BAHAR MÜJDESİYLE GELDİ

5 mevsim eskittiler, altıncısı da yolda…  İçine hüznü, öfkeyi, direnci sardıkların takvim yaprakları bir bir soldu. Her geçen günde umudu büyüttüler, dirençleri artı, yekpare vücutlaştılar, vücutlaştık; bir gözümüz, yüreğimiz orada. Acımız, öfkemiz, sevincimiz, umudumuz ve oluşturulan hukuksuzluğa karşı kinimiz de ortak… İşte Boğaziçi Üniversitesi Direnişi’nde son durumlar.

Her direnişin kahramanları, hukuksuzluğun üzerinde vücut bulduğu isimler vardır: Can Candan da o isimlerden. Bırakın akademiden koparılmayı, yine keyfi hukuksuzlukla; kampüse girişi dahi yasaklanmıştı.

Güç sarhoşluğunun ne derece büyük olduğunu, hak, hukuk tanımadığını, varın siz düşünün…

14 yıllık yuvası olan Boğaziçi Üniversitesi’nden koparıldığı yetmedi; kampüs içerisinde bulunan aile hekiminden banka şubesine, insani temel haklarına dahi ulaşmasının önü kesilmeye çalışılmıştı…

Size İyi Bir Haberim Var

8 Nisan günü, kişisel sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım da “Size iyi bir haberim var” diye başlıyordu Can Hoca.

“İstanbul Bölge İdari Mahkemesi’nin 16.02.2022 tarihli yürütmenin durdurulması kararı sonucu, 16 temmuz 2021 tarihinden geçerli olmak üzere görevime Boğaziçi Üniversitesi’ne tekrar atanmışım. 4 nisan 2022 tarihli, Naci İnci imzalı yazı” şeklindeki paylaşımıyla; yaklaşık 9 ay süren hukuksuzluğa dur dendiğini müjdeledi sevenlerine ve kamuoyuna da.

Daha rektör yardımcısıyken başlayan Naci İnci zulmü, yine kendi imzasıyla; zorunlu  kararı uygulaması sonunda çözüldü.

Çözüldü çözülmesine kabul ve fakat öğrencilerin elinden alınan eğitim hakkı ne olacak mesela? Bir eğitimcinin, öğrencilerinden koparıldığı süreçte yaşadıkları, yaşatılanlar nasıl onarılacak?

Sırf içinde adı geçiyor diye kampüste yapılması planlanan etkinliklerin, kadükleşmesi ne olacak yahut? Keyfi hukuksuzlukla gasp edilen, insan temelli hakları nasıl telafi edilecek?  

Bu olan bitene rağmen, hukuksuzluğu, keyfiyeti faş olmuş olan atanmış rektörün, halen o koltukta otur(tul)ması; bir yandan, yeni kanunsuzluklara kapı aralamak demek değil mi?

Dahası atanmış rektörün, göreve iade sonra diş bilemeyeceği; Candan’a mobinge yönelmeyeceği, görevini yaptırmamaya çalışmayacağı ne malumdur?

Gerçi bildiğimiz, tanıdığımız Can Candan; sükunetle, dirençle, sineye çekmeyen tavrıyla, daha nicelerinin de üstesinden gelecektir.

Yeniden mücadele azmini, zaferini kutluyor; bu kazanımın bütün Boğaziçi Direnişi Bileşenleri’nin zaferinin de müjdecisi olmasını umut ediyorum. Direnişte hukuksuzluğun şekle büründürülen ismiydi, kişisel kazanımıyla; zaferin de meşalesi niye olmasın, bu son gelişme?

Geçen Hafta Hayli Hareketliydi De

Geçtiğimiz Cuma günü, 1 Ocak 2021’de Melih Bulu’yla başlayan, Naci İnci’yle devam eden; hukuksuz rektör atanmasının üzerinden geçen süre 66. haftasını, 460. gününü de geride bırakmış ve akademisyenlerse 315. kez rektörlüğe sırtını dönerek durumu protesto etmeyi sürdürmüşlerdi.

Direnişlerine salt kampüs içerisinde devam etmiyorlar kuşkusuz ki. Her mecrayı, her alanı seslerini duyurmak, taleplerini dillendirmek içinde kullanmaktalar.

Boğaziçi Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr. Üstün Ergüder, eski rektör yardımcıları Prof. Dr. Şevket Pamuk, Prof. Dr. Lale Akarun, Senato üyesi ve eski Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Mumcu, Üniversite Yönetim Kurulu üyeleri Prof. Dr. Ünal Zenginobuz, Prof. Dr. Taner Bilgiç, ve Senato üyesi Prof. Dr. Çiğdem Kafescioğlu’ndan oluşan Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerini temsil eden bir heyet, 5 ve 6 Nisan tarihlerinde TBMM’yi (Türkiye Büyük Millet Meclisi)ziyaret etti. 

28 Şubat 2022’de Yüksek Öğretim Kurulu’nun (YÖK) kaldırılması konusunda uzlaştıklarını açıklayan altı muhalefet (CHP,İYİP,SP,DP,DEVA,GELECEK PARTİSİ) partisi, HDP (Halkların Demokratik Partisi) ve TİP (Türkiye İşçi Partisi) temsilcileri ile görüştü.

