BİR COVID POZİTİF GÜNLÜĞÜ

Nisan ayının son haftasından bu yana gezmelerdeydim. 20 gün önce döndüm İstanbul’a. Hazır kimseler yokken biraz tadını çıkarırım diye düşünüyordum. Ne kadar güzel şehirler, beldeler olsa da bu coğrafyada kadim şehir İstanbul benim en sevdiğim yerdir.

Bayramdır, 15 Temmuzdur derken 10 günü aşan tatil sürecinde çalışan veya ekonomik yetersizliklerden dolayı bir yerlere gidemeyenlerin aklına ilk gelen şey adalar. Hangisine gidersen git yeşil var, mavi var, güzel insanlar var ama oraları da rezil etmeye niyetli çok uluslu bir güruh da var bu şehirde.

12 Temmuz’da Kadıköy’den iki seferlik uzunca kuyruk sonunda salkım saçak binebildiğim vapurda et ete, yapış yapış geçebildim kızçemin ve arkadaşlarının beni beklediği Burgazada’ya. Niyetimiz kızımın doğum gününü kutlamaktı. Kutladık da. Çok keyifli bir yemek eşliğinde, mini bir aile sofrasında… Ertesi gün nispeten daha sakin olan Bostancı motoruyla da geri döndük şehre.

2-3 gün arkadaşlarımla görüştüm. Geçtiğimiz Pazar günü, Beylikdüzü’ndeki kız kardeşimin yanına giderken bir halsizlik, sırt ve bel ağrısı hissettim. Ama çok gezdim, sıcakta çok soğuk şeyler tükettim, muhtemelen grip oldum dedim. 3 gün sonra kardeşimde de aynı belirtiler olunca 22 Temmuz’da hastaneye gidip Covid testi yaptırdık.

Hastanede yeni bir sistem oluşturmuşlar. Acil hekim görecek önce, sonra teste sevk edecek. Zaten tıklım tıkış hastanede insanlar sandalyelerde halsiz ve bitap uzanmışlar. 3-4 saat bekledikten sonra yaptırılabiliyor bu işlem. Biz de 962. ve 963. kişiler olarak –ki öğlen 2’de gittik hastaneye- 3 saatin sonunda testimizi verebildik. Ertesi gün Sağlık Bakanlığı’ndan arandık. Testimiz maalesef pozitif. “29 Temmuz’a kadar karantinada kalın” dediler, hatta ilaç dahi önermediler bize. “Parol kullanın, çok ağırlaşırsanız da 112’yi arayın” dediler.

Bir haftalık karantina süremiz bitti ama ben yaklaşık bir hafta daha devam ettim bu sürece, evde kalıp dinlenmeye. E biraz daha toparlayınca yine bir bavul eşliğinde gitmek var niyetimde. Evet seviyorum İstanbul’u ama yaşamak neredeyse imkansız artık bu metropolde. Havalar çok sıcak bu ara. İster istemez atıyoruz kendimizi sahile, parka, bahçeye. Tabii yeşillik bulabildiğimiz kadar.

Bu virüs de maalesef çok arsız. Hiçbir yerde maskemi çıkartmadığım halde ben de yakalandıysam, iş hayatı, okul hayatı, sosyal yaşamı olan insanlar nasıl kaçabilsin bu virüsten? Şimdilik test yapmanın dışında bakanlığın bir uyarısı, bir tedbiri de yok gibi. Öyle böyle geçiriyoruz da kronik rahatsızlığı olanlarda süreç çok çok daha ağır maalesef.

Geçmiş yıllarda pek çok sevdiğimizi kaybettik, hepimizin ailesinde bir acı yaşandı. Neyse, özgürlüğe kalan bu birkaç gün içerisinde dilerim kimse tutulmaz bu illete. Ama hani mezarlıkların girişinde yazar ya “her canlı ölümü tadacak”, maalesef bizde de durum böyle. Her canlı bir gün Covid pozitif olacak. Son günlerde o kadar çok arttı ki vakalar gerçek bilgiye erişemediğimiz için çoğumuz grip olduk diye geçiştiriyoruz ve kayda girmiyor maalesef. 

Aslında üşenmeden gidip testimizi yaptırmalıyız. Evet biraz zor oluyor hasta halinde oralarda sürünüyorsunuz ama en azından gerçek rakamların içinde yer alma şansınız olur. Yine de biz tam rakamları net olarak bilemeyeceğiz. Çünkü pek çoğu evinde geçiren insan var. Lütfen maske, mesaje, hijyen üçlüsünden şaşmayın ve fiziksel temastan kaçının bir süre daha bence.

Sevdiklerimizi, sevenlerimizi üzmemek adına biraz daha dikkatli olalım ki sağlıkla, sevgiyle, huzurla yaşansın kalan günlerimiz. Zaten her açıdan yaşamanın zor olduğu bu coğrafyada bir de hastalık kesinti yaratmasın hayatımızda.

Bir Cevap Yazın