BU NE ŞİMDİ?

Öyle “ama”lı, “fakat”, “elinin körü”, blablabla cümlelerle, bir mücadeleye omuz verilmez… “Dikkat çekmek istedim” adı altında, hele de tüm ezilenler olan kadınları “hizaya çekmek”, “edep/ahlak” a davet etmek; kimselerin harcı değil… Cinsiyetinin de “kadın” olmuş olması ne olayı yumuşatır ne de ezilen, ölen kadınlara dikkat çekmiş de olursun/uz…

Daha da abesle iştigali; 25 Kasım haftası gibi, “Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü” haftasına denk getirip, ‘sol gösterip, sağ vurma’yla yapacağınız destek de ‘dostlar başına…’

DAM ÜSTÜNDE SAKSAĞAN…

Hanımlar” ve” beyler”le başlayan hiçbir cümle, biz kadınlara sarf edilemez! Kadın kadındır! Hanım da sensin Yoncimik Hanım… Neymiş efendim, “mahremimizi açmazsak” değer bulur, değerimizle sevilirmişiz…

Öyle, klibe kadın mücadelesinden, alanlardan fotolar koymakla, pankart ve dövizleri monte etmekle, kadının önemine değer katmış olmuyorsun…

Kadının ve/ya kadınlığın bir prototipi mi var ki, üstünüze vazife olmadığı halde, tüm kadınları “kadın gibi kadın” olmaya davet ediyorsunuz?

Bakma sevgilime be kadın çıkacak adın …  Mesaj atma kocama, gözünü dikme ocağıma…  Nasıl bozuldunuz böyle, hadi söyleAçarsan mahremini, içeri girer işte öyle…”

Bu sözlerin olduğu, “Ayıp Şeyler” adlı şarkıyla mı kadınlara destek sunmuş oldun?  Şu sözler kimleredir, kime göndermeler içerir çok da umurumda/umurumuzda değil de tüm kadınları zan altında bırakmış olduğunu düşünmemekte misiniz?

O sözler, acaba tüm kadın ölümlerine, kadına karşı suçlara “haklılık ve mazeret sunmak” olmaz mı? Tut ki, hadi üç beş kadın dediğin gibi yapmış da olsunlar; yine de en kötüyü, başlarına gelecek her şeyi hak ederler mi demek olur?..

Kuzum, ya sen kadın mücadelesini hiç anlamamışsın veya yanlış anlamışsın… Bir yerlerde, bir iletişimsizlik, bir kavram kargaşası, kopmalar yaşadığımız, aynı dili konuşamadığımız kesin…

Senin tarafından nasıl görünür, algılanır bilemiyoruz da bu söylemler sadece haksızı “haklı”, suçsuzu ise “suçlu” konumuna getirir… Sözüm ona karşı çıktığın erkek şiddetinde, erkeğin sadece ve sadece elini güçlendirir…

“Sokakta mini etek giymeseymiş”, “o saatte, orada ne işi varmış?” neye denk düşüyorsa, “tut ti mesaj attı”, “sevgiline yan gözle baktı” bunlar da aynı kalıba girer…

Trans bir kadın; LGBTİ ’ların içinden de birey olarak, videonda kullandığın “Onur Haftası” ve/ya “Gökkuşağı Bayrağı” da seni aklamaz demiş olayım… Olsa olsa, bunca cinsiyetçilik ve aşağılayıcı sözlerin olduğu parçada, “oradan olmazsa”, “buradan yırtarım”, “şunu da koyayım”, “bunu da koyalım” ki “özgürlükçü”, “eşitlikçi”, “ezilenlerin dostu” desinler… Çok zorlarsak, bir yerlerden “şirin” bulunuruz elbet tadında olmuş…

Şayet, bir magazin programcısı olsaydım, seni konuk alır; “Kız, annem, neler yaşadın sen böyle? Yoncimik, söylesene çok mu aldatıldın, yaralayan kadın/lar kim?” der, teselli etmeye çalışırdım…  Ardından da: “Ah be kadın, derdin kimleyse git yüzleş! Özelini şarkılara taşıma, bizi de darlama…” Sonra beraber ağlardık, canlı yayında. Hem reyting artar hem de şarkının adı duyulurdu…

Acaba, bu şarkıyla kime ulaşmaya çalıştın, hedef kitlen kimdi, “sansasyonla şirinlik mi peşindesin”, “dümen mi kırdın” yavaştan bilemiyorum… Bunlar için söz söylemeyeceğim, geçmişteki şarkı sözlerinden de dem vurmayacağım veyahut da “kadın sorunsalına dikkat çekmeye” çalışırken, öteye yandan da tüm kadınları “ahlaka, edebe” davet ederken; yine de klibindeki kıyafetinden de bize ne?  Doğru tek söz ve cümle var şarkında: “Yaptıklarınız sizi tanımlar!”

DERT BİR DEĞİL Kİ…

Sevgili okurlarım, öncelikle altını çizerek belirteyim ki; bu yazıyı yazarken üzerimde topuğuma kadar uzun bir etek var…  Hayır, neme lazım yazarlığıma, bilgime, görgüme zeval gelir… Daha da fenası, eteğim kısaysa düşünemem, yazamam, cahilliğim, edepsizliğim ifşa olur diye garantiye alıp; korkudan uzun etek giydim…  

Geçmiş zaman, şu an adını hatırlayamadığım bir dizi vardı. Orada göçer Alevilerin olduğu, yazın ırgatlığa giden köylüler merkezli bir dizi izlemiştim. Neyse, oyunculuğunu ve güzelliğini de beğendiğim yeni kuşak kadınlardan, Öykü Çelik oldukça taktirimi kazanmıştı. Yanalmışım!   

Televizyon ve dizi hayatım o dönemlerde de bitmişti sanırım. Çok magazin meraklısı da değilimdir. Öykü’ye dair çok da fikrim yok veya sonrasında da.

Twitter’da kullanıcılar görmüşlerdir, Twitter diyorum çünkü ben en çok orayı yoğun kullanırım, o sebeple diğer sosyal mecralara düştü mü bilemiyorum?

Öykü Çelik’in sarf ettiği söylenen, bir spot cümle önüme düştü. Oldukça garipten de öte, dudak uçuklatan cinstendi… “Lisedeyken mini eteği kalçalarında olan bir kızla, benim görgüm ve bilgim bir mi? Ben Karadeniz kızıyım…” Cümle aşağı yukarı, böyle bir şeydi.  Dilerim ki sarf etmemiş ve asparagas olsun.

Uç örnekler, spot cümleler, birkaç farklı görüşler ve/ya düşünenler olsa da kadınların çok haklı, onurlu bir duruşu, mücadelesi var. Bırakın kimlik savaşını; yaşam ve vücut bütünlüğünü korumak adına yaşadıkları/yaşatılanlar ortadayken, herkesin önce aklını önüne koyup, dilini kısa tutması, tespit yapılacak ise de sapla samanı karıştırmaması şart…

Ölmediğimiz; öldürülmediğimiz, cinsiyetten de öte insan olduğumuz için önemsenip değer bulacağımız, hayatın her alanında varlığımızı hak olduğunun, aksinin düşünülmesinin bile akıl tutulması olacağı, kadınca bir dünyaya…  Kadın kadının evidir, yurdudur…

Bir Cevap Yazın