8 MART VE YALIN GERÇEKLİK

Emekçi Kadınlar Günü, kimileri içinse “Dünya Kadınlar Günü” haftası geldi ve çattı. Günler kala, enflasyon oranlarıyla beraber, kadın istihdam oranları da açıklandı. Bağımsız kuruluşlarca %108 gibi enflasyon oranları dillendiriliyor, TÜİK %59 seviyelerini telaffuz etmeye de başlamışken; görünen buz gibi gerçeklik “derin yoksulluk”, hele de kadın yoksulluğu…
Dillerimiz, düşüncelerimiz ve alanların tek sesi, kadınların toptan çığlığı da kaynamayan tencere; lokma girmeyen kursaklarımız, kemiğe dayanan fakirlik olacak gibi durmakta… Bırakın sosyal hakları, kimliksel varoluş kavgasını… Açlık her şeyi önceleyecek kuşkusuz…
Rakamlar Üzerinden Gidersek…
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2021 verilerine göre; kadın istihdamı erkeklerin hayli gerisinde, öyle ki yarısında demek bile mümkün değil…
Nüfusun %49,9’unu kadınlar oluşturmaktayken, 60-73 yaş arası %52,3 , 90 ve üzeri yaş grubunda kadın oranı 73,2. Burası aslında bize başka bir resmi de de çiziyor sanki; iş hayatında yere bulamamış, belki ev işçiliği, tarım gibi ucuz iş gücü olan kadınların, ilerleyen yaşlarda güvencesiz ve de yoksulluk içerisinde yaşlandığı, yaşamaya mecbur kaldığı…
Emekli maaşı veya yaşlılık aylığının, geçinmek için yetmediği hepimizin de malumu. Buradan bakarsak, yaşlı kadın nüfusu ölümü beklerken, zati yoksulluk, yoksunluk içinde yaşıyor da sayılmazlar… Gücünü yitirmişken, fakirlik de iyice bellerini büküyor diye okunmalı, bu tablo…
2020 yılında, 15 yaş üstü iş gücüne katılım oranı %42, 8 olup; kadın istihdamı sadece %26,3, erkeklerde de %59,8 şeklinde gerçekleşmiş. Yarısı bile diyemiyoruz…
Hükümetin “işsizliğe sebep olarak”, kadınların iş hayatına girişini doğrular bir veri var; eğitim oranı artıkça, kadının iş dünyasına girişi artmakta…
Belki eğitimdeki dengenin kız çocukları aleyhine bozulmasının nedeni, daha iyi anlaşılır buradan da…
Okuryazar olmayan kadınların 12,4’ü, lise altı eğitimlilerde 24,1, lise mezunlarında 29,9, teknik ve meslek lise mezunlarında 37 ve üniversite mezunlarının işe katılım oranları birden 65,6’a fırlıyor…
Eğitime ulaşamayan, önü kesilen ve iş hayatında da görünmeyen kadın; ya ücretsiz emek sömürüsünün veya koca eline bakar duruma düşmekte, güvencesiz yaşamın yanında, ilerleyen yaşlarda daha büyük çaresizliğe de mecbur edilmekte…
Sevgili yönetenlerimizin tam da istediği gibi; güçsüz, savunmasız, el açmaya mecbur, ağzı var dili yok, itaatkâr, her türlü sömürüye açık… Sonuçta kadın kim ki…
Beyaz Yakalılarda Durum Nedir?
2020 yılında yönetici pozisyonundaki kadınların oranı 19,3’ü gösterirken, 2021 yılında 14,4’e gerilemiş.
Millet Meclisi’nde de durumuz pek de iç açıcı görünmüyor. Vekillerin sadece 17,4 kadın. Yarısını oluşturduğumuz ülkenin yönetenleri erkek, kadın sorunlarından bi’ haber olanlardan kadın istihdamı, sorunlarımıza çareler umar durumdayız… Şu an ki mecliste dengeler şöyle 108 kadına karşın, 481 erkek.
Yönetim de önü kesilen, mecliste dahi sesi kısılan kadınlar; gün geçtikçe kendilerine alan açmak için erk’ekleşmekteler de…
Rakamlar bir başka gerçeği daha gözler önüne sermiş; 2021 yılında kendini geceleri sokakta güvencesiz hissedenlerin oranı toplamda 25’ken, erkeklerin sadece 14,3’ü “güvencesiz hissediyorum” demiş, kadınlar da oran35,5…
Eğitimi eşinden yüksek olan kadınlar 15,4, kendinden daha eğitimli erkeklerle evlenen kadınlarsa 39,8 olmuş 2020 yılında. Belki de elde edemedikleri statü ve güvenceyi, eşleri üzerinden elde etmeyi, seçmiş kadınların çoğu evliliklerinde.
Köteklerin Altında Alanlara
Tüm insani hakları ulaşılamaz durumda olan, fakirliliğin, derin yoksulluğun, güvencesizliğin her gün kırbaç gibi sırtlarında şakladığı kadınlar; tüm bunlar yetmez gibi, bir de alanlarda şiddetin öznesi olacaklar…
En temel haklarını dillendirmeleri, belki kadın kardeşleri arasında biraz nefes alabilmelerine, “biz de varız” isyanlarına, her sene olduğu gibi, bu sene de tahammülsüzlük sergileneceği aşikar…
Öküzlerden sonra gelen yerimizi gazıyla jopuyla hükümet iyice belletmeye; kadınlarsa “gelsin baba , gelsin koca, gelsin jop, inadına isyan, inadına özgürlük” feryatlarıyla, ülkenin sokaklarını, meydanlarını doldurmaya kararlılar…
Alanları doldururken, bir yandan da kulaklarımız Cumhurbaşkanlığı’nda olacak kuşkusuz ki. Kendileri “kadın sorunları” üzerine çözüm önerilerini açıklayacaklarmış, tam da 8 Mart’ta. Dağın, fare dahi doğurmayacağını biliyor olmakla beraber, yine de yanılmak isteriz elbet…
İster elde boş tencere olsun, olmadı pankartta iş aş yazsın; birileri cinsel yönelim/cinsiyet kimliğine özgürlük desin, başkaları ölmek istemiyoruz diye haykırsın… Hepsi biziz, hepsi kadın+lara dair…
Açlıkla, bedenlerimizle, renklerimizle, dillerimizle; tüm ayrılıklarımızla, aynılıklarımızla şekillendirilmeye çalışıldığımız, baskılandığımız, ötelendiğimiz gerçeği bizleri bir yapıyor. Hepsi kadınlığımızdan kaynaklanıyor…
Emekçi kadınların, susmayan kadınların günü kutlu olsun… Emekleri değer bulsun, mücadeleleri zafer olsun tüm kadındaşlarımın.