Heyetin programı şöyle gerçekleşti: 5 Nisan tarihinde DP (Demokrat Parti), TİP, HDP ve CHP’yi (Cumhuriyet Halk Partisi), 6 Nisan tarihinde Deva Partisi, İyi Parti, Saadet Partisi’ni ziyaret etti, parti genel başkanları ve eğitim politikalarından sorumlu milletvekilleri ile görüştü.

Heyet daha önce de Gelecek Partisi’ni ziyaret etmiş ve genel başkan Ahmet Davutoğlu ile görüşmüştü.

Mecliste hem üniversitelerine verilen kamu zararına dikkat çektiler, hem de yükseköğretim alanındaki yaygın krize çare olacak yeni bir yükseköğretim vizyonu konusundaki fikir ve önerilerini paylaştı Boğaziçili heyet.

2 günlük temasları sonucunda açıklama yapan heyet, görüşmelerde dile getirdikleri soruları ve çözüm önerilerine dair yapılan görüşmelerde konuşulanları da özetlediler.

Öncelikle “Yaşanılan krizin Boğaziçi Üniversitesi’ne özgü olmadığını, Türkiye’de halen tüm yükseköğretim kurumlarını ve öğrencileri ilgilendiren ağır bir kriz yaşandığını anlattıklarını” ifade ettiler.


Devamında da “Açıklamalarında siyasîleri hem kendi üniversitelerinde yaşanan yönetim krizi hem de ülkedeki yüksek öğretim kurumlarının içinde bulunduğu genel durum hakkında bilgilendirdiklerini belirten akademisyenler, 15 Temmuz 2021’de Rektör Melih Bulu’nun görevden alınmasına rağmen, Boğaziçi Üniversitesi’ne müdahalelerin artarak sürdüğünü; tepeden inme ve hukuksuz kararlarla açılan fakülte ve enstitülerde kadrolaşmanın hızlandığını, seçilmiş dekanların görevlerinden alındığını, üst düzey yönetim kadrolarına kurum dışından atamalar yapıldığını, öğrenci ve öğretim üyelerine disiplin soruşturmaları açıldığını, atanmış yönetimi protesto eden öğrencilere rektörlüğün şikayeti sonucu açılan davaların devam ettiğini, öğrencilerinin eğitim haklarının ihlal edildiğini anlattıklarını” söylediler.


“Parti genel başkanlarına ve temsilcilerine, hukuksuz tüm uygulamalara karşı Danıştay ve idari mahkemeler nezdinde itirazda bulunduklarını, Türkiye Barolar Birliği’nin de hukuksuzca kurulan Hukuk Fakültesine karşı açtıkları davaya müdahil olduğunu, üniversite birimlerinin talebi olmaksızın, hiçbir planlama ve değerlendirme sürecinden geçmeden kadrolaşma amacıyla kurulan fakülte ve enstitülerin gayrimeşru olduğunu anlattıklarını ve siyasîlere hukukî süreçler yürütülerek bu fakültelerin bir an önce kapatılması gerektiğini, atama ve yükseltme kriterleri hiçe sayılarak tepeden inme kararlarla yapılan atamaların da hukuksuz ve geçersiz olduğunu bir kez daha hatırlattıklarını” ayrıyeten “Boğaziçi Üniversitesi’nde üst düzey yönetimde yer almış akademisyenlerden oluşan heyet, üniversite kampüslerini bir inşaat rant fırsatı olarak gören anlayıştan vazgeçilmesi gerektiğini, Boğaziçi Üniversitesi yerleşkesindeki doğal ve tarihî yapının korunması için gösterdikleri çabayı da siyasîlere paylaştı ve Boğaziçi Üniversitesi’nde yükseköğretim alanının yeniden yapılandırılması alanında sürdürdükleri çalışmalar hakkında siyasîleri bilgilendirdiklerini” de dile getirdiler açıklamalarında.

Muhalefet partileri ve heyet arasında geçen görüşmenin ana başlıkları, heyetin aktarımlarıyla bu şekilde kamuoyuna duyuruldu.

Yeni Bir İklime Girerken

Havalar bir sıcak bir soğuk  baharlığını yaşatıyor, öte yandan da güneş yavaş yavaş içimizi ısıtmaya da başlamışken; bu sıcaklık umalım da direnişimizi de kazanımlara taşısın.

Karalılıkla, yekpare süren hangi hak savunusu, önümüzde yeni ufuklar açmamış; hayatlarımızın, haklarımızın ileriye taşınmasında öncülük etmemiş ki?

Kimi zaman ağır aksak işlese de yine de adaletten, hukuktan yana, umudu yitirmemiz de söz konusu değil.

Elbette ki hukukun işlerliği de öylece kendiliğinden oluşmuyor ne yazıktır da. Direnmek, haklarını savunmak, hukuksuzluğu ifşa etmek; bir yandan da biraz da sabır gerektiriyor, en acısı da…

Gücün, güçten gelen, güçle ördükleri çelikten kalesinde; gedikler açmak, belki küçük de görünün zayiatlar vermek, pek tabii ki de mümkün. Can Candan örneğinde de olduğu gibi.

Şimdilik görece küçücük görünen, aslında şevk de katan bu kazanımın üzerine; yeni tuğlalar eklemek, bıkmadan usanmadan “Kabul Etmiyoruz”, “Vazgeçmiyoruz” demenin; eşitliğin tüm üniversitelere, tüm hayata yayılmasını talep etme kararlılığını gösterebilmekher zamankinden daha da önemli…

Bir Cevap Yazın