AVRUPA RENKLENİYOR

Son dönemde artan sağ, muhafazakar, popülist  siyasi yaklaşıma  karşın; halk birliktelikten, özgürlükten yana durup, eşitlikçi tavrını sürdürüyor. Avrupa, şimdi hiç olmadığı kadar renkli.

Gerek mali yaptırım gerek ise de AB komisyonlarının baskılarına Polonya’nın güneyi, bir nevi de LGBTİ+’ lardan arındırılmış bölge olarak bilinen cinsiyetçi ve fobik bölge daha fazla direnemedi.

LGBTİ İdeolojisinden Arındırılmış Bölge” olarak tanımlanan; Katolizm’in kalesi de olan, Polonya’nın güney ve güneydoğusunda, 100 kadar köy ve kasaba genel tablo böyle idi…  Bu nedenle geçen temmuz ayında AB tarafından Varşova’ya karşı Sözleşme İhlal Davası açılmış; AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de konuyla ilgili açıklamasında, “İster kimi sevdikleriyle ilgili olsun, ister yaşlarıyla, ister siyasi görüşleri ya da inançlarıyla; Avrupa toplumumuzun bazı kesimlerinin damgalanmasına asla izin vermeyecek” demişti.

Mali yaptırımlar; “efelenmeye”, “kof delikanlılığa”, “cinsiyetçiliğe”, “fobikliğe” panzehir oldu… Esip gürleyen Polonya, paranın gücüne daha fazla dayanamadı…

KARŞIT TUTUM; ZAFERİ DE BERABERİNDE GETİRDİ…

Geçtiğimiz Pazar günü, İsviçre’de halk oylaması vardı. Avrupa’nın göbeğinde bulunan, 8,5 milyon nüfuslu İsviçre’de hükümet; eşcinsellere evlilik ve evlat edinme hakkını yasalaştırmıştı.

Bu anlamda, eşcinsel evliliği onaylayan dünyada 30. ülke olmak ile beraber, kendi coğrafyasında da en son kabul eden ülkelerden de birisiydi.

Hükümetin bu tutumuna karşıt tavır alan grubun ısrarları sonucu, halk oylamasına gidilmesi kararı alındı. Yaklaşık 5,5 milyon seçmenin bulunduğu İsviçre, halkın %64’ünün “evet” oyu ile eşcinsel evlilikleri ve evlat edinme hakkını tanıyan ülkeler arasında yerini almış oldu.

ALMANYA ŞİMDİ DAHA DA GÜZEL

Geçen hafta, Avrupa için hayli hareketli bir dönemdi. İsviçre gibi, Almanya’da sandık başındaydı. AB’nin lokomotifi olan Almanya, Angela Merkel’i uğurlarken; başkaca bir gerçekliğe de doğru yol almaya başladı.

100 kadar kökleri Türkiye’den adaylarında içinde olduğu, 6.211 kişinin yarıştığı, 47 partinin katıldığı; Almanya Federal Meclisi’nde (Bundestag), 19 yıl aranın sonrasında, çoğunluk Sosyal Demokrat Parti’ye (SPD) geçti.

Oy dağılımı %25,7 SDP, %24,1 Merkel’in yeniden aday olmadığı partisinde içinde olduğu Hristiyan Birlik Partileri bloğu (CDU/CSU) ve %14,6 olarak Yeşiller Partisi de 3. parti konumuna yükseldi.

2017 yılına göre, 6 puan kadar artış gösteren Yeşiller Partisinde hem eş başkanlık mevcut hem de en genç kadın parti başkanına da sahipler. Seçimlerde 46 yaşındaki Eş Başkan Annalena Baerbock yarışmıştı.

Yeşiller’ in zaferinin bir başka önemi daha var. Almanya’nın tarihinde de bir ilke imza da attılar. Meclise sokmayı başardıkları, 118 Milletvekili’ in de 2’si trans kadın.

Trans kadın vekillerden Tessa Ganserer 47 yaşında ve Nyke Slawik ise 27 yaşında. Ganserer, seçim sonuçları ile ilgili olarak:” Yeşiller için tarihi bir zafer. Translar ve tüm eşcinsel toplumu için bir zafer” açıklamasında bulunmuş. (Euronews)

Görmeyen gözler ne zaman görür bilinmese de dünya kabuk değiştiriyor. Halklar daha fazla özgürlük, eşitlik ve adalet safında hizalanmaktalar… Ezilenlerin başka da kurtuluşu olduğu söylenemez.

Gıpta ile izlediğim, yer yer hasetlendiğim Avrupa’nın renklenmesini, coşku ile tebrik ediyorum. Özellikle de trans kadın olarak; Tessa Ganserer ve Nyke Slawik ‘nin zaferi, kelimelerle anlatılamayacak kadar, coşkuma coşku kattı…

Vardık, varız, var olacağız gerçekliğine; “söz sahibiyiz” de eklendi böylece… Artık bayrak yarışını göğüsleyecek, çıtayı daha da yukarılara taşıyacak başkaca trans kadınlar/erkekler de olacaktır.

Görmezseniz trans gerçekliği yok olmuyor… Yok saymalarınız, heteronormatif düzeninizde gedikler açıyor. Gökkuşağı bile renk renkken, doğada çeşitli yaşam formları, cinsiyet kimliği de mevcutken; insanlığı ikili cinsiyete sıkıştıramazsınız…

Direnme aşkım, eninde sonunda EŞİTLENECEĞİZ 😍

Bir Cevap Yazın