AH BİZ NE ANLAŞMALAR GÖRDÜK

Bazen, bazı yazılarda ciddiyetimi korumakta güçlük çektiğim doğrudur. Öyle ipe sapa gelmez, izahı da mizahı da sulandırılmaya müsait onca şey oluyor ki, yazarken gülme krizlerine girdiğim çoktur…
Hayır, aslında çok da ciddi konular çoğunluğu fakat yapanın zikrini, icraatlarını biliyorken; ciddi kalabilmek zorluyor… Hoş, ülkemizde çoğu yönetim kararları, yaptıkları ettikleri öylesine mizaha müsait ki, mizahını yapmayanı döverler raddesine ulaştı…
İzlediğiniz haber programlarında veya okuduğunuz haberlerde, iki şey mümkün artık ya cinnet geçinmek yahut da bolca mizahını yapmak…
Siyaset arenasındakilerin çoğunluğu, değme standup ustasından hünerliler, mizaha malzeme yaratmakta ellerine su dökülmez. Sağ olsunlar! Sıkılma lüksümüz yok!
ÇAĞIN ANLAŞMASI
7 Ekim 2021 itibari ile Paris İklim Anlaşması’nın tarafı olduk, TBMM’den geçti, resmî gazetede yayınlandı.Artık, “çağ atlamış bir milletiz…” Uyumayın efendiler, hanımlar ve bebeler. Çağ atladık çağ…
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapmasında, iklim değişikliğinin azaltılması, adaptasyonu ve finansmanı hakkında 2015 yılında imzaya açılan, AB ve 190 ülkenin imzacısı olduğu anlaşmanın adıdır; Paris İklim Anlaşması.
Temelde; atmosfere sera gazı salınımının önüne geçmek, fosil yakıtlardan uzaklaşmak, küresel ısınmanın azaltılması; kısaca daha yaşanabilir bir dünya amacı diye tanımlanabilir.
Kaba tanımı, genel çerçeve oldukça albenili durmak ile beraber, ilk gün ki hedefinden oldukça sapmalar göstermiş, katılımcılarının çoğunun yükümlülüklerini yerine getirmediği, adı olan kendi olmayan bir sözleşme… Tıpkı ilk yürürlüğe girdiğinde, küresel sıcaklık ortalamasının 1,5 santigrat dereceden, 2 dereceye revize edilmesi gibi…
BİZ VE BU ANLAŞMA
Doğaya en büyük darbelerden birini vuracak Kanal İstanbul’da ısrarcı değilmişiz gibi, her gün yenisini açtığımız kömür olacakları, hidroelektrik santralleri… ile doğanın talanına devam etmiyormuşuz gibi de birdenbire çevreci kesildik, hem de en ön sıradan…
Rivayet o’dur ki çevre aşkımızın temeli; anlaşmaya taraf olan devletlere sağlanan 3 milyar dolar civarındaki krediden faydalanmak imiş…
Cumhurbaşkanının ABD ziyareti sırasında, 729 sayfalık taslak metinle yola çıktığı -meclisten geçeceğinin garanti görülmesi- meclisten geçtiği günde; kredinin ilk diliminin elimize ulaşması, ansızın depreşen çevreciliğimizin temel sebebi midir, bu da rivayet midir bilinmez?
Ötesi berisi, rivayeti bir kenara, 20 yıllık icraatları, çevre konusundaki tutumları ortada duruyorken; aslında çok söze de gerek yok…
Konu takiye, günü kurtarmak, hele de sandıkta eriyen oylar olunca; hükümetin yapmayacağı şey olmadığı, bildiğimiz gerçeklerden…
Rüzgâr eser, en büyük kadın hakları savunucusu oluruz, kâh AB sevdalısı olur; gündüz gözü ile havai fişeklerle kutlarız… şimdilerde de pek bir çevreciyiz anacığım…
Hem anlaşma dediğin ne ki bir gece yarısı imza çekmek zor mu? Demokrasi gibi, çevrecilikte bir tren; canımız ne kadarını isterse oraya kadar gider, paranın musluğu ne zaman kapanır ise, “küser oynamayız” engel ne?
