AYDINLIĞIN FOTOĞRAFI

Öfkenin, çaresizliğin, açlığın, sefaletin iyiden iyiyiye su yüzüne çıktığı günlerden geçiyoruz… Ne yapılırsa yapılsın, gerçekler gizlenemiyor, üstü örtülemiyor; kusurları ortaya çıktıkça daha da hiddetle saldırıyorlar her birimize…
Kime dost, hangimize düşman olduklarını saklayamıyorlar, gereğini de duymuyorlar… Her derslerinde ezber ettiğimiz gerçeklik; fakir, yoksul, emekçi kesime ayrı bir düşmanlık güttükleri…
Varlıklarımız midelerini mi kaldırır, geçmişteki sefaletlerini hatırlattığı için midir düşmanlıkları lakin gözümüze soktukları şu; biz, bütün alt tabakanın; yaşamasına dahi tahammülleri yok… Yok ekmedikçe durmayacaklar da galiba…
Öncelikler Çağı
Artık çoğumuzun kapısında, derin yoksulluk. Büyük kesimimiz masalardan yarı aç yarı tok kalkıyor; yapabilenlerimizin de tüm yaptığı karın doyurmak; beslenmek, sağlıklı beslenmek hak getire…
Asgari ücret dedikleri; asgari yaşam standartlarımızı dahi karşılayamaz halde. Elde avuçta olan minnacık para, hiçbir yanımızı örtmeye; elektrik, su, yeme içme, enerji ve temel harcamalara bile yetmez halde…
Neredeyse başlarımızı önümüze eğmeden, geçebildiğimiz esnaf kapısı, kredi dilenmediğimiz; banka şubesi, huzurlarından tekme tokat atılmadığımız; az hallice eş dost da kalmadı…
Borçlarımızı bile, önem sırasına dizer olduk… Çoğumuzun önceleyebildiği, hatta o lükse yakınsak; kira ve boğazlarımıza iki lokma sokabilmek…
Suydu, elektrikti; tüm cezalarına, faizlerine rağmen; birçoğumuz için öncelik listelerinden de çoktan kalktı…
Yeni yarenimiz, hayatlarımızın baş köşesine oturanımızsa; mum ışığında yaşamak, karanlıkta yolumuzu bulmak; elektriksiz günleri alışmak…
Romantizm sevdası değil, tamamen duygusal nedenler; cebimizden sürekli çalınan paraların sonucu… Emekçinin kamburu yüksek vergiler, KDV, ÖTV yok oğlu yok maşallah; tek mükellefi yoksul kesim; zengine gelsin vergi affı, gitsin teşvikler…
Karanlığın Ortasındaki Halk Ve Kılıçdaroğlu
Kemal Bey’in adının lüksle (löküs), borçtan dolayı kesilen elektrikle anılması, bazılarına garipte gelecektir/ gelmiştir farkındayım.
Hayır, faturasını yatıracak parası olmadığından değil! Senenin başında elektriğe gelen yüzde 127 dolayındaki zamları protesto edeceğini; zamlara tepki olarak da evinin faturalarını yatırmayacağını da duyurmuştu.

