2021 BAŞLANGIÇ MI SON MU?

2021 başlangıç mı yoksa peşi sıra gelecek olan birçok olayın girişi mi? 2020’nin izleri silinecek mi, aynen devam mı?

Hafızalardan silinmeyecek benzersiz 2020 yılını geride bıraktık. Bazı yıllar tarihte derin izler bırakır. 2020 rakamsal simetrisine uygun olarak,  zihinlerimize kazındı. Tıpkı 1 asır evvel olduğu gibi. 1914 yılında Avusturya Macaristan İmparatoru’nun suikastı ve sürecin dünya savaşına evirilmesine benzer, salgının küresel boyutu mevcut bütün birimleri derinden etkiledi. Salgın haberleri ilk yayıldığı tarihte biz sıradan insanlar bunun küreselleşeceğini pek tahmin etmiyorduk şüphesiz. Covid-19’un, Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak ilan edilmesi sonrası, pek çok hazdan mahrum kaldık. Hayatta kalmak için 14 kural şartı getirildi. Çünkü bu virüsün konağı insan türüydü. Diğer bir deyişle bu salgının faresi bizdik. Bir kavalcımız da olmadığından evlerde oturmak durumunda kaldık. Salgından 1. Derece etkilenenleri tarif ederken kullanılan “65 yaş üstü” vurgusu, insan ruhunda derin yaralar açtı. Üstelik emeklilik yaşının sürekli yukarıya çekilmesi karşısında Korona Virüsü söz konusu olunca 65 yaşın yaşlı ilan edilmesi, son yılların en büyük ironisi sayılabilirdi.

Tüm bu gelişmeler beraberinde birçok yan etki yarattı. Televizyon başında oturulan, sonu olmayan uzun ve karanlık bir tünelden geçilen günler yaşandı. İş yerleri kapandı, tiyatrolar, sinemalar, eğlence sektörü resmen bitti. Dünya tam anlamıyla durdu. İthalat-ihracatta bir dizi sıkıntılar gözlemlendi. Üretim ve hizmet sektörü yüksek oranda işsizlikle karşı karşıya geldi. Ülke ekonomileri resesyonla sınandı. Okullar kapandı. Herkes uzaktan eğitime başladı. Önde gelen dünyaca ünlü üniversiteler programlarını bedava halka açtılar.

Temassızlık ihtiyacına binaen dijitalleşmeyi daha çok konuştuk. Zoom toplantılar,  gündemin merkezine oturdu. Ve evet bu yeni bir dünya idi. Huxley’in söylediği gibi cesur mu olacaktı?  Henüz bilemiyoruz. Ama başımıza gelenlerin sıradan olmadığı muhakkak. Tarihin bazı anları vasatı alt üst eder. 2020 de böyleydi. Ayrıca yine bu yıla özel doğa felaketleri de insanlık açısından çok zorlayıcıydı. Bir devir sonlandı mı? Cevabını vermek çok zor. Ancak; şimdilerde bu döneme ‘büyük sıfırlanma’ adı veriliyor. Sıfır anlamı itibariyle mecazen başlangıcı, matematiksel olarak operasyonel sayıyı ifade ediyor.

Kabus bitti mi?

Zamanın ruhu insanlığı ‘sil baştan’ yapmaya zorluyor. Ancak söz konusu zorlamanın doğal ya da yapay oluşu da türümüzün kaderinin nasıl şekilleneceğini hakkında bize bir ipucu veriyor. Sıfırlama kavramı, tam da bu noktada devreye giriyor. Görünüşe göre önemli bir kesim, hayal dünyasında yaşadığını yeni yeni fark ediyor. Tüketmeye endekslenmiş kitleler, yaptıkları her eylemin özgür iradesi olduğu zannından yavaşça sıyırılıyor. Büyük sıfırlama denilen sürecin insan tekamülünü mü yoksa sonunu mu kastettiği belirsizliğini koruyor.

Son 1 senede yaşananların kökenlerinin salgınla bağlantısı, sanıldığı kadar güçlü olmayabilir. Bazı ekonomistler virüsün küreselleşmesini, neo-liberal ekonominin yıkıcılığıyla açıklıyor. Üstelik endüstri 4.0 aşaması üretimde insana olan ihtiyacı ciddi oranda azaltıyor. Bu nedenle bazı iktisatçılar ileri giderek aç gözlü patronların insanlığı tehdit eden kötü planları olduğunu öne sürüyor. Zira kötümser iktisatçılara göre pandemi, bu kurguda kaldıraç görevi üstleniyor. Sözün kısası 2020’de yaşanan kaos, aslında var olmayan ‘Amerikan rüyası’ndan uyanışı da temsil etmesi de çok olası. Bu yönüyle büyük sıfırlama ulaşılan hedeflerin önemini yitirmesinden, yeni düzenin kurulduğu bir başlangıca aynı zamanda operasyonel değerine bakılarak insan nüfusu azaltma şüphesine değin anlamlar içeriyor olabilir.

Sıradaki senaryo…

2021 ve sonrası için olağanüstü günler bir mühlet daha yakamızı bırakmayacağa benzer. Kim bilir kimlik siyaseti yerine sınıf mücadelesini ya da bireysellikten çok toplumsallığı daha sık merkeze alırız. Benimsetilen değerlerin sürdürülebilir olmadığı kabak gibi ortaya çıktı. Saadet zinciri eskisi gibi devam etmeyecek. 2008 krizi ile başlayan yıkımın hasar tespitini yapılmaya devam edilecek. Arz ve talebin törpülendiğini ve yerel üretimlerin yükselişine şahit olacağız. Gıda güvenliği, iklim krizi ve sürdürülebilir üretimin yanı sıra ülkeler, endüstri 4.0’ın işsiz bıraktığı yığınlarla yüzleşecekler. Bildiğimiz vatandaşlık kurgusunun da başkalaşımı söz konusu olan. Time dergisi boşuna “büyük sıfırlama” kapağı ile çıkmadı. 2020 küresel güçler tarafından yeni milat olarak seçildi. Şimdi ise milattan sonra birinci senedeyiz.

Bir Cevap Yazın