ÇİNGENE RUHUM

Reenkarnasyon; öldükten sonra başka bir bedende, başka bir kimlikte tekrar dünyaya gelineceğini savunan, günümüzde bile hala tartışılan bir konudur bu. Size bir bilgi verme yetkinliğim yok ama ben inanıyorum tekrarlanan yaşamların olduğuna…
Şimdi kendi karakterimden yola çıkarak bende neden böyle bir kanı oluştuğunu anlatayım mı? Gülmek serbest. Hatta kahkahalarla gülmeniz tek dileğim
İçinde doğduğum aile gayet dinine saygılı, gerektiği yükümlülükleri yerine getirmeye çalışan, tutucu değil ama az gülen, çok güleniyse eleştiren bir yapıya sahip. Bense çokça gülen, müziği, dansı seven, gezmeyi, taşı, bitkiyi, hayvanı incelemeyi hatta son 10 yıldan beri akıllı telefonlar sayesinde onları görüntülemeyi bir görev edinmiş gibiyim. Ve bu ailedeki herkesin tepki göstermesiyle azalmak yerine çoğaldı bile İşte bu nedenle evvelde defalarca iddia ettiğim gibi ben sanki bir yüzyıl evvel İspanya’da yaşamış çingeneydim.
Çingeneler yaşamayı, yaşatmayı seven, hayatı her zaman ti’ye alabilen, en ufak tıkırtıda bile kalkıp oynamaya başlayan, hep umutlu, dışarıdan göründükleri gibi mutludurlar. Tabii içlerinde neler yaşadıklarını bilemeyiz, bu sadece benim gözlemim. Her zorluktan, dışlanmaktan, itilip kakılmaktan gocunmadan her ülkede, dünya denen kürede kendilerine bir yer edinmişlerdir. Gençler yaş itibariyle bilmezler ama bizde de eğitimi ne olursa olsun resmi dairelerde iş bulamaz, kimliklerinde ½ (buçuk) diye işaretlenirlerdi. Bu nedenle devletle ya da kurumlarla pek işleri olmamıştır.

Bunların getirisi ve yetenekleri sayesinde müzik ve sahne sanatları üzerine çok değerli insanlar yetişmiştir aralarından. Mustafa Kandıralı klarnetin duayenidir. Dünyada da Gipsy Kings.
Dünyada etnik kimlik üzerinden ötelenen, ayrıştırıldığı için bir toprak, bir bayrak arzusuyla mücadele eden topluluklar içinde asla yer almazlar. Zira onlar tüm dünyayı sahiplenmişlerdir. Toprak, bayrak milli duyguları hiç umursamadan kışın teneke evlerde, yazın çadırlarda, ovada, dağda, şehirde, hülasa her yerde yaşam kurabilecek kadar severler kendilerini.
Üsküdar’da karşı komşularım vardı. Bir dairede komün yaşarlardı. Uzun yol şoförü baba yola giderken sabaha kadar çalgılı, danslı, bol kahkahalı eğlenilir; baba dönünce de eğlence kaldığı yerden devam ederdi. Onların şarkıları, dansları, kahkahaları o sokakta yaşayan bizlerin de monoton hayatlarını renklendirir, keyiflenmemize sebep olurlardı. Erken kalkacakmışım, işe gidecekmişim hiç umurumda olmaz, onları özenerek izlerdim penceremden. Ben de böyle bir ruha sahibim işte…
Aç kalmadan yaşamayı, doğada gökyüzünün altında yatıp uyumayı, hayal kurmayı, dans etmeyi, kötü hatta berbat sesime rağmen her fırsatta şarkı söylemeyi en çok da gezmeyi, yeni yerler, yeni insanlar, yeni hayatlar tanımayı seviyorum. Son yıllarda da elimden geldiği kadar bunları yapıyorum, yapacağım…
Lüks oteller, tatil köyleri gibi yerler hiç ilgimi çekmedi. Önce gideceğim yere dair ön bilgi edinip, orada yaşayanlarla iletişime geçerek onlarla birlikte yaşamak, yönlendirmeleriyle çok daha farklı yerleri görmek, farklı kültürlerle tanışmak hem mutlu olmama hem de kendimi kendimi geliştirip eksiklerimi tamamlamaya olanak sağladığı için çok da mutlu ediyor.

Anlamı çok geniş bir kelimeden nerelere geldik… Belki ben bir çingene değilim. Bunları yaşamadım ama ruhum gerçekten çingene. Kendimi keşfetmem çok eskiye dayansa da sorumluluklarım ve ekonomik kaynaklardan dolayı hep ertelenmiş bir arzumu orta yaştan itibaren gerçekleştirmek, biraz tedirgin etse bile son 10 yılın bana kattıklarının tarifi yok asla.
Gençler!
Kendini genç hissedenler!
Benim gibi yaş alan ama hiç yaşlanmayanlar!
Hayatı ertelemeyin… Sonra pişmanlıklar telafi edilmiyor. Bulduğunuz her fırsatı değerlendirin.
Anneler, babalar!
Canınızdan çok sevdiğiniz çocuklarınızı engellemeyin…
Bırakın istedikleri gibi yaşasınlar sizinle ve sizden sonraki hayatlarını.
İçinizde yapmak istediğiniz ne varsa özgür bırakın lütfen, hayat bir deneme yanılma değil mi zaten? Kimsenin haklarına müdahale etmeden, onların sınırlarını ihlal etmeden, sevgiyle saygıyla, özgürce yaşayın, yaşatın! 15 aydır yaşadıklarımızı düşününce, hatta bunun 3 yıl daha süreceği öngörülerine rağmen lütfen hayatı ıskalamayın, yaşayın doya doya! Tıpkı çingeneler gibi…
Ben bunları yazarken yukarılardan gelen bir KHK ile 18 günlük tam kapanma dolayısıyla bir müddet daha pencere ve balkondan bakacağız özlediğimiz hayata…
