BİTİN ARTIK

Hayvani içgüdülerini, dürtülerini denetleyemeyen, kendine söz geçiremeyen erkekler; çareyi kadının hayatını zindana çevirmekte; bizlere yasak getirmekte görüyor… Uçan kuşa, börtü böceğe hallenen beyinler, ellerinden gelse; bizleri yeryüzünden de silecekler lakin etimiz, sütümüz faydalı…

Ne bitmez çileymiş bizimki; her yerden bir ayar verme, hizaya çekme, baskı altına alma dertleri bitmiyor herifçioğullarının. Sokakta, okulda, evde, işte aman kadın şöyle olsun; böyle giyinsin, dekoltesi olmasın, baseni görünmesin hele de saçı zinhar örtük olsun…

Biz kadınlar zırcahil; nerede, nasıl giyinilir, davranılır bilmiyor; düşünemiyor, ille de bir herifin, bizi hizaya sokmasına ihtiyaç hissediyoruz… Yeter! Bitin artık!

Ben Değil, Sen Kendine Geleceksin

Her şey tepen tırnağa muazzammış, evren rayında gidiyormuş da bir tek “mavi yakalı kadın”; yaz günü boğazlı giymemiş, bluzu kalçasını örtmemiş de üretimi aksatmış…

Ülkenin önde gelen tekstil firmalarından Kiğılı, taka taka kadın işçilerin kıyafetine takılmış…

Gönderdikleri mesajla “Mavi yaka çalışma arkadaşlarımızla birlikte çalıştığımız için özellikle dekolte, etek boyları konusunda aşırıya kaçılmaması ve basen dikkat çekmeyecek şekilde giyinilmesi gerektiğini bilgilerinize sunarız” şeklinde; kadın çalışanlarını “edebe” davet etti…

Yoğun sosyal medya tepkisi üzerine; ismini vermeyen bir şirket yetkilisi: “Bu mesajın yine bir çalışan tarafından atıldığını, yönetimin bilgisi dahilinde olmadığını iddia etti.” (BirGün)

Olayın Öyle Olmadığına Eminim; Ama İspatlayamam

Kadın; her yerin suç mahalli, taciz alanı olduğunu hatmetmiş bir canlıdır. Kaldı ki Orta Doğu coğrafyasında…

Kimse sıcak diye; bikiniyle, bistüerle işe gitmez… Keşke o noktaya ulaşabilmiş bir ülke olsaydık da tek sorun etek boyumuz, dekoltemiz olsaydı…

Sanki, bu ülkede bir tek açık giyinen kadın; tacizin, tecavüzün öznesi… Tesettürlü, başı örtülü kadınlar; biz açık giyinenlerle aynı kaderi paylaşmıyormuşçasına; kimse martaval okumasın…

Açıkça, kadın üzerinde söz söyleme yetkisini, hadsizliğini seviyoruz; erkeliğimize söz geçiremiyoruz ya da deyiverin…

Biraz dürüst davranın ve başınınız sıkışınca; suçu yıkacak gariban, emekçi aramayın…

Daha da olmadı; “Kardeşim! Parayı ben veriyorum, benim sınırlarımda yaşayacaksın, işine gelirse” diye; beyan edin, çıkın işin içinden…

Kadın işçileri toptan işten çıkarsanız, önünüze engel çıkaracak yetkili yahut da yasalar mı var? Bilakis, 3-5 kadın daha çaresizliğe mahkum edildi, evlerine kapatıldı; erkeklerin  boyunduruğuna ve vicdanına itildiği için; sırtınız sıvazlanır, belki gizliden teşvik de alırdınız…

Fazlanın Da Fazlası Oldunuz

Sorarım size; bu iç yazışma ile nöbetten dönerken minibüste tekme yiyen şortlu kadın olayının arasında ne gibi fark var?

İkisinde de köhnemiş erkek zihniyeti önde değil mi? Erkeklerin karanlığı: bacak arasındakine söz geçirememe veya elde edememe kaynaklı değil mi?

Sonuçta; bizlere yaşattıkları zulmün temel sebepleri, kimi zaman her ikisi kaynaklı da  olamaz mı? Değilse de kök sebeplerinin, bunlar olma ihtimali yok mudur?

Neticede hepimizde biliyoruz ki işçi arkadaşlarımız, tepeden tırnağa örtünseler de erkeler tahrik olacak, rahatsız olacak mutlak bir şey bulacaklardır…

Daha da olamadı; nefes almamız içinizi yine gıdıklardı… O sebeple, ben yakamı paçamı örtmeyeceğim; sen kendine hakim olmayı, işine ve önüne bakmayı öğreneceksin…

Sorun; ne bedenim ne de kıyafetim. Sorun; senin her şeyden nem kapan erkeliğin… Beni değil; bacak aranı ve gözlerini kapat cici beyciğim…

One comment

Bir Cevap Yazın