MARKA VE DÜŞMANLIK: ATATÜRK HAVALİMANI

Gerçekliği inkar lüzumsuzdur. İyiyse; iyi, fayda varsa; faydalıdır. Aksi yönde hareket etmenin de kimseye iyilik olmadığı gibi; telafisi yoğun zararları oluşur. Atatürk Havalimanı da bu örneklerden biri.
Markalaşma konusunda, çok başarılı ülke olduğumuz söylenemez; hale de kurumsal veya kamu örnekleri daha da azdır.
Faydası yüksekse, toplumun büyük çoğunluğunun ihtiyacını karşılıyor, memnuniyet sağlıyorsa; kimin yaptığının, fikrin kimden çıktığının önemi yoktur; önüne geçmemeli, izin verilmemeli… Atatürk Havalimanı gerçekliği gibi.
Dünyanın En İyilerinden
1912 yılında İstanbul’un Avrupa Yakası’nda Yeşilköy’de açılışıyapılan, 1953 yılından da uluslararası trafiğe açılmış olan; 110 yıllık bir geçmişe de sahip Yeşilköy Havaalanı/ Atatürk Havalimanı.
2015 verilerine göre; Türkiye’nin en yoğun, dünya ölçeğinde de 11. sıralamasına sahip, günlük 1100 uçağın kullanımındaki bir marka.
Evet, İstanbul sürekli büyüyen, genişleyen ve de artan nüfus gerçekliğiyle yüz yüze. Bu anlamda, tüm ihtiyacı karşılaması mümkün değil ve fakat ulaşım ağının yoğunluğu (direkt metro ve otobüs hatları…), gerekse de konumu itibariyle; Avrupa Yakası için, büyük bir nimettir.

Elbet, İstanbul sadece Bakırköy, Yeşilköy, Beyazıt, Topkapı vs. noktalarla sınırlı değildir; salt oraların ihtiyacına yönelik planlama yapılamaz; bir yandan da kuzeye doğru da genişlemekteyiz ve Anadolu Yakası gerçekliğimizle; 3. Havaalanı da ihtiyaçtı.
Bir birini baltalamadan, birisi diğerine tercih edilmeden; halkın faydası doğrultusunda, hepsinin kullanımı da mümkün kılınmalı koşulunu da unutmamak şartıyla…
Fayda Kime, Zararı Kime?
3. Havalimanı veya diğer adıyla İstanbul Havalimanı gerek konumunun yanlışlığı, beri yandan da ulaşım zorluğu; kışın çok sık uçuş iptallerinin yanında; tamamlanmamış bir kompleks olması sebebiyle de bütün batının, Avrupa’nın ihtiyacını karşılamayacağı, karşılamadığı gün gibi ortadayken; bu inatlaşma niye?
Pandemik süreçle zati iyice atıllaştırılan; bir yandan da sadece devlet erkanının kullanımında olduğu gerçekliğiyle beraber, bunca köklü bir yapının, yok olması kime yarayacak?
Hangi sebeplerle, kimlerin çıkarı uğruna? 4 yıl önce (kullanımdayken), “Dünyanın En İyi Havaalanları” sıralamasında; 3. olmuş, bunca köklü bir yapı; neden ama neden yok edilmek isteniyor?
Kim, Neden Rahatsız Olur Ki?
Haksızrekabete yol açacak kaygısı mı, birilerinin isminden, konumundan rahatsızlığı mı vardır bilinmez; lakin çıkar, belki hırs uğruna; hepimiz kaybediyoruz, halk kaybediyor…
Yeni havaalanını bir kez kullanmak zorunda kalmıştım. Emdiğim süt burnumdan geldi desem yeridir…
Mimari çirkinliği, ulaşım zorluğu hele de hayat bunca pahalı; herkesin taksiye binemeyecek oluşu vs. her birimizi uzun yollara, trafik çilesine de mahkum etmeyiniz.

Yol yakınken, gelin vazgeçin. Hem halk ihtiyacına, yakınlığına göre seçsin hem de rekabet sayesinde; hepimize daha iyi hizmet kalitesi olarak geri dönsün…
Günün gerçekliğine, realiteye, hizmete sırtınızı dönmeyin. Herkesin iyiliği, mutluluğu önceliğimiz olsun, bir kez de olsa…
Yeniçağ gazetesi yazarı Orhan Uğurlu’nun haberine göre: Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlığı yetkililerinin görüşü “ Bu yok edişin devlete maliyeti en az 10–12 milyar eurodur. 10-12 milyar euroluk değeri yok etmek çok acı ve çok yanlıştır.” (20 Mayıs 2022)
Lütfen Yapmayın!
Kısır döngüye, siyasi hesaplaşmaya, mutlu azınlığın çıkarlarına kurban etmeyin bizleri…
Unutulmasın; seçim kapıda, oy için de bizlere, halka geleceksiniz…
Biraz normalleşme, iyilik, halkın yararı; bakın, hepimize de çok iyi gelecek…
