BARINAMIYORUZ

Tuttuğun yer tel tel dökülür, ülkenin halinin tam tarifi… Ah işitmedik kişi, feryat yükselmeyen yurt köşesi kalmadı. Herkes yarı tok yarı aç, iç güvesinden de hallice… Gün geçmesin ki; hiç beklenmedik noktalardan çığlık yükselmesin, isyanın kıvılcımı çakılmasın…
Aşılama süreci biraz hız kazanınca, okulların yüz yüze eğitime açılacağı konuşulmaya başlanmış, nerede ise de 2 ay gibi bir süredir de sözüm ona hazırlıklara başlanmıştı. Gel gör ki; kazın ayağı hiç de öyle değilmiş…
Üniversitelerin de açılacağı kesinleşince ortaya çıktı, işin aslı astarı. Belki sınıflıklarda, okulun içinde hazırlıklar yapıldı da her öğrencinin kendi ilinde okumadığı; yurt ihtiyacını için de 2 senedir bir şey yapılmadığı, olanların ise hazır hale getirilmediği, ücretlerini de öğrencilerin boyunu aştığı faş oldu…
İlk kımıldanma Sakarya’da başlamıştı, yavaş yavaş ülkenin her noktasına yayılacağı da aşikâr. Üniversite öğrencisi gençler; gerek yurtlarda yer bulamamak, bulsalar da yurt fiyatlarının, öğrenci harçlarının iki katına denk düşmesi, dahası yetersiz kapasite nedeniyle, ev tutmaya mecbur kalmaları; evlerin de oturulabilir olanların dudak uçuklatması sebebi ile büyük açmazdalar…
HAREKETE GEÇİLDİ
Aynı sorunu yaşayan geçler, örgütlenmeye başladı. Dün gece İstanbul’da, ilk tepkilerini görmeye başladık. Kadıköy Yoğurtçu Parkı’nda , 20 kadar genç bankların üzerinde uyudular.
Parkta bulunan gençler adına konuşan, Yunus Emre Karaca: “Biz iki yılın ardından kampüslerimize geri dönen üniversite öğrencileriyiz. KYK yurtlarının kapasite yetersizliği, özel yurtların fahiş ücretleri ikilemi arasında yurtsuz, yüz yüze eğitim kararının açıklanmasının ardından, Türkiye genelinde yüzde 70 ile yüzde 290 arasında değişen kira artışları nedeniyle evsiz kaldık. Bize, ‘Toplanın 5 bin TL’ye ev tutun’ şeklinde, 650 TL’lik KYK kredi bursu ile en az 8 kişi ev tutmamızı öngören dahiyane tavsiyeler, kiralamak üzerine gayrimenkul üretecek şirketlere ve vergi muafiyeti gibi yine biz öğrencilere değil patronlara yönelen maddi destekler dışında tek bir çözüm önerisi sunulmuyor. Oysa patronlara teşvik, şirketlere vergi affı yerine burs miktarlarının ve yurt kapasitelerinin artırılması, kira fiyatlarının denetlenmesi ve öğrenci evlerine maddi destek sağlanması ile bu sorunun büyük oranda çözüleceğini biliyoruz ” dedi, basınaçıklamasında.
Devamında: “Biz, burssuz, yurtsuz, evsiz bırakılan üniversite öğrencileriyiz. Eğer insani koşullarda yaşayabileceğimiz bir mekana sahip olabilme imkanlarımızın tamamı elimizden alındıysa bu imkanları biz yaratacağız. Bu yüzden bir araya geliyoruz. Sesimizi duyurabilmek için en ulaşılır seçeneğimiz olan banklarda buluşuyoruz, mahallelerinizin parklarında sabahlıyoruz. İyi ihtimalle binlerce liraya bulabildiğimiz penceresiz, karanlık, dar odalar yerine tercihimizi sorunun çözümü olabilmek için geniş gökyüzünün altındaki sokaklarda, sıra arkadaşlarımızla geçirmekten yana kullanıyoruz. Abartılı bir tepki vermiyoruz, komşunuz olmak yerine keyfimizden sokaklarda yatmıyoruz. Milyonlarca öğrencinin ortak hikayesini anlatıyoruz. Sen de dinle, destek ol, bize katıl. Barınma temel haktır, hakkımız olanı alacağız”, şeklinde sözlerini noktalarken; ülkedeki tüm öğrencileri eylemi sahiplenmeye çağırırken, herkesten de destek beklediklerini söyledi.
Gençlerin eylemlerine destek sunmak ve seslerinin duyulmasını sağlamak adına parkta olan ve ANKA Haber Ajansı’na konuşan, CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal :“Öğrenciler şunu istiyor; ‘Biz barınma hakkımızı istiyoruz’. Yani yurt çıkmayan, yurtsuz kalan, ev tutamayan fakir fukaranın çocukları şu anda sokaklarda, banklarda; ben de onlara destek için buradayım. Yetkililerden istirhamımız şu; israfa, şatafat yaşama para buluyorlar, öğrencilerin barınma hakkı için para bulamıyorlar mı? Biz neden devletin çatısı altındayız? Şemsiyeyi tutuyoruz yağmur bizi ıslatmasın diye. Bu şemsiye devlettir. Yoksul çocukların hepsi bu şemsiyenin altındadır. Devlet bunu koruyup kollamak zorundadır. Barınma hakkı yerine getirilmezse eylemlerimize devam edeceğiz. Bu demokratik bir hak eylemidir. Barınma hakkı ihlal ediliyor, barınma hakkı bir insan hakkı ihlalidir. Bir an önce bir çözüm üretmeleri gerekmektedir.
