aramıyor muyuz? Sonra da en küçücük şeyleri “erdem” diye ayakta alkışlar olmadık mı?

Öyle veya böyle bozulmayan, kirlenmeyen, hata yapmayan, hayatın içinde “yanlış kişi” ye dönüşmemiş kaçımız kaldık ki? Hatta bu kadar sebep veyahut bahaneciliğe de gerek olmayabilir; o an, orası her neresiyse (mekândan da bağımsız), kimya uyuşmazlığı, iletişim için yanlış zamanlama hatta ve hatta kişiler karşıya kendini net olarak ifade edememiş olabilir, taraflardan birinin veya da ikisinin de art niyetli olması/olabilmesi…

Sonuna kadar sosyal mecralar güvenilirdir, sorun bireylerde gibi bir savunumda yok. Herkes gibi, benim de duyduğum, bazen yakından tanıdığım insanlarında başına gelen vahim olaylar, acı durumlar var. Var, evet de toplu taşımda, bir mekânda, birilerinin tanışmamıza vesile olduğu kişiler de nihayetinde “kavun değiller…”

Demeye çalıştığım; tedbirli olmak bize düşen… Biraz hayat deneyimi kazandıkça belki, limit ve sınırlarımızı keşfederek kendimizi tanıdıkça, yaşadığımız dünyanın/ ülkenin gerçeğiyle yüzleşip bebek adımları atarak, karşıdan ne beklememiz, neler istediğimizden emin olarak bir şeylere başlanabilir, yola çıkılabilir.

Anketi oylayanlar genel itibariyle, sosyal mecralarda ilişkiyi, flörtü güvenilir bulmakta.” Kısmen” diyenlerimiz de %18.  Ben de biraz şu an ki gerçeğimiz pandemiden yola çıkarak:” Temkinli! Ölçülü ve serinkanlı”, üçlemesini genelleyeyim, çözüm gibi görünen…

BİR ANEKTOD DA BENDEN…

Hep yazar bilgiçliğiyle devam ettim şu noktaya kadar. Galiba ilk yazımda demiştim; herkes gibi, benim de sosyal mecralarda da flört deneyimlerim oldu.

Yaşadıklarımdan birini sizlerle de paylaşayım. İlişki de bir hafta, on gün kadar sonraydı sanırım; görüştüğüm insan, DM (Direk Mesajlaşma) dediğimiz alanımda kimlerle, neler yazıştığımız merak ettiğini söyledi. Sonrasında, sosyal medya hesabımın şifresini istedi. Sadece mesajlarımı okumak, böylece “daha da yakınlaşacağımız” savunusunun arkasına sığındı…  

Mesela, o nokta, benim ilişkiyi bitirme sınırımdı. Arkadaşım n’oluyoruz? Hangi hakla, özel alanıma dalmak istiyorsun? “Daha da yakınlaşmak” dediğin şey nedir? Evli bile olsak, bu nasıl bir taleptir? Güvenin oluşmadığı hiçbir ilişki biçimi, sağlıklı değildir…

Kopuş noktası o’dur bende. Şimdi düşününce, aslında oradaki “güvensizlik” de değilmiş galiba… Benim, onda oluşturamadığım güven anlamında deme istiyorum, belki de öyleydi bilinmez… ‘Abi Bey’, kadın arkadaşlarımı “ayarlamanın” peşindeydi sanırım… 

Doğrusuyla yanlışıyla, başlayanı biteniyle, süreniyle lanet okuduklarımızla, kimi zaman da imrenip gıpta ettiklerimizle, sosyal ağlarda, sanal alemlerde: Twitter’da, Facebook’da, İnstagram’da, Whatspp’ta veya da çeşitli mecralarda cilveleşiyor, flörtleşiyor bir şeyler yaşıyoruz.

Yaş gruplarına bağlı olarak, hiç deneyimi olmamış, bu tarz bir yaklaşımla karşılaşmamış olanımız neredeyse yok gibi. Yeni gerçekliğimiz bu.

Ne yaşanırsa yaşansın, sürer ya da sürmez temkinli, özenli, korunaklı, saygı çerçevesinde yaşamak/yaşatmak, kendimizden vazgeçmeden ama karşımızdakinin de kişiliğini zedelememek, özelin de özel kalması elimizde. İnsan kalmak elimizde…

Yazı dizimin sonuna ulaşmış bulunuyorum. Genel bir tablo çizmek, sanal dünyanın hayatımızın ne kadarına inebildiği gerçeğine bakış atma amacıyla başladığım dizide görülen o ki; sadece adı “sanal…”

Yineliyorum;” aşk iyi bir kişidir”, aşksız kalmayın. Sonucunu kestiremeyiz fakat kalbin çarptığını hissetmek güzeldir. Sizi mutlu eden, bir nebze de olsa hayatı daha yaşanılır kılan, bir şeyleri paylaştığınız yer neresiyse “gerçeklik”, sizin gerçeğiniz orasıdır…

Aşkı bulmak, bulunca da sürdürebilmek, belki kendinize veya ilişkinize şans verebilmek, özgüvenle beraber ölçüyü kaçırmadan adım atmayı da ister. O adımı atabilen, hani demiştim ya “gıpta ettiğimiz insanlardan”, dostlarım da olan genç bir çiftle röportajımla, “DEĞİŞEN DÜNYALAR” a da güzel bir final yapacağız.

Aşk filmlerindeki gibi, “mutlu son” la bitireceğiz, çıktığımız uzun yolu. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere. Aşk, sevgi, mutluluk sarsın her yanınızı. Hazzını, heyecanınızı ben dinlerim. Bana da bulaştırın!