ÇALINAN HEYKEL VE TAŞLARIYLA YENİ KADIKÖY

Canım şehir İstanbul’u anlatmaya devam edeyim mi? Cumhuriyet’ten önceki zamanlarda Rum, Ermeni, Yahudi etnik kökenli ekalliyetlerin çoğu Adalar’da ikamet ederken, en kolay ulaşım nedeniyle Kadıköy’ü de tercih etmişlerdir. Çoğu da Eminönü, Kapalıçarşı, Mısır Çarşısı’nda ticaretle uğraşarak yaşamlarını idame ettiriyor, kış aylarında genelde Moda, Kadıköy, Yeldeğirmeni’nde yaşamayı tercih ediyorlardı. Bu girişi neden mi yapıyorum?
Üsküdar’daki camii, medrese yoğunluğunun aksine, Kadıköy’de Beyoğku gibi kilise, sinagog, hafsa daha çok dikkat çekmektedir. Bunlardan en bilindik ibadet yeri ise Kalkedon Meydanı’nda bulunan Surp Takavor Ermeni Kilisesi ve Ayia Euphemia Kilisesi’dir. Kadıköy esnafının hızlı iktidar yanlısı farklılığı ile saygısız, tahammülsüz bir yapıya dönüşmesinden sonra, bu iki yapı, özellikle Surp Takavor Kilisesi çeşitli saldırılara maruz kalmıştır. Bu kilisenin önünde, üzerinde timsah simgesi bulunan geniş bir mermer taş ve etrafındaki kaideler gençlerin en kolay tarifle buluşabileceği bir alandır. Son dönemlere kadar da Kadıköy’de yapılan tüm hak odaklı eylemlerin doğal platosudur.

Geçen hafta iki yıl aradan sonra bir doktor randevusu için Kadıköy’e gittiğimde gördüğüm manzara beni şoke etti. Otobüs duraklarının sonunda, Beşiktaş İskelesi’ne giderken yer alan tarihi şehir tiyatrosundan biri olan Haldun Taner binası tadilat adı altında çarşafa dolanmış. Yıkık dökük bir halde bekliyor maalesef akıbetini. Yıllardır Haydarpaşa Tren Garı’nın beklediği gibi…

İlk şoku atlatıp Kalkedon meydanına geldiğimde önce farkına varamadım kilisenin önünde bulunan meydandaki boşluğun. Dikkatlice bakıp hafızamı yoklayınca, heykel ve taşların yerinde olmadığını gördüm. “Acaba ben mi yanılıyorum” diyerek Şekerci Cafer Erol’un bulunduğu tarafa yöneldim. Oradaki taşların yerinde de yeller esiyordu. Tekrar geriye dönüp bölge meyhanelerindeki esnafa taş ve heykele ne olduğunu sorduğumda, “Sokaklara taş döşeniyor, sonrasında geri getireceklermiş” diye afaki bir yanıt aldım.

Çevreme daha dikkatli bakarak hedefime ulaştım. Şimdilik bu bahsettiklerim dışında pek fazla bir değişiklik yok. Bahariye yine renkli taşlarıyla ışıl ışıl. Boğa Heykeli yerli yerinde. Yeni yıla 10 gün gibi kısa bir süre kalmasına rağmen fazla kalabalık, renksiz, coşkusuz bir Kadıköy’e beni ziyadesiyle üzdü. Oysa çok değil, 2 yıl önce daha farklı bir coşkuya ev sahipliği yapan güzide semt derin bir karanlık ve sessizliğe gömüşmüş gibi geldi bana. İşimi bir an evvel bitirip eve dönme isteği duydum.

Peki 50 yıldır bu şehri, bu güzel semti tiyatrolarıyla, sinema salonlarıyla, tren garıyla renkli, cıvıl cıvıl vitrinleriyle dolaşıp dostlarla buluşarak, sabahın ilk saatlerine kadar korkmadan, çekinmeden sohbet ettiğimiz, neşe içinde bindiğimiz taksilerdeki kültürlü şoförlerle sohbet etmenin keyfiyle eve döndüğümüz zamanlar ne oldu?

Bu kadar ısa sürede düne, geçmişe, tarihe, insana, sokak canlılarına tahammül edemeyen, onlara her türlü zararı vermekten çekinmeyen vahşi yaratıklara dönüştüren sebep neydi? Yönetenler mi? Yönetilenler mi? Yoksa yıllardır baskılanan geri düşüncenin yansıması mı bilemiyorum.

Yeni dünya, yeni toplum, yeni İstanbul maalesef benim gibi 60 yaş sınırını aşmış bireyler için yaşanılır olmaktan çıkmış. Vahşi, yaban, kalabalık topluluklarının yağmaladığı kozmopolit bir ortamın yaşam alanına dönüştürdüğü yüksek binaları, sevgisiz, saygısız insanların doluştuğu koca bir kent olmuş. Son dönemde gittiğim her yerde benzer manzaralara şahit olmuştum ama bu güzelim şehre yapılanlar hepsinden daha zalimce maalesef.

İşlerimi bitirip eve dönünce sosyal medyadan Kadıköy’de neler olduğunu sorguladım. Kadıköy Belediyesi “altyapı çalışmaları için sokağa iş makinası ve benzeri araçların girebilmesi adına heykel zarar görmesin diye, çalışmalar tamamlanana kadar kaldırıldı” şeklinde bir yanıtla geçiştirdi konuyu. Ben takipçisi olacağım. Bakalım Kalkedon Meydanı eski haline gelecek mi? Yoksa kimse toplanıp eylem yapamasın diye heykeller ve bütün taşlar yok edilip gidecek mi? Kim bilir yarın kiliseler, daha sonra insanlar yok edilecek mi? Hiç bilmiyorum, bekleyip göreceğiz.

Lütfen gençler… Bu değerlerimize sahip çıkın. Sizler de sorgulayın, etrafınıza dikkatlice bakın, neler eksilmiş not edin, neler yıkılıyor, neler yok ediliyor… Lütfen bunlara sahip çıkalım, şehrimizi eski haliyle anabilecek bazı değerlerden yoksun bırakmayalım.

