“bacılara rezil etmeyin bizi”

Ne yaparsanız yapın da rezil etmeyin bizi, erkekleri. Hani erkeksiniz, yaparsınız, hatta hakkınızdır da üslubuyla yapın, elinize yüzünüze bulaştırmadan, hepimizi karalamadan yapın…

Ne bu şimdi diyeceksiniz? Fikriyat baskın otoritenin, yöneticilerimizin genel kanısı. İsmin, görevinin, nerede olduğunun çok da önemi yok. Genel düstur, kafalarının içi bu. Öyle üç beş kişi değiller. Tabir-i caizse “küçük azınlık” temizlenirler, olur biter mevzusu değil…

Odacısından amirine, en üst noktasına kadar her çepere işlemiş: İslamofaşist, türcü, cinsiyetçi erk, erkek dünyası…Devletin görünen yüzü, devletin cinsiyeti. Evet, bizim devletimiz erkek!

Fikri Neyse Zikri de O

Kör gözün bile gördüğü bir gerçek var: Kadınların sadece bir meta olduğu, erkekler için alınan, satılan, oyuncağa dönüştürülen, cariyesi, kölesi, varlığı sadece ve sadece erkeğin varlığına hizmet eden…

GATA’nın (Gülhane Tıp Akademisi), Başhekim Yardımcılığı’na kadar yükselmiş, “doktor” ünvanlı bir zatın, gizleme ihtiyacı duymadığı, “görevden alındığında” bile pişkinliğe vuran baskın erk’ek ve kadını hiçleştiren, hastalıklı düşünce yapısı…

“Dün, yine bir yuva yıkılmış! Duyunca çok üzüldüm! Yıkmayın yuvanızı kardeşim, çapkınlık yüzünden, yuvanızı yıkmayın… Gücünüz yetiyorsa; 2. eş olarak alın. Dinen bu hakkınız var… Bizi, bacılara rezil etmeyin…”

Yukarıdaki sözlerini, matahta bir şeymiş gibi, videoyla yaymaktan da sakınca görmemiş. ”Dinen olan hak” savunusuna düşmüş de unuttuğu “Medeni Kanunlar”a tabii olduğu… Ya da biz mi öyle sanmaktayız?  Hoş, belki de bizim hüsnükuruntumuz…

Kadını Kadına Kırdırmak

Kadın kim ki? Duyguları, insan onuru, çevresinde değeri, kişiliği kırılabilen, derin yaralara  yol açabilecek yanları yokmuş, dahası bir canlı veya da insan değilmiş gibi,  hopp, beylerin canları istedi diye üstlerine ikinci, üçüncü, belki dördüncü eşler getirile… Hakkını haklıya teslim edelim; ”gücün varsa” demiş… Yoksa, kadın kim ki?

Beyzadenin, insan onuruyla, insan olma gerekleriyle derdi yok zati. Derdi, erkek olmaktan dolayı “kazanılmış haklar”ın peşinden gitmek, hemcins kayırmacılığı, en çok da “bacılara rezil edilmek”ten utanç duymak…

O utanç, kadının canı yandığı için değil, “erkekliğe leke sürüldüğü” için… Erkek gururu zedelendiği için.  Öfkeyle, çoğu zaman da haklılık payıyla söylenen: “Aman, erkek milleti değil mi” genellemesinde, “karalanan erkeklik” kompleksinin altında ezildiği için midir acaba?

Uçkuruna sahip çık, olamıyorsan da insani davran, eş olarak aldığın kadının kalbini, gururunu kırma; boşan deme ama kadını kadına kırdırma.

Kadın insandır! Oyuncak olarak gördüğüüz kadını, bir başka kadınla yıkmaya çalışmak da kepazeliktir, utanmazlıktır. Kurbana kurban eklemek, iki yaralı insanı erkeğin zevki, mutluluğu adına ’bir kafese kapatma’ arzunuz hastalıklıdır…

Örselenmiş iki kadınla, aile kurulamaz. “İmkanın varsa”, ayrı evlerde yaşatsan bile! Hele de ilk eş bunca yaralanıyorken; ‘aile’ diyeceğiniz yuvada sadece zehir, nefret, çaresizlik, utanç, acı barınır…

Erk’ekliğiniz Batsın

Çok iyi bilmekteyiz ki kadınların ellerinden almaya çalıştığınız haklarla, kadını bu dayatmaya, çaresizliğe iterek yok etme, ezme çabasındasınız.  Kendinize köle etme peşindesiniz!

Eğitim, iş, kamu alanından, hayattan silmeye çalışarak, arzuladığınız cariyelik, kumalık adı altında hapsetme arzularınız kez be kez sobelendi. Defalarca suç üstünde yakalandınız.

Canını, ırzını korumaya kalkan kadınları, ölmekten beter ettiğiniz davalarıyla, hayatlarıyla ‘mıh gibi’ kazıdık hafızalarımıza. Efendisine itiraz eden kadına, neler yapabildiğinizi, yapabileceklerinizi çokça belledik.

Her gün, üçer beşer ölürken yine de cellatlarımızın gözünün içine bakmaktan, nefretimizi kusmaktan, sözlerimizi söylemekten geri kalmadık, kalmayacağız.

Sizler de çok iyi bilmektesiniz ki; kadınları ancak ve de ancak kaba kuvvetinizle, şişkin erkek egolarınızla alt edebiliyorsunuz… Güç dediğiniz şey; haklılığınızdan, aklınızdan gelen güç değil. Yok eden, hoyrat, insanlıkla bağdaşmayan, sevgiyle kazanılamayınca da öldüren bir refleks.

Doğadaki her şeyi susturabilir, yok edebilirsiniz, yapmaktasınız da. Köhne zihniyetlerinizin susturamadığı, susturamayacağı yegâne şey; kadın, kadın mücadelesi. Kadının yaşatma, var etme gücüdür…  Düşünceleri, sesi, varlığını da geçtim, adı bile yetmekte kadının; ‘kof büyüklüğünüzü’ darmaduman etmek için…

Bir Cevap Yazın