Büyümüş olan ülkenin vatandaşları, öğrencileri banklarda yatıyor. Bu büyümüşlük müdür? Büyümüş olan ülkenin öğrencileri banklarda uyumaz. Bunu ne ahlak ne din ne anayasa ne uluslararası sözleşmeler kabul eder. Uluslararası sözleşmelerin hepsi barınma hakkının ihlal edildiğini gösteriyor” derken hem olayı özetledi hem de gençlerin ne derece haklı olduğunu vurgulamış da oldu…
Ayrıca, parkta bulunana polislerle, Tanal arasında geçen diyalog da hayli dikkat çekiciydi. Gidecek yerleri olmadığı için eylem yapıldığını söyleyen vekile, amirin verdiği cevap: ”O zaman, sorunlarını siz çözün” söylemi, akıllara ziyandı… Sanki, iktidarda olan partinin mensubuymuş, sorunun çözüm mercii onlarmış gibi… Ya da bu sorundan mustarip, sadece 20-30 öğrenciymiş gibi, pişkince bir tutum almasına da diyecek söz bulamıyorum…
Eylemin 2. Günü olan, 20 Eylül tarihinde; Moda Sahili’nde olan arkadaşımın aktardığına göre: genç bir kadın öğrencinin “Evim yok! Param yok! Gidecek yerim yok!” sözleri, parkta bulunanlardan da alkışlarla, yoğun destek bulmuş. Polislerin ise, müdahale etmediğini ama; uzaktan gözlem altına aldığını iletti arkadaşım.
Dün yine aynı saatlerde, Giresun Üniversitesi önünde, bir öğrencinin bankta yatarak, eyleme geçtiği de bilinmekte. “Barınamıyoruz Hareketi” için, bütün sosyal medya sitelerinde hesaplar açılmış durumda. Gün içiresinde, hesapların paylaşımlarından edinilen izlenim; hareketin öyle kolay sönümlenmeyeceği…
Yine az önce sosyal medyadan gördüğüm; eylemin yeni durağı İstanbul /Beşiktaş . Bu gece nasıl geçer, başkaca nerelerde eylemsellik sergilenir, henüz kestirmek güç elbet.
EMEKÇİYİ, ÖĞRENCİYİ KİM DÜŞÜNÜR?
Ülkede konutsuzluktan, barınamamaktan tek etkilenen kesim, pek tabiidir ki; salt öğrenciler de değil… Ülke nüfusunun, %80-85’lik kesiminin dar gelirli ve kiracı olduğu da ortada.
Özellikle son 2 aydır okuduğum haber ve köşe yazılarının temeli, fahiş fiyatlardaki kiralar. Dudak uçuklatan kiraların yanında, ülkede 1.5 milyon civarı konutun da atıl ve boş olması gibi bir gerçekliğe de sahibiz…
Okuduğum haberlerden birinde; Koca Mustafa Paşa’da, kümes bile demeyeceğinizi; kiminin penceresi olmayan odalar, 900₺ gibi rakamların telaffuz edildiği.
Hatta haber için sahada olan muhabirin, gittiği “evlerden” birini tariflidiği cümle çok yürek yaralayıcıydı. Eski kiracıları olan öğrenciler: “Akan tavanın suntalarını, bantla bantlamışlar” diye, ev olmadığı aşikar olan yeri anlatıyordu…
AĞIZ SÖYLER, KULAK DUYMAZ…
Tüm bunlar olagelirken, İstanbul Emlakçılar Odası Başkanı Nizametttin Asa’nın: “Ciddi sıkıntı görmüyorum. Öğrenciler birleşip, 5.000₺’ye, ev tutabilirler”, demecinin zati yorula ihtiyacı da yok…
Diyelim ki; evet bu bir çözüm ve öğrenciler için doğru reçete. Sadece öğrenciler mi, kiralarda ömür tüketmekte? Aileler için öneriniz ne olacak, sayın çok bilen bey? Onlara da “İki, belki üç aile; aynı eve çıkın mı” diyeceksin acaba?
Geçenlerde yine enflasyon ve pahalılık üzerine konuşulur iken; atılan bir twet, çok feci idi. Şöyle diyordu; “Baktığınız ürünün fiyatı, size fazla geliyor ise, o ürün sizin için üretilmemiştir…”
Sanırım, bu dünyada hiç bir şey ezilenler, emekçiler için üretilmemiş/üretilecek gibi de durmuyor…
Payımıza düşen; çadır temin edip, bir köşeye yerleşerek, hayatın bizlere de yaşama şansı sunmasını beklemek… Nerede konaklarsınız, kurarsınız bilemem de Gezi Parkı’ndan uzak durun… Bir şey değil, yıllarca “mağduriyetlerini” dinlemek yorar…