Lakin çoğunlukça ciddiye alındığından da çok emin değilim. Söylendi ve unutuldu sanıyordu başta iktidar, çeperleri ve oydaşlarınca; ta ki geçen haftaya kadar.
CHP (Cumhuriyet Halk Partisi) Genel Başkanı da haftasını dolduran süre boyunca, karanlıkta yaşamayı; elektriksiz yurttaşlara görünürlük kazandırmak, seslerini duyurabilmek amacıyla; 7 gün karanlıkta yaşayacağını ilan etti.
Bugün, yarın elektriğine kavuşacaktır. Ne mutlu adına! Bu süreçte çoğumuz karanlıkta yaşamaya, her gün yanımıza yenileri de eklenmeye devam edecek…
Bu süreç halk için ne zaman çözüme kavuşur, büyük bilinmezliğini korumakta. Kaçımızın kapılarına haciz dayanacak, maaş hesapları dondurulacak bankalarca; kim bilir kaç kişi daha mahkemelik olacak, dev enerji şirketleriyle…
Hayır, Rakamlar O Kadar Değil
Kemal Kılışdaroğlu’nun protestosu, birilerini ciddi rahatsız etti. Başta da konunun muhatabı bakanlığı, bakan beyi.
Bakan Dönmez: “Elektriği kesik abone sayısı 278 bin” diye, cevap verdi CHP Genel Başkanı’na. İddia edildiği gibi 4 milyon kişi olmadığının altını kalın kalın çizerek…
Bakan beyin verileri, 2022 Nisan ayına ait. Geçen yılın aynı ayına göre yüzde 12 artmış (248 bin 515/Nisan 2021), bakanın beyanından öğrendiğimiz bir başka şeyse, elektriği kesik olanların toplam abonelere göre oranı: yüzde 0,6’mış.
278 bin sanki çok doğalmış gibi… Çekirdek aile olarak hesaplarsak: 1 milyon kişinin karanlıkta yaşaması, ödev yapamayan çocuklar, güç bela dolaba konula yiyeceklerin, buzdolaplarında çürümesi çok olağanmış gibi; nasıl da kolay telaffuz ediliyor…
Dağılabiliriz arkadaşlar! Kılışdar yine yalan söylemiş; sayı 278 binmiş… Deve de kulak, o kadar kusur Türkiye’de de olur…
Sağlıklı Veri De Alsak Keşke
Keşke bize söylediğiniz 278 bin kişinin içinde, kaç kişi solunum cihazı gibi aletlere bağlı yaşar, bu konuda ciddi sorun yaşayanlar oldu mu bilsek mesela?
Kaçı yaşlılık maaşıyla, emekli aylığıyla yaşar; kaç hanenin düzenli geliri var, geliri olmayanların oranları nedir?
Bunlar size göre rakamdır belki ama aslında bu insanlar elektriğe ne zaman kavuşacaklar, kavuşabilecekler mi, nasıl çözülecek; bakanlık olarak çözümünüz nedir?

Sayı verip, birilerini sadece “yalanlamakla” yetinmeseydiniz… Sorunun çözümü için projelerinizden de bahsetseydiniz yahut. O insanların güvenebilecekleri bakanlık, sırtlarını yaslayacakları devletleri var mı? Az bunları da söylesen mi, canım bakan bey…
Devlete sırtını dayamak; zenginin değil, her yurttaşın hakkı da diyebilmenizi çok arzu ederdik…
Dev törenlerle yardım kolileri dağıtmanıza alıştık, elektriği kesiklerden de 3-5 garibanın faturasını yatırıp; kurdelelerle saatlerinin açılışlarını yapmanıza, zinhar hayır demezdik… Birilerine çözüm olsun yeter ki…
Karanlık, Kötülüğe De Işık Tuttu…
Ana muhalefet partisi başkanının eylemi, birçok pisliği de ortaya çıkardı. Adeta turnusol kağıdı görevi gördü; adamın ne Aleviliği kaldı ne de “mum söndü” sevdası…
Dedik ya çeperlerini, yiyicilerini, kalemşörlerini de çok rahatsız etti; Kemal Amca’nın devletsizliği, dahası zengin severliğini faş etmesi.
Kantarın topuzu öyle kaçtı, pespayelik öylesine yerlere saçıldı ki okurken bizler utandık; ar, haya, edep bilmezler adına…
Düşünmedim de değil hani; bu eylemi bütün muhalefet parti başkanları sahiplenselerdi; hepsi de 1 hafta karalıkta yaşasaydı; demek ki evlerinin altına dinamit döşerler miydi?
Eksiğiyle Gediğiyle Bir Tepki Ortaya Kondu
Laf salatası da yapılabilirdi. Söylemlerle de geçiştirilebilirdi, yapılmadı, doğru da yaptı.
Kaç sabaha korkuyla uyanmış, elektrik yoksa ilk iş kapıyı açıp; otomatları kontrol eden biri olarak; eksikliklerine rağmen yine de elin taşın altına sokulmasından hoşnudum.
Hepsinin kapılarını çalmak zordu elbet; 3-5 ailenin dahi sesi duyulabildiyse; başarılı oldu derim…
Sokakta da dev protestolar düzenlenmediği, halka “Peşimizden gelenlerin her türlü kaybı karşılanacak, borçları ödenecek, hukuksal destek verilecek “ denilemediği için, biraz hayal kırıklığına rağmen; razıyım yine de…
Artılarına eksilerine rağmen, hele de damarlarına basılınca birilerinin ne derece çukur olabildiğinin ortaya çıkmasını sağladığı için, kendi adıma; sevgili Kılışdaroğlu’na teşekkürlerimi sunuyorum…
Kesilen elektriğin, kesik elektriğe bazen ayda 3-5 ceza yazılmasının, cezanın cezasıyla kuş gibi faturaların toplamda 20-25 binlere nasıl ulaştığını bilen biri olarak; o günleri geride bırakabilmenin de mutluluğuyla; herkese bolca sabır ve kolaylık da diliyorum